Çeyrek yüzyıllık bir nostalji de olsa, bir İlçenin güzelliklerine ayrı ayrı şiir yazmaya çalışmak hayatta hiç düşünmediğim bir olaydı. Ancak, Ermenek güzelliği, büyüsü ve inanılmaz tarihi zenginliyle bu düşüncelerimi alt üst etmişti. Bu şiirlerde sadece Ermenek var. Her satır Ermenek’ten izler taşıyor.
Yirmi dört yıl kadar önceydi. Yıl 2000’di. Ermenek Festivalinde festival yürüyüşüne katılmıştım. “Ey Ermenek” diye yazdığım şiir, Festivali sunan sunucu kardeşimiz tarafından, Festival gecesinde okunmuştu.
24 yıl sonra o şiiri buldum. Ermenek’le ilgili yazdığım diğer şiirleri de…
“EY ERMENEK” şiiri şöyle başlıyordu;
“Ey Ermenek/Bin yıllık Türk yurdusun/ Tarihin kültürünle / Benimsin, Anadolu’msun”
“Firan gibi, Mennan gibi/ Kalelerde hep heybeti/ Hep haşmeti taşırsın/ Alim, Edip, Şairinle/ Ülkeme yakışırsın”
“Ermenek/ Bahtların tahtların/ Hiç sönmeyen yıldızı/ Taşeli denen yurdun/ Ebedi pırıltısı”
“Sen öylesine bir aşksın ki/ Sevenlerin/ Kara sevda olmuşlar/Bu sevgiye nişane/Meydanlar doldurmuşlar”
“Bırak şu üzgünlüğü/ Bırak şu kırgınlığı/ binlerce yürek birden/Bak “Ermenek” diyorlar/ Seni Ermenek seni/ Çok ama, çok seviyorlar”
“Barçın yaylasından/ Esen rüzgarlar/ Güneyyurt’ta soluklanıp /Ermenek’e Kazancı’ya / Ulaşırlar”
“Karacaoğlan bir başka/Dokunur sazın teline/Hüzün vardır, hasret vardır/Sevda vardır türkülerinde”
“Ovalarda, yaylalarda dağlarda/ Yankılanır o ses/ Ormanlarda esen deli rüzgâr/ Sanki Eliften bir nefestir/ Bir nefes”
“Ah Maraspoli ah, buz gibidir/ Suların/ Adı sensin tadı sensin / En güzel sevdaların”
“Nadire, ormanların bulutlarla /Kucaklaştığı yer/ Yıkıldı yıkılacak tahta köprüsü/ Söylemesin isterim / Ecel türküsü”
“Delisantes saklı kent/ Bilinmiyor sır küpü/ Oysa o yer Ermenek’in Göreme’si/ Uçhisar’ı Ürgüp’ü”
“Turizm Bakanımız /Ermenek’e gelmeli/ Delisantes misali/ Birçok yeri görmeli”
“Bilen gerek gören gerek/ Sevda dolu yürek gerek/Destek bekler Delisantes/ Destek bekler Ermenek”
“Göksu’nun üzerinde / Bir köprü var hüzünlü/Yedi yüz yıllık tarih/Barajla yok olacak/ Ve Görmeli Köprüsü / Artık yaşamayacak”
“Yaşamanın çaresi şu/ Parça, parça söksek onu / Asırlarca dursun diye / Ermenek’e diksek onu”
“Ey Ermenek/Bin yıllık Türk yurdusun/ Tarihin kültürünle / Benimsin, Anadolu’msun”
*****
Çeyrek yüzyıllık bir nostalji de olsa, bir İlçenin güzelliklerine ayrı ayrı şiir yazmaya çalışmak hayatta hiç düşünmediğim bir olaydı. Ancak, Ermenek güzelliği, büyüsü ve inanılmaz tarihi zenginliyle bu düşüncelerimi alt üst etmişti. Bu şiirlerde sadece Ermenek var. Her satır Ermenek’ten izler taşıyor.
Şimdi Ermenek HES barajının suları altında kalan Görmeli Köprüsü H.706, Miladi 1305 tarihinde Karamanoğullarından Mahmut Bey oğlu Halil Bey zamanında Mimar Aciz Yusuf oğlu Süleyman tarafından onun emriyle yapılmıştı.
Kitabesinde, “Sultan-ı Azam emniyetle geçilmek üzere bu köprünün yapılmasını emretti. O Sultan-ı Azam ki, alemde Allah’ın gölgesidir. Dünya ve din üzerinde feth babasıdır. Bu kimdir derseniz. Karamanoğullarından Mahmut Bey oğlu Halil Beydir” diye yazıyordu.
Ermenek’in en büyük hicran yarasıydı GÖRMELİ KÖPRÜSÜ…
Göksu nehrinin gök mavisi sularını tam yedi asırdır seyrede, seyrede günümüze kadar gelen köprü, şimdi Göksu’nun o mavi sularına hüzünle ve buruk bir şekilde bakıyor.
GÖRMELİ KÖPRÜSÜNÜ ismi gibi görmeli. Görmeyenlere göstermeli. Görmeleri sağlanmalı. Zaman cek, cak zamanı değil. Zaman kısa…diye yazmışım çeyrek asır önce…
“GÖRMELİ KÖPRÜSÜ” şiirinden;
“Gök renginde Göksu/ Akar altından / Nazlı nazlı salınır/Hep yıllardır/ Taç misali duruşuna/ Vurgunum /O hem tarih hem de/ Masallardadır”
“Mahmut oğlu Halil Beyim/ Sen yap diye emretmiş/ Yusuf oğlu Süleyman/ Ya Bismillah diyerek / Taşa şekil ruh vermiş.”
“Zarafeti akımı/ Fetheder gönülleri/ Bir defa olsa bile/ Bu köprüyü görmeli”
“Bugünlerde Göksu mahsun/ Dalgın akar çaresiz/ Bir baraj hikayesi/ Götürecek köprüyü/ Göksu niye kalsın/ Kimsesiz”
“Aslında Görmeli’yi / Parça parça sökmeli/ Ermenek girişine / Bir törenle dikmeli”
“Gök renginde Göksu / Ta…bakmalı karşıdan/ Köprü ona el sallasa/ Uzaklardan ne çıkar/ Ermenek birlik olup/ Bassa bağrına onu/ Seviyor, hem sevmekten/ Kim usanmış, kim bıkar”
*****
Karacaoğlan’ın doğup büyüdüğü gezip yürüdüğü Barçın Yaylasından geçtim. O yaylayı bilenlerle tanıştım, sohbet ettim.
Aşık vurur derler sazın teline, yazan alır kalemini eline…Sonra danışır kalbine…Ne varsa yansır kelimelere, cümlelerine…
“KİLİM” şiirinden;
“Sevenin sevenine /Yazamadığı/Anlatamadığı/ Duyuramadığı”
“Motif motif/İlmek, ilmek /Bir sevda mektubudur Kilim”
“Yayla güzellerinin elinde/Türküdür, sazdır/ Nazdır niyazdır/ Kilim”
“Gurbetlere giden / Yoldur özlemdir /Sallanan mendildir / Kilim”
“Dokuyanın yüreğiyle /Gözüyle, hüznüyle/ Bakmak gerek”
“Kınalı parmakları/ Bilmek, tanımak, görmek/ Gerek”
“Belli ki elçi kilim/ Manaya anlam veren/ Muhabbet veren /Bir gül ki, yedi veren”
“Ermenek yaylalarında / Kilim dokurken / Yayla güzelleri/ Elif olurlar”
“Karacaoğlan mı? / İzleri var, var amma / Gün olur, gün gelir/ Bir kilimde / Arar bulurlar”
*****
Eski dosyalarımın arasında rastladım Ermenek şiirlerine… Otuz kadar şiir yazmışım o günlerin Ermenek ilçesinin güzelliklerine…
Onlardan bazı bölümleri paylaşayım;
“YEDİ ÜLÜKLÜ ÇEŞME” şiirinden;
“Her ülüğe uzandım/ avuç avuç su içtim/ Yedi ayrı pınardan / Ab-ı hayat içtiğim”
“Kim bilir ne aşklara / Şahitlik etti çeşme/ Ayna taşı dedi ki;/ Etme, derdimi deşme”
“Yıllardır yalnızım ben / Ne gelen var ne giden/ Neredeyse kalmadı/ Beni ziyaret eden”
Yedi ülüklü çeşme/ Deyip deyip geçen çok/ Adımı adresimi/ Genç kuşaktan bilen yok”
“MENNAN KALESİ” şiirinden;
“Sığınılan yer Mennan/ Kalelerin kalesi/ Kartal yuvalarının / Belki en şahanesi”
“Ama bugün çok ıssız/Ne yolu var ne izi/ Taşları şahitse de/ Tarihin kimsesizi”
“CEPCEBE” şiirinden;
“Beni cep cep yapmışlar/ Art arda uzatmışlar/ Mutfakta bir duvara /Süs misali asmışlar”
“Kibrit, makas, makara/ İğneyi bende ara/ Kaybetmem hiç bir şeyi/ Hanımlar düşmez dara”
“Her cebim ayrı renkten/ Neler yok bu ahenkte/ Adım ne bilin artık / söyleyelim birlikte”
“Yormak değil niyetim/Ermenek memleketim/ Benim adım CEPCEBE/Bellidir asaletim”
“EL SANATLARI” şiirinden;
“Bakır kabın /Mutfaklarda yeri yok/İşleyenler mazi olmuş/ Adı yok”
“Ermenek de rastlayınca / Sevindim/ Ustamı o sevinçle/ Uzun uzun seyrettim”
“Demirci de/ Körük şişmiş/ Kor alevi harlatır/Örs üstüne çekiç vurur/Kıvılcımla parlatır”
“Semerciler/ Semer diker satarmış/ Eşek, katır, at üstüne/ Atarmış”
“Tekerleğin değmediği /Yer denmiş/ Millet, vatan bilmiş/ Yurt edinmiş/ Pek sevmiş”
“Yaşasın bu sanatlar/ Öğünsün eller/Ak alından dökülsün/O helal terler”
“Cümle eski sanatın/ Yaşadığı şehirsin/Benliğini hep koru/Gören duyan imrensin”