Bu makale, Tokat ve Amasya’da gerçekleşen ve Bursa Eğitim Enstitüsü mezunlarını bir araya getiren bir buluşmanın duygusal ve kültürel bir incelemesini sunmaktadır. Yazar, bu buluşmaların katılımcılar için büyük bir teselli ve moral kaynağı olduğunu vurgulayarak, yarım asırdan fazla süren dostluk bağlarını ve zorlu yaşam deneyimlerini anlatır. Tokat’ın hoşgörülü ve ılımlı atmosferi hem Mevlânâ hem de Evliya Çelebi’nin sözleriyle desteklenirken, buluşmanın Âşık Kul Abbas’ın “Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme” adlı şiirinden esinlenerek başladığı belirtilir. Bu dokuzuncu buluşma, kaybedilen arkadaşların anısını da içererek, hayatın geçiciliği karşısında dostluğun ve bir araya gelmenin önemini pekiştirir. Amasya bölümünde ise Ferhat ile Şirin efsanesi gibi bölgesel kültürel değerlere değinilerek, buluşmanın manevi derinliği artırılır.
- Yüzyıl sonlarında Tokat’ta yaşamış olan Aşık Kul Abbas yazmış, “Değmen benim gamlı yaslı gönlüme” denen o efsane şiiri.
Ve o efsane şiirden doğmuş bu güzel Tokat türküsü…Rahmetli Edip Akbayram söylemişti ilk kez bu türküyü tam yarım asır önce…
Buluşma gönüllerin buluşması olunca, gönül dostlarının buluşması olunca duygu sağanakları altında geldik Tokat’a ve Amasya’ya…
İşte böyle bir atmosferde başladı Tokat-Amasya buluşması…
Güzel Türkiye’min doğusundan batısından kuzeyinden güneyinden koşup geldi kardeşlerimiz Tokat’a…
Bizler Kul Abbas’ın anlattığı o gamlı yaslı gönüllere sahip olan nesiliz.
Tuttuğunu koparan, enkaz kaldıran, yıkık dökük ne varsa tamir eden imar eden, her işe koşan, teşekkür takdir beklemeyen…
Onun için bizi bam telimizden vurdu, bu güzel Tokat türküsü…
“Değmen benim gamlı yaslı gönlüme” aldı bir hayli derinlere götürdü…
Çok şükür kaybolmadık…
Dağılmadık…
Birbirimizden kopmadık…
İrtibatımızı koparmadık…
Elimizden geldiği kadar bir araya gelmeye çalıştık…
Bizi teselli eden bu buluşmalar oldu….
Her buluşmadan, her vuslattan daha moralli, daha inançlı, birbirimize daha da fazla kenetlenmiş olarak çıktık.
Yarım asır önce düşmüştük Anadolu yollarına. Türk bayrağının dalgalandığı her yere gittik. Sürgün yedik vurgun yedik, soruşturmalar, cezalar yağdı her birimize.
Bizler Faruk Yücer kardeşimin romanında anlattığı gibi adanmış gönüllere sahip cennetmekan olan Hocalara sahiptik. Adanmışlık bayrağını onlardan devraldık…
Öğretmenin emeklisi olmaz demişti Ağabeylerimiz. Ne öğrencilerimizin elini ne de Bursa Eğitim Enstitüsü Mezunu kardeşlerimizin elini hiç bırakmadık.
Ne diyordu Mevlânâ?
“Bırakacağın eli hiç tutma tutacağın eli ise hiç bırakma.”
*****
Mevlânâ, “Tokat’a gitmek gerek, çünkü Tokat’ta insan ve iklim mutedil” demiş bundan tam sekiz yüz yıl önce…
Mutedil; ılımlı, mülayim, dengeli, itidalli, ölçülü, orta dereceli anlamlarında…
Tokatlı kardeşlerimizde şehirleri gibi ılımlı, hoşgörülü, anlayışlı ve candandılar.
Evliya Çelebi, Tokatlılar hakkında diyor ki: “… bütün halkı zevk ve şevk ehli, garip insanları seven kimselerdir. Kin ve hileden uzak, her şeyden temizlenmiş, derya gönüllü, cömert, yumuşak huylu ve sakin adamlardır.”
Hacı Osman Efkârlıoğlu kardeşimiz, Evliya Çelebinin tespitlerine uygun derya gönüllü bir kardeşimiz, efkârımızı aldı, efkârımızı dağıttı…
“Efkâr alan” oldu bizim için.
Güzel Tokat’ı daha da güzelleştirdi bizler için.
Derya gönüllü bir başka kardeşimiz olan Yılmaz Kefeli bir başka pencere açtı Tokat’tan…
Dostluğa ve kardeşliğe açılan her pencere bir başka güzeldi.
Ne kelimelere sığdı ne de yazıya tam anlamıyla dökülebildi.
Amasya’yı bize sevdiren, gezdiren Ahmet Şengül, Hasan Olgun ve Mustafa Akça kardeşlerimizi unutabilmek mümkün mü?
Vuslat denen o güzelliğin en büyük özelliği, buluşma denen kavuşma denen hasret giderme denen o anı yaşatması değil mi?
Vuslat işin içine girdiğinde inanın yemek bahane…
Yeni yerler görmek bahane…
Dağlar bahane…Tepeler bahane…Kaleler bahane…Müzeler bahane… Irmaklar, nehirler bahane…
Yarım asırdır görüşemediklerimiz, nerede olduğundan haberimiz olmayan kardeşlerimiz çıkıp geldiler. Hepimizi sevindirdiler.
Yaşlarımız yetmiş küsur artık…
Duygusalız, gözlerimiz bir anda doluveriyor. Hele o ayrılık anlarında. O anları yaşayan bilir demek inanın en doğrucası…
*****
Her şey yirmi yıl önce başlamıştı. Bu yirmi yıla dokuz buluşma sığdı.
İlk buluşma 2005 yılındaydı ve her şeyin başladığı o şehirde yani Bursa’daydı.
Bursa’da hatıralarımız pek çok…
Bu şehri bizler için unutulmaz yapan pek çok sebep var.
En az kendi memleketimiz kadar sevdiğimiz bir şehir Bursa. Hangi şehirde buluşursak buluşalım her gittiğimiz yerde yine de Bursa’yı anmaktan kendimizi alamıyoruz.
Bursa buluşmaları beş kez tekrarlandı.
Samsun, Sivas, Antep ve Tokat-Amasya bu buluşmayı dokuza çıkardı.
Mektebi Şahanenin mezunları bu buluşmalara icabet etmeye çalıştılar.
Bursa buluşmalarının mimarı olan Tokat Niksarlı kardeşimiz Faruk Yücer ve onunla hareket eden kardeşlerimiz öyle güzel, öyle hayırlı bir işe imza atmışlardı ki, buluşmalar bir süre sonra iple çekilir, buluşma günleri heyecanla beklenir olmuştu.
Bursa Eğitimliler bu buluşmaları öyle bir hale getirdiler ki, herkes birbirini arar ve sorar oldu.
Araya Pandemi girdi, ara verilen yıllar girdi.
Bir buluşmada görüştüğümüz kardeşlerimizden bir dahaki buluşmaya gelemeyen kardeşlerimiz oldu. Bazıları isteseler de gelemezlerdi.
Bir yılın çok uzun bir zaman dilimi olduğunu kaybettiğimiz kardeşlerimizle çok daha iyi anladık.
Hazin, hazin olduğu kadar hüzünlü yaprak dökümleri çoktan başlamıştı.
Daha geçtiğimiz yıl, Bursa buluşmasında, sarıldığımız, karelere girdiğimiz, oturup sohbet ettiğimiz, hasret giderdiğimiz arkadaşlarımız yoklar.
“Dönülmez akşamın ufkundayız…” diyordu ya o güzel şarkı…
Bir kez gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil diyordu ya Yunus Emre…
Bu saatten sonra kim kime kırılsa, kim kimi kırsa barışmaya zamanımızın olmadığı bir sürecin belki de sonuna geldik.
Giden gelmiyor artık, gelemiyor…
Vuslatlar onun için her geçen yıl daha da önem arz etmeye başladı.
Tokat-Amasya buluşması da bu güzel ve anlamlı buluşmalardan biri oldu.
*****
Kardeşlerimizin yüzünde tarifsiz bir mutluluk vardı, Grand Ali’n Otel’in girişinden başlayarak yaşananlar, otel lobisine ve yemek salonuna sığmadı, taştı… Artık yaşları yetmiş küsura erişmiş Bursa Eğitim Mezunlarını bu buluşmalar adeta gençleştirdi, dinçleştirdi. Doping etkisi yaptı.
Takılmalar, espriler, şen kahkahalar çınlattı Tokat semalarını…
Kardeşlerimizle yıllar sonra tekrar buluşmak, görüşmek, yüz yüze gelmek, kelimelerin aciz kalacağı sahnelerle dolu geçti.
Hoş anlamlı ve güzel duygular yaşandı Tokat’ta, Amasya’da….
Bizler bugüne dek, her daim aradık sorduk birbirimizi…
Çünkü, Mektebi Şahanenin Mezunları kardeşim dediğini ne unutur ne yarı yolda bırakır ne vazgeçer ne defterden siler.
Duygusal mıyız?
Elbette…
Bu saatten ve bu yaşlardan sonra anca duygusal olunur zaten…
Duygusal olmamak elde değil çünkü…
Bir çoğumuzun gözleri doluyor, sesi titriyor.
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme dercesine bir hal üzerimizdeki hal…
Gerisini ne siz sorun ne biz söyleyelim…
*****
Kardeşten de akrabadan da ileriydi gelenler. İple çekilmişti buluşma tarihi.
Dokuzuncu buluşmaydı bu buluşma…
Yıllar önce Faruk Yücer kardeşimizin gayretleriyle başlamıştı her şey.
Sebep olanlardan Allah razı olsun lafları dillerden düşmedi.
Elli yılı aşkın bir süredir görmediklerimiz, görüşemediklerimiz vardı arkadaşlarımız arasında…
Bursa Eğitimden Hocamız Prof. Dr. Ali Süreyya Beyzadeoğlu her zaman olduğu gibi bizlerleydi. Bizleri yalnız bırakmadı. Okuduğu güzel şiirlerle Vuslat gecesine apayrı bir renk kattı.
Gece güzeldi, katılım güzeldi, atmosfer güzeldi ve Bursa Eğitim Mezunlarına özeldi…
Tokat, Hacı Osman Efkârlıoğlu ve Yılmaz Kefeliyle çok daha güzelleşti gözümüzde.
Onların samimiyeti ve içtenliği damgasını vurdu Tokat’a.
NASİP OLUR AMASYA’YA VARIRSAN
Güzel bir Amasya türküsü, “Nasip olur Amasya’ya varırsan” diye başlıyordu.
Nasip oldu vardık Amasya’ya…
Ferhat ve Şirinin şehrinde, Şehzadeler şehrinde, Yeşilırmak’ın hayat verdiği bu güzel şehrimizde buluştuk…
Amasya’da tam elli yıl sonra Mehmet Pervane Ağabeyle karşılaşmak çok hoştu.
Mehmet Pervane Ağabey o kadar güzel kanun çalardı ki, onu gördüğümde elli küsür yıl öncesine gittim.
Amasya demek, Ferhat ile Şirin demek. O aşk ki, efsanevi aşklardan bir aşk. Amasya böyle bir aşk olmasaydı Aşıklar şehri diye anılabilir miydi bilemiyoruz. Ancak Şirin olmasaydı. Amasya’yı çevreleyen o dağlar olmasaydı, Ferhat’ın Şirin’e duyduğu o eşsiz aşk olmasaydı, nasıl delinirdi Amasya’nın o sarp dağları.
Bir zamanlar, “Bir başkaydı eski aşklar” diye bir şiir yazmıştım. O şiirde Ferhat’a şöyle seslenmişim;
“Dağ bin parça olur, sevince Ferhat / Her parça seslenir Şirince Ferhat / Ölüm son değildir, sevene amma / Vuslatın yarası derince Ferhat”
Ferhat’ın aşkla deldiği o dağdan akıp gelen o su da Ferhat’ın Şirin’e duyduğu aşkın nişanesi değil mi?
Amasya Şehzadeler şehri. Bir başka Şehzadeler şehri olan Manisa da bendenizin memleketi olunca, Amasya bizim kardeşimiz. Dolayısıyla, Tokat Amasya buluşmasının Amasya bölümünde gülen yüzleri ve sempatiklikleriyle Amasya’yı bizlere sevdiren Ahmet Şengül, Hasan Olgun ve Mustafa Akça da kardeşliğimize ayrı bir artı katıyor diye düşünüyorum.
*****
Sevgili gönül dostlarım…
Bursa Eğitim Enstitüsü Mezunu kardeşlerim…
Değmen benim gamlı yaslı gönlüme dedik, geldik bir buluşmanın sonuna daha…
İnanın, gönülleri güzellerin bir araya gelmesi bu buluşmalar. O kadar yer gezdik dolaştık, Rabbim nazarlardan saklasın, bir başka örneği daha yok…
Görüşmek dileğiyle hepinize gönül dolusu sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Duygularımızı düşüncelerimizi ne de güzel ifade etmışsiniz değerli Kardeşim Erol Sunat Bey.Ayrılıklar hep hüzünlü oluyor.Daha birkaç gün oldu ayrılalı fakat Ordu da buluşacağımız günü iple çekmeye başladık bile.Bursa Eğitimin Efsane ismi Mehmet PERVANE Ağabeyimi Amasya’da 54 yıl sonra görmek ve hasretle sarılmak ayrı bir mutluluktu. Değerli Kardeşim Faruk Yücer’i görememek üzdü.Bir an önce saglığına kavuşması için duacıyız. Buluşmaların mimarlarına dostlukları kardeşlikle yaşattıkları için candan teşekkür ediyorum.İyi ki ƁEE liyi iyi ki varsınız.Hepinize selam ve sevgiler kardeşlerim.
Muhterem hocam saygıdeğer Ağabeyim naif yüreğiniz varolsun, kaleminiz daim olsun,Duygu yüklü bu muhteşem yazınızı tekrar tekrar okudum, duygulanmamak elden değil okurken gözlerim yaşardı sağolun varolun daim olun inşallah. sağlık sıhhat mutluluk huzur ve Esenlikler diliyoruz.Malatyada selâm ve saygılarımızı gönderiyoruz.Esen kalınız…
Çok değerli kıymetli hocam sevgili can kardeşlerim aranızda bulunamadığım için çok üzgünüm. Özel mazeretimden dolayı katılamadım. Hoş görüşünüze sığınıyorum.Başta toplantıya organize eden tüm arkadaşlara ve katılan herkese saygı ve sevgilerimi gönderiyorum. Görüşmek dileğiyle selamlar.