Bakalım zaman neler gösterecek, tahminlerimiz tutacak mı, yoksa “Futbolun sürprizleri” ön plana mı çıkacak…! Umarım takımlarımızın rekabetinin olduğu haftalar izleriz. Bu konuda çok umutlu değilim. Tahmin için çok erken olabilir ama “Görünen köy de kılavuz istemez” demiş atalarımız. Bakalım bu atasözü ne kadar geçerli olacak…!
Merhaba değerli okurlarımız, ligin 9. Haftasının karşılaşmaları bitti. Galatasaray yoluna devam ediyor, Beşiktaş takibi sürdürüyor. Trabzonspor Şenol Güneş ile toparlanma yolunda.
En sorunlu takım Fenerbahçe! Fenerbahçe ilk maçında neyse, bu haftada aynı. Mourinho geldiği zaman nasıl futbol oynayacağı belliydi. O zaman ne yapılması gerekti? Mourinho nasıl oynar, ne yapabiliriz sorusuna yanıt bulmaları gerekirdi. Bu takımla Hoca başarılı olamaz. Peki niye? Mourinho gittiği takımlarda, bugünün deyimiyle “Geçiş Oyunu”, bizim gibi eskilerin deyimiyle “Hızlı Ataklarla” sonuca giden futbol oynatır. Kısaca “Sonuç Odaklı Futbol” oynatır. Sonuç odaklı futbolun temeli, kadronda “Sonuç Değiştiren Futbolcuların” olmasıdır. Mourinho hangi takımlarla şampiyon olmuş, hiç incelediniz mi? İyi takım defansı yapan ve hızlı çıkan takımlarla başarılı olmuş.
Fenerbahçe kadrosunda “Takım Defansı” yapacak kaç oyuncu var? Becao ve Djiku başka? Boşuna düşünmeyin yok…! Bu ikili kaç maç yan yana oynadı? Bir maç… Devam edelim Amrabat alındı. Peki niye? İsmail’in yanına ön libero olarak alındı. Bakın Amrabat “Vasat” bir oyuncu. Ama diğerlerinden farkı “Avrupa’da Yetişmesi…!” Amrabat, ligin “İkinci Yarısında” çok eleştirilecek, çünkü ağır bir futbolcu. Bir de Mourinho “Defansı sağlamlaştırmak” uğruna Amrabat’ı “Stoperlerin hemen önünde” oynatarak, onun futbol bilgisinden yararlanmak isteği eklenince, Fenerbahçe’nin “Hızlı Atak” rüyası sona erdi. Neden? Fenerbahçe’nin en önemli sorunlarından biri “İsmail’in top tekniğinin zayıf” olmasıydı. Amrabat bu eksiği gidermek için alındı. Sağ bek ve sol bek zaten ağır. Üstüne üstlük Çağlar gibi “Anadolu Stoperi” ile oynama ısrarından dolayı Fenerbahçe hızlı oynayamadığı gibi, pas oyunu oynayamayınca “kalite olarak aşağı olan takımlar”, bu takımı zorluyor. Bu takımın en kaliteli futbolcusu Maximen’dir. Ondan sonra da Tadiç’tir. Gerisi “Orta düzey futbolcular”. İsmail Kartal döneminde oynanan futbol niye daha iyiydi? Hemen yanıtını verelim, “Onun döneminde Fenerbahçe daha takım oyunu oynuyordu.” Eeeee… Kadronun yüzde doksanı duruyor. Peki fark ne? İsmail Kartal “Takım oyunu” oynattığı için, orta düzeyde futbolculara iyi futbol oynatıyordu.
Gelelim Mourinho’nun hatalarına… Onun gibi büyük bir Hoca, “Osayi’yi niye oynatmıyor?” Osayi, Mert Müldür gibi “Beş sağ bek yapar…!” Bu takımda Tadiç asla sağ tarafta OYNAMAZ. Kostiç’i oynatmak mı istiyorsun, o zaman onu “Sol Bek” oynat. Önüne Tadiç’i koy. Oosterwol de geçen yılki formundan çok çok uzak…! Ancak onun yeri stoper. Ben olsam “Djiku’yu ön libero” oynatır, Amrabatı asla almazdım. Onun yerine Fred’i 10 numara oynatır, sekiz numaraya futbolcu alırdım. Ayrıca herkes Dzeko hayranı. Evet iyi futbolcu, ancak ben olsam “El Nesri’de” ısrar ederim. Dzeko yedek oynar. Ama El Nesri’nin başarısı için, ona uygun futbol oynamak zorundasın. Szymanski zaten etkisiz. Çünkü onun arkasındaki futbolcular pas oyunu oynayamıyor. Böyle olunca da Szymanski etkisiz kalıyor. Bu arada Mourinho ile futbolcular arasındaki bağlar da zayıflamış. Osayi ve İrfan Can Kahveci’yi en iyi döneminde oynatmazsan, futbolcu ile bağların bozulur. Sahi Oğuz Aydın’ı “Galatasaray’a transfer çalımı” diye fiyakayla aldınız, güya Mourinho “Süper transfer” demişti…! Sonuç ya Mourinho ya da Ali Koç gidecek, bakalım seçim ne olacak…!
Gelelim Beşiktaş’a… Beşiktaş sezon başında övdüğümüz bir takımdı. Takımdı dedik çünkü teknik direktör Giovanni van Bronckhorst’ın “B Planı” olmadığı için Beşiktaş tekliyor. Beşiktaş sezon başında, Rafa Silva ve Ciro Immobile ile rahat gol buluyordu. Sonra, Immobile ve Rafa Silva’nın hareketli oynayarak yarattığı boşluklara Gedson’u sokarak gol buldu. Bu sistemi de rakipler çözünce farklı bir çözüm bulunmadı. Beşiktaş Konyaspor karşısında oynadığı gibi oynarsa, Galatasaray’a farklı yenilir. Yazılarımızı izleyen okurlarımız “Süper Lig Öncesi”, “Beşiktaş Galatasaray’ı farklı yener” demiştik. Süper Kupa maçında “Beşiktaş Galatasaray’ı sahadan sildi…!” Bugün dengeler değişti. Beşiktaş’ın orta sahası çok alan bırakıyor. Galatasaray “Yerden ayağa top oynarsa” Beşiktaş ummadığı farkla yenilir. Galatasaray’da olan değişime de değineceğiz.
Beşiktaş kadro rotasyonu olarak maalesef zayıf…! Allah korusun Rafa Silva sakatlansa yerine kimi oynatacaksınız? Bakın derbi maçı öncesi kaleci sorunu yaşıyor. Mert ile Ersin’in oynamama olasılığı büyük…! Bu demektir ki, İcardi ile Osimhen’in karşısına genç kaleci Göktuğ ile çıkacak. 20 Yaşındaki gencecik kaleci ile Beşiktaş’ın en ufak şansı olamaz…! Beşiktaş’ın Hollandalı Hocası eğer “B Planı” bulamazsa, takım bu ligde Fenerbahçe ile Üçüncülük mücadelesi verir…!
Bu da nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. O zaman Trabzonspor’a geçelim. Oyun anlayışıyla Mourinho’nun “Türkiye Versiyonu” olan Abdullah Avcı’dan sonra, göreve “Trabzonspor’un Evladı” Şenol Güneş geldi. Şenol Güneş demek “Elinden geldiğince futbolu kompakt oynatmak ve hücum futbolunu benimsemek” demektir…! Trabzonspor’a dikkatlice izleyin artık takım gol atıp kazanmaya başladı. Tabii gelişim yavaş olacaktır. Ligin ikinci yarısında Trabzonspor ”Üç futbolcu” transferi ile daha da iyi olur. Trabzonspor’un hücum hattı Fenerbahçe ve Beşiktaş’a göre “Hem çabuk, hem de daha hareketli…” Orta sahası daha iyi. Dikkat edin Trabzonspor, “Trendyol Süper Lig’in en az gol yiyen ikinci takımı..!” Abdullah Avcı döneminde “Az gol yiyen ama çok zor gol atan bir takımdı.” Trabzonspor kenara, stopere ve oyun kurucu orta saha alırsa, çok farklı, başarılı bir takım olur…! Trabzonspor deyince “Mendy” aklıma geliyor. Her takıma gerekli bir futbolcu. Koy defansa oynar, koy orta sahaya oynar… Gerçekten mükemmel bir oyuncu. Onu Galatasaray orta sahasında Torreira’nın yanına koy, “Kahve iç, rahat rahat maç izle…!” Trabzonspor evinde “Fenerbahçe maçını kazanabilir ama asla yenilmez…!” Bu tahmini yazın bir kenara, Fenerbahçe gol bulamazsa, kesin yenilir…! Trabzonspor bu Fenerbahçe’den zor gol yer. Gol atar mı, orası Visca ve santraforu Simon Banza’nın o günkü performansına bağlı. Ancak çok net “Trabzonspor’un oyun sistemi, Fenerbahçe’ye çok ters…! Trabzonspor “İkinci transfer dönemine kadar, ne kadar az puan yitirirse”, ikinci yarı “Puan cetvelinde o kadar iyi yerde olur…”
Mourinho’nun inadı sürerse, Beşiktaş’ın Hollandalı Hocası “B Planı üretemezse”, Şenol Güneşli Trabzonspor bu ligi ikinci bitirme olasılığı çok güçlenir. Bu arada Başakşehir’de düşüş devam ediyor. Ligin başında iyi oynayan Başakşehir’de düşüş bayağı sert oluyor. Bakalım Başakşehir “Üç büyüklere karşı” ne yapacak? Trabzon’da son dakikada yedikleri golle yenildi. Bakın Başakşehir Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan daha iyi futbol oynuyordu, Trabzon’da düşüş devam etti. Bakalım Başakşehir neler yapacak…!
Bu yıl “Başakşehir, Samsunspor, Göztepe, Sivasspor, Eyüpspor, Rıza Çalımbaylı Hatayspor ve Konyaspor deplasmanları” ligin puan cetvelini belirler. Bakın Fenerbahçe “Samsunspor ve Göztepe deplasmanlarında” dört puan kaybetti. Beşiktaş’ın şansı “Samsunspor ile ilk hafta deplasmanda” oynaması oldu. Eğer bu hafta oynasa, kesinlikle puan kaybederdi. Samsunspor’dan daha zayıf Gaziantep FK maçında puan kaybettiler…! Yine Eyüpspor ile evinde oynadığı maçı son dakikada attığı golle kazandı. İki maçta da zorlandı. Yine iddiam odur ki “İkinci yarı Fenerbahçe ve Beşiktaş çok puan kaybeder…!” Tabii oyun anlayışları değişmezse… Fenerbahçe kimi transfer derse etsin, Mourinho’nun “Bu futbol anlayışı ile” asla şampiyon olamaz.
Galatasaray’a gelelim… Okan Buruk için “Dengesiz” demiştik. Transfer döneminde “Gidenler sayesinde” Okan Buruk’un hata yapma şansı kalmadı…! Bu ne biçim yorum diyecek okurlarımız olacaktır. Hemen açalım. Galatasaray’ın sezon başında en büyük hatası neydi? “Kerem Aktürkoğlu’na göre oynama hastalığı ve futbolcu seçimlerinde adaletsizlikti…! “Yönetim “Kerem Aktürkoğlu’nu formaya küfretme olayından sonra, önce kaptanlığını aldı ve transferin son günü Benfica’ya sattı…!” Okan Hoca’nın “Zaha düşmanlığı sonucu”, bu futbolcu Fransa’ya kiralandı ve gitti. Herkes Galatasaray kanat forvetsiz kaldı derken, “Devreye Yunus Akgün girdi…!” Roland Sallai’de süre almaya başlayınca, kanatlarda sorun kalmadı. Okan Buruk’un “Manevi Evladı Kerem Aktüroğlu’nu oynatma inadı” yüzünden Galatasaray “Uzun topla çıkma” hastalığına tutuldu. Galatasaray’a karşı oynayan Young Boys maçları ve Beşiktaş maçındaki hezimet bu oyun sisteminin sonucuydu. Niye? Çünkü Galatasaray takımı asla uzun topla OYNAYAMAZ…’ Kerem Aktürkoğlu gidince takımdaki uyum ”İnanılmaz üst düzeye çıktı…!” Çünkü “Takım içinde pas alamayınca el kol hareketleri yapan ve gerginliği arttıran figür” gitti. İcardi gibi “Dünyanın üst düzey golcüsü” bile kendini “Takımın üstünde görmezken”, Beşiktaş maçında oyunda çıktı diye, soyunma odasında “Formaya küfretme terbiyesizliğini yapan birinin gönderilmesi” takımı rahatlattı. Zaha da oynatılmadığı ve kendisine yapılan haksızlığı kabullenemediği için mutsuz olan futbolcu da gidince, sorun kendiliğinden çözüldü…!
Gelelim Okan Buruk’un oyun sistemi var mı sorusuna… Okan Buruk’un oyun sisteminin başarısı “Maçı çözecek futbolculara bağlıdır…!” Okan Buruk’un en büyük şansı Mertens, İcardi ve Osimhen’dir. Kısa yanıt budur…! Bu arada Mourinho’nun başarısızlığının Okan Buruk’u bayağı bir rahatlattığını da belirtelim. Ancak Okan Hoca’nın “Bu yıl gereksiz konuşmaları” yanlıştır. İsmail Hoca’nın “Beyaz Kazağı ile espri yapması” hiç hoş olmamıştır. Galatasaray Fenerbahçe arasındaki rekabette “Nezaket ve ahlâk kurallarına dikkat edilmelidir.” Her ne kadar Fenerbahçe cephesi buna dikkat etmese de…! Galatasaray’ın Ocak transferi’nde yapacağı hamleler çok önemli. Ziyech ile Mertens’i değişmeli oynatmalıdır. İkisi farklı olsa da “Birbirinin seçeneği olmalıdır…!” Galatasaray’a Sarra’nın seçeneği yok, ben olsam oraya transfer yaparım. Jelert’in takıma uyumu sağlanmalıdır. Böylelikle Kaan’ın “Orta sahaya çekilmesi” gereklidir. Bu hafta büyük olasılıkla “Yunus Akgün, paylaşımından dolayı tedbirli olarak ceza kuruluna sevk edileceği için”, Beşiktaş maçında “Mertens İcardi Osimhen ve Salaai” forvetiyle çıkılacaktır. Barış Alper Yılmaz da “Sol bek” oynayacaktır. Ama ben olsam Jelert’i hem Avrupa maçında hem de Beşiktaş maçında oynatırdım. Ancak Okan Buruk “Futbolcu harcama listesinde olan” Jelert’i oynatmayacaktır. İşte Okan Hoca bu yüzden “Avrupa’da takım yönetemez ve Avrupa maçlarında başarılı” olamaz…’ Mourinho da da aynı bakış açısı ve inat mevcut. Okan Hoca’ya Allah yardım ediyor desek, yalan olmaz…! Osimhen gelmese, Kerem Aktürkoğlu gitmeseydi, Okan Hoca yolcuydu. Şansına bunlar oldu, Yunus’un oynayarak özgüvenini kazanması da büyük şanstır…! Okan Buruk bu olaydan ders çıkarmalıdır. Nedir bu ders? “Futbolcu oynatılarak kazanılır…!” Hiçbir futbolcu “Hocanın Manevi Evladı gibi OYNATILMAMALIDIR…!” Forma adaleti olmazsa, başarı da OLAMAZ…! Fenerbahçe’de Mourinho’nun yaptığı hataları “İyi analiz etsin…!”
Avrupa maçlarımız için, çok kısa bir yorum yapayım; “Bize Edirne ötesi, alerji yapıyor…!” Maalesef Avrupa’nın orta düzey takımlarıyla baş edemiyoruz. Galatasaray IF Elfsborg maçı ne olur? İnanın tahmin edemiyorum. Çünkü İsveç takımı dikkat edilmesi gereken bir takım. Eğer bu maç kazanılırsa, önemli bir eşik atlanır. Elfsborg dengeli bir takım, bu da Galatasaray için tehlikeli. Okan Hoca “Umarım, yine uzun toplarla çıkmayı” denemez. Böyle yaparsa, asla kazanamaz…! “Pas oyunuyla oynaması gerekir.” Ama Avrupa maçında “Okan Hoca yetersiz kalıyor…!” Niye derseniz? Avrupa’da “Kilit açan futbolcularla sonuca gitmek” futbolu işe yaramıyor. İş böyle olunca, Galatasaray böyle takımları yenemiyor. AEK maçını anımsayın, “AEK eline geçirdiği fırsatları gole çevirse, o maçta da galip gelinmezdi…!” Umarım öyle olmaz da Galatasaray galip gelir. Fenerbahçe Manchester United maçını berabere bitirse bile büyük başarı. Beşiktaş Fransa’da ne yapar derseniz? Lyon Beşiktaş’ı rahat geçer derim. Takımlarımıza başarılar dilerim.
Yazımızın kısa özeti, “Eğer Okan Buruk büyük bir hata yapmazsa”, Galatasaray, “Beşinci yıldızı zorlanmadan takar.” Fenerbahçe’de ufukta ayrılık görünüyor. Kim gider derseniz, zor bir soru. Mourinho “Oyun anlayışını değiştirmez. Onun egosunun büyüklüğü Fenerbahçe için büyük sorun…!” Başkan sayın Ali Koç “Hoca ile görüşecek deniyor.” Eğer sayın başkan Mourinho’ya ayar vermeye kalkarsa, ters teper. İşte o zaman ne olacağını kestirmek oldukça güç…! Fenerbahçe Mourinho’yu yollarsa, vereceği tazminat çok yüksek olacak…! Kimi getireceksiniz? Mourinho’dan sonra, kim gelirse gelsin başarı şansı yüzde ondur. Gerisi hikâye…! Beşiktaş’ın sorunu “Kadro derinliği.” Ocak transfer dönemine kadar “Puan farkı, sekiz ve üstü olursa” şampiyonluk hayal olur. Çünkü ikinci yarı etabını zor geçerler. Trabzonspor, “Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan Hoca farkıyla” önde görünüyor.
Bakalım zaman neler gösterecek, tahminlerimiz tutacak mı, yoksa “Futbolun sürprizleri” ön plana mı çıkacak…! Umarım takımlarımızın rekabetinin olduğu haftalar izleriz. Bu konuda çok umutlu değilim. Tahmin için çok erken olabilir ama “Görünen köy de kılavuz istemez” demiş atalarımız. Bakalım bu atasözü ne kadar geçerli olacak…!
Son söz “Devlet düşmanı Fetullah Gülen’in ölümü” konusu. Çok önemli dersler çıkarılması gereken bir ömrün sona ermesidir…! Bu vatan hainin ölümüyle biten bir şey yoktur. Sadece “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanlarından biri ölmüştür. Ama uzantıları ve ona bu yolu açanlar yaşamaktadır. Halen devletten temizlenememiştir. Dün FETÖ Terör Örgütü ile, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye çalışanlar, başka adlarla çalışmalarına devam etmekteler. “Dinin toplumu birleştiremeyeceği ve tam tersine ayrıştıracağı gerçeğini anlamamakta ısrar edenler” akıllanmamışlardır maalesef. 15 Temmuz şehitlerimizi Allah’tan rahmet diliyorum. Ama bu ülkeyi kalkışmaya götüren çoğu kişi adalete teslim edilememiştir. Bu gerçeği unutmamalıyız. Sivrisinekleri yok etmek için bataklığı tümüyle yok edilmesi gerekir. Ama biz sivrisinek öldürmekle meşgulüz. Allah Türkü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar korusun…
NOT: Bize ulaşmak isteyen dostlar [email protected] adresine mail atabilir. Düşünce ve önerilerinizi bekliyoruz. Sevgiyle kalın.