Yıllardır millî bayramlara karşı bir soğuk tavır var.
Yeni hükûmetimiz bu anlaşılmaz soğukluğun merkezindeydi.
Fesli Kadir ve benzerleri devletin anlayışını rehin almıştı.
Önderi Fesli olanların ülkeyi ancak kargaşaya ve çatışmaya götüreceğini bilenler söylediler.
Dinletemedik.
Devletin zirvesi dinlemedi.
Alternatif kutlamalar bulmaya çalışmak gibi ahmaklıklar edildi.
Sonuç belli.
En son Zafer Bayramı kutlamaları, yıllardır bu körlüğün türlü hücumlarıyla karşılanıyordu.
Bu yılki hücum daha fena gelince millet uyandı.
Ve olan oldu.
Bana kalırsa bu işi halkımız bitirdi.
“Hayır arkadaş senin dediğin gibi değil, ben bu yok saymaya gidişe razı değilim…” dedi.
“30 Ağustos olmasa kim bilir ne olurduk? Kurtuluşumuz o zaferledir…” dedi.
Okumuşu, okumamışı, milletin varlık şuurunun böyle bir yansımasıyla bunu gördü ve söyledi.
“Bu kadar da olmaz!” dedi, “Artık çok oldunuz!” dedi.
Dedi.
30 Ağustos’ta halkımız “Artık yeter!” dedi.
Büyük zaferimiz Malazgirt’i yakın zaferlerin üzerine gölge gibi koymak isteyenler kaybetti.
Millet, bütün zaferlerine, bütün tarihine sahip çıkacağını haykırdı ve yeni Türkiye’nin kuruluşunu getiren zaferi sahiplendi.
Ağırlıklı olarak askeri törenlerle kutlanan bayramlar, bir güç gösterisiydi ve göğsümüzü kabartırdı.
Son yıllarda bu soğuk davrananlar sayesinde bu bayramın da tam olarak içine girdik.
Bu soğukluk yok saymaya gidince olan oldu.
Millet ayağa kalktı.
Son on günde yapılanlar, konuşulanlar, yıllardır süren düşük yoğunluğu iyice düşürme isteğini gösteriyordu.
Devletin zirvesine dayandırılan bu soğukluk derece derece yayıldı.
İçi İşleri kısıtlı kutlamalar yapılacak dedi.
Bu sırada Malazgirt’te görkemli açılış ve kutlamalar konuşuluyordu.
Bu çifte standard milleti uyandırdı.
Belki son damla TRT’nin 30 Ağustos’u görmezden gelmesiydi.
Büyük bir tepki oluştu.
İyi ki oluştu.
Yoksa dün gördüğümüz güzellikler yaşanmazdı.
Yoldaydım, yakın takip edemedim ve sonra baktım.
Sonuç epeyce iç açıcıydı.
Gün boyu kutlamalar yapıldı.
Sokaklar bayram havasını çeşitli şekillerde yaşadı.
Konvoyların, faaliyetlerin, coşkunluğun renkli görüntülerle yaşanmasının ardı arkası kesilmedi.
Geçen yıl, 30 Ağustos için “herkesi ilgilendirmeyen bir bayram” diyen Bursa Belediye Başkanı bile çok iyi bir klip hazırlattı.
15 055 İstiklal Şehidi’ni zihinlere yerleştiren bir klipti.
Çok etkili bir sunuştu.
Sayın Başkan’ı tebrik ediyorum.
Güzel düşünülmüş bir işti.
Bir diğer güzel iş de Külliye’de yaşandı.
Tepkilerden sonra devletin zirvesi de o düşük yoğunluktan vazgeçti.
30 Ağustos’u küçültemeyeceğini anladı ve kutlamaların dozunu artırdı, içeriğini güçlendirdi.
Dün geceki Mehter Konseri’nden sonra Külliye’de 300 İha’nın ışık gösterisi olağanüstüydü.
Çok etkileyiciydi.
Son yıllarda yaptığımız en başarılı gösteriler arasında ilk sıraya yerleşecek bir işti.
Gösterinin zirvesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün meşhur Kocatepe fotoğrafının canlandırılmasıydı.
İletişim Başkanı, nihayet doğru ve güzel bir iş yaptı.
İyi ki tepki gösterdik.
İyi ki…
Demek ki konuşmalıyız.
Demek ki algı operasyonlarına gerçeği öne çıkarmakla cevap vermeliyiz.
Değerlerimize sahip çıktığımızı böyle göstermeliyiz.
Mutlaka ama mutlaka konuşmalıyız.
Bizi bu uyanıklık kurtaracak.
Yoksa yönetenler oraya buraya savrulmaya ve ülkeyi zora sokmaya devam ederler.