A. Yağmur Tunalı
A. Yağmur Tunalı

Pire Yok Deve Var

featured

Derdimiz çok yönlü ve çok büyük. Koca Fuzûlî’nindediği yerdeyiz: “Dost bî-pervâ felek bî-rahm devran bî-sükûn Derd çok hem-derd yok düşmen kavî tâli’ zebûn”

Enerjimizi incir çekirdeğini doldurmaz işlerle bölerek harcadık. Birbirimizle uğraşıyoruz. Hem de incir çekirdeğini doldurmaz işleri büyüterek. Olmayan pireyi deve yaparak. Bu yola giren durmaz, sahte gündemler uydurması bitmeyecek sanırsınız.

Şahıslar kuralların önüne geçerse bunlar olur.  Memleket derdi, o kişi veya kişilerin varlığını korumak haline gelir.Başka ön ve yan sebepler de doğar ve olan olur. İşte bunlara göz yumduğumuz için, yalan dolan doğrunun ve gerçeğin önünü alalı yıllar oldu. Kişiler fikirlerin önüne geçti.

Dünyada koşanlar var, bunlardan dolayı bizim devamlı ayağımız sürçüyor. Bu memleket hakîkatini kaybetti” diyecek yerdeyiz.

İçerde Dışarda İşler Karışık

Yalnız bizde değil, dünyada lider ve devlet adamı krizi var. Doğru. Amerika, Fransa, İtalya ve diğerleri bize göre avantajlı. Onların kurumları ayakta. Kurallar işliyor. Mesela, Trump‘ın imzaladığı bir kararnameyi bir yargıç durdurabiliyor. Bizde böyle bir şey mümkün mü?

Bizde yargı erki iktidar erkinin peşine takılmış görünüyor.Talimatla hareket ettikleri görüntüsü dehşettir. Savcı ve hâkimlerimiz kurallara göre hareket etmek isterler. Çürüğü olur. Fakat tepelerinde Adalet Bakanı ve kurullar var. Siyasi sopa var. Onların da evleri, aileleri ve gelecek endişeleri var. Kasıtlılar hariç, çoğunun niye kurallara göre hareket edemedikleri ortada.

Şair Dertlinin beyti onların halini de söyler:

Bir başıma kalsam şeh-i devrâna kul olmam
Vîrân olası hânede evlâd u ıyâl var

Her Şeye Rağmen Açık Konuşmak Zorundayız

Yaşadıklarımız, toplumda zincirleme bir tehdit ağı halinde algılanıyor: Vatandaş konuşur ve o eleştiri yukardakileri rahatsız ederse, olacaklar belli. İşi varsa işi, gücü varsa gücü elinden alınabilir. Bununla da kalmaz, aşağılanır. Ve bazıları hapsedilir.

Tüsiad başkanlarına uygulanan da buydu. Güya ifadeye çağrılmışlardı.  Gözaltı olmayan gözaltı işlemleri uygulandı. Kollarına girmiş polislerle Adalet Sarayı koridorlarındayürütüldükleri görüntüler dolaştırıldı. Tam bir gözdağı operasyonuydu.

Dikkatinizi isterim, bu insanlar, Türkiye’nin ihracatının yüzde seksenini gerçekleştiren bir derneğin başkanları. Daha birçok istatistikte açık ara öndeler. Ekonomi deyince lokomotif kuruluşlarımız bu derneğin mensupları. Ekonomi konusunda bunlar konuşmayacaklar da kim konuşacak? Sosyal çözülmeler hakkında herkes kadar bunların söyleyecekleri de olmayacak mı?

Son yıllara kadar konuşurlardı. Bazı değerlendirmelerine katılmazdık. Mesela etnik aidiyetleri öne çıkaran oluşumlara zaman zaman desteklerini açıkladılar. Düşünce hürriyetinin bölünmeyi körükleyecek hareketlere dönüşmesini millet vedevlet hayatıyla bağdaştıramayanlar karşı çıktılarYönetenler, Susturun şunları!” demediler. Diyemezlerdi. Kanun ve kurallar vardı.

Ya Yuh Ya Alkış Devri

Tüsiad başkanlarının son açıklamaları gecikmiş bir görevin yerine getirilişiydi. Doğru bulmayan veya beğenmeyerek tenkit eden yine çıkar. Fakat böyle değersizleştirerek ve aşağılayarak, yargı sopasıyla değil. Bunu yaparsak ayağımıza sıkmaktan ileri bir manası olur. Çöküşü hızlandırırız.

Düşünerek hareket edeceğiz. Kaynayan dünyada ve özellikle Ortadoğu’da Türkiye’ye çok iş düşüyor. Kavga ederek ne içerde meseleleri çözmeye ne de dışarıya dikkat verebilirsiniz. Enerjiniz kısır çekişmelerde biter. Rakiplere, düşmanlara alan boşaltırsınız. İsrail, Amerika ve Batı desteğiyle elli yılda alamayacağı mesafeyi beş yılda alır. Ancak kuru laflarla karşı çıkar görünürsünüz. Müdahale edemezsiniz.  Çünkü içerde birliği dağıtıyorsunuz ve ekonominiz berbat durumda.

Açık konuşmazsak çözüm arayamayız: Biz ne yaparsak yapalım herkes alkışlasın isteyen bir idare anlayışına geldik. Ya yuh, ya alkış devrindeyiz. Beni her durumda alkışlayacaksın ve karşı çıkanı da yuhlayacaksın diyen bir tekçiliğe düştük. Kanunlar, kurumlar, kurallar askıda. Tarihimizde görülmemiş bir tekçilik bu. Bize uymaz. Uzun da süremez.

Yuh ve alkış” tekçiliğiyle 9 yılda geldiğimiz yeri gördük. Millete yaramayan kişilere de yaramaz. Önünde sonunda varacağımız yer, döneceğimiz yer millet ve devlettir. Yani adalettir.


Başkanlık Rejimi Bu Değil

Gördük ve yaşadık ki bizdeki tuhaf bir tekçilik ve kan kaybettiriyor. Amerika’da başkanlık var. Tekçilik yok. Güçler ayrılığı var. Kurallar herkesin üstünde ve herkes için geçerli.Trump‘ı Başkanken durduran hâkimler var. Adamı 30 suçtan yargıladılar. Mahkûmiyet kararları verdiler. Başkanken iki kere azline karar verildi, senatodan döndü.

Başkanlık istiyorsak bu hukuk kurallarından bize de lazımdı.O vakte kadar olanları askıdan indirsek yeter. Kanunlarımızsağlamdır. Önce karakterli, ahlaklı, yani layık ve ehil insanlargerek. Bu durumlara yol açılmasını onlar önleyecekler. İnsan şaşar tabii. O durumda da kurallar devreye girecek.

Vesselam, derdimiz çok yönlü ve çok büyük. Koca Fuzûlî‘nindediği yerdeyiz:

“Dost bî-pervâ felek bî-rahm devran -sükûn

Derd çok hem-derd yok düşmen kavî tâli‘ zebûn

Buradan çıkarız da bir an önce aklımızı başımıza devşirirsek.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!