Son krizler birçok şeyin farkına varmamızı sağladı.
Birçok balon söndü.
Birçok kağıttan kale yıkıldı.
Televizyonlarımız, falan filan partiler anayasa hazırlığı yaptılar mı dedikodusunda 15 gün geçirirken yine olanlar konuşulmadı, konuşturulmadı.
Türkiye yine sahteliğe mahkûm oldu.
Mesela, ekonomi…
Mesela bilmezliklerle oyun oynar gibi yapılan değişiklikler…
Mesela faizin sebep oluşunda direnişimizin bizi getirdiği yıkımlar.
Mesela köpeksiz köye değneksiz girmelerin yaşattığı yaz bozlar…
Mesela, damadın gidişi ve arkasında neler olduğu…
Mesela devlette bir genelge yazmayı becerecek kadar yazışma bilen kimsenin birinci halkada kalmadığı…
Bu sonuncusu, belki her şeyi gösteren apaçık bir aynadır.
Damadın istifa mektubu öyleydi…
Ona cevaben “görevden af” saçmalığı metni öyleydi.
Son sokağa çıkma düzenlemesi de öyleydi.
Günlerdir hala kimin ne zaman çıkacağını veya çıkmayacağını bilemediği bir yasak sabahındayız.
Efendiler! Türkçeniz yoksa hiçbir şeyiniz olamaz.
……
Bunlardan bir haber değil, bir konuşma değil, sayıya gelmez tartışma çıkar.
Ama varsa yoksa filan partinin falanlarla anayasa konuşup konuşmadığı…
Diyelim ki böyle bir şey olmuş.
Önce, bu anayasa işi olanlara bakılınca birinci haber olmayı bırakın, beşinci dereceden bir haber konusu muydu?
Hadi oldu diyelim, iki üç cümlelik konuşulsa yetecek bir haberdi:
- Biz böyle bir çalışma yapmadık veya yaptık… yapmadık ama yapmamız lazım. Biri bu.
- 2. Diğeri, herkes anayasa konuşuyor, biz de konuşuruz, Anayasa’nın ilk üç maddesi üzerinde hassasız veya değiliz.
Bu kadardı.
Ama öyle olmadı, gün yirmi dört saat bu konuşuldu ve asıl gündemler güme gitti.
Problemlerin üstü örtüldü veya ötelendi.
Bu konuda da kendine yontan karartma ve seçicilik dikkat çekiyor.
Yani ahlak problemi.
Bu vesileyle hatırlatalım: Bizde iki parti anayasa taslağı hazırlattı.
Ak parti ve CHP.
İkisinde de vatandaşlık maddesine dokunuldu.
Yani anayasadan Türklüğün çıkarılması istendi.
On beş gündür bunu niye kimse hatırlatmadı dersiniz?
Yalnız bu iki partinin durumu arasında da bir fark vardı:
CHP Kaboğlu’nun anayasasını tam sahiplenmedi.
İlk üç madde ve vatandaşlık maddesi üzerindeki tasarrufu bütünüyle benimsemedi.
Benimseyenler az değil ama kurum fikri haline gelmedi.
Ak Parti, Özbudun Anayasası’nı hazırlattı.
CHP’den farklı olarak parti benimsedi.
Bunu bilelim ve anayasa konuşacaksak bunlarla beraber konuşalım.
Ama asıl günün haberlerini atlamadan…
Yine hatırlayalım:
Meclisteki anayasa çalışmalarında Ak Parti, HDP -HADEP- aynı görüşteydiler.
Hatırlayın, “Kimliksiz anayasa” istiyorlardı.
Anayasada Türklük vurgusu olamazdı.
Çünkü Türk de diğerleri gibi bir kimlikti.
Kim ne istiyorsa desindi.
Ortak bir şey gerekmezdi.
Yani, bilinsin bilinmesin, neticede anarşi ve çözülme tercih ediliyordu.
O zaman denen ve denecek şuydu ve hala o görüşteyseler şudur:
Dünyada kimliksiz bir anayasa örneği varsa bilen söylesin!
Dağılan eski Yugoslavya ve bugünkü Bosna Hersek anayasası bile gevşek de olsa kimliklidir.
Onların durumu da açık.
Devlet bu konuda çokluk kaldırmaz.
Ve burada yerden bitmeler yaşamıyor.
Bu devleti kuran da bellidir.
Vatandaşların ortak kimliği dışındaki alt kimlikler anayasa teminatı altındadır.
Herkes kadın erkek, terzi, kunduracı, berber, şu veya etnik alt kimliklerini serbestçe yaşar.
Ancak…
Bunlar üst kimlikle kavga edemez.
Üst kimlik, Almanya’da “Alman“lıktır, Fransa’da “Fransız“lık, Amerika’da “Amerikan“lıktır.
Kimse çıkıp da ben “Alman” değilim diyemez.
“Fransız” değilim diyemez.
“Amerikan” değilim diyemez.
Diyeni de kolundan tutup atanlar da, içeri atanlar da, horlayanlar, dışlayanlar da çıkar.
Mesela Fransa’da Türk asıllı iseniz de bu kimliğinizi yaşarsınız ama onu Fransız kimliğiyle yarıştıramazsınız.
Herkes gibi siz de Fransızsınız.
Vatandaşlık tarifine göre adınız budur.
Tartışacaksanız bunu tartışın!