Sanatta icracılar, yaratıcıları kadar yaratıcı olursa seviye hakkıyla duyulur. Müzelik, arşivlik malzemeye hayat verenler onlardır. İşleri aracılık etmekten çok ilerdedir. Mûsikîde Münir Nureddin, Safiye Ayla ve onlara yakın seviyedekiler hânendelikleriyle doğru ve güzel okumaktan fazla bir değerle hayatımızdadırlar. Tanburi Cemil Bey ve derece derece diğer sazendeler doğru ve güzel çalmaktan ileri bir ruh seviyesi duyururlar. Bunların üzerinde bir değer de icracı, idareci, kurucu vasfını taşıyanlardadır. Nevzat Atlığ, o seviyeyi temsil eder. Bizde tenkit alanı zayıf kaldığı için bu meselelerin gereği kadar konuşulmadığı ve hemen hiç yazılmadığı bir gerçektir. Yeterince bilindiğini de söyleyemeyiz. Büyük eksiğimizdir.
Nevzat Atlığ, Türk Mûsikîsi‘nin zirve ismi. Çok yönlü bir kültür adamı. Klasik kültürün son büyük temsilcilerini yakından tanıma talihiyle şahsiyetini yoğurmuş bir sanatkâr. Doğu‘yu, Batı‘yı, dolayısıyla dünyayı bilen modern bir Türk aydını. Hayatını Türk Mûsikîsi‘ne vermesine rağmen radyoloji laboratuvarını da bırakmayan bir doktor. Bir özelliğini de bu vesileyle söylemeliyim: Şişli’deki muayenehanesine gelen hiçbir müzisyenden ücret alınmaz. Sadece Türk Mûsikîsi mensupları değil, hangi tür müzikle ilgili olursa olsun böyledir. Bunu, prensipli hayatının ana çizgilerini duyuracak ölçülerden bir örnek olarak vermek istedim.
“Canlı neşriyat” dönemi
Prof. Dr. Nevzat Atlığ, radyo zamanlarının sembol isimlerindendir. Mesut Cemil Bey’le Hoca-talebe ve halef-seleftir. Ondan devraldığı iki önemli görev vardır. Radyo müdürlüğü ve Klasik Koro Şefliği. Oradan başlayan sanat ve idarecilik hayatı, henüz yazılmasa da yüksek başarılarla kültür tarihimizde müstesna yerini aldı.
Nevzat Bey, şimdi 95 yaşında. Zor şartlarda geçirilen ve fakat şahane yaşanan uzun hayatı imrenilecek derecede verimli ve güzeldir. Bizde biyografiler pek bilinmez, yazılanlar nadir, geniş şekilde yazılanlar enderdir. Bu ihmalimizden dolayı kaybımız tarife gelmez ve hesap edilemez değerdedir. İyi ki bu bereketli ömrün nasıl yaşandığını, bahsedeceğim eser sayesinde daha yakından biliyoruz.
Düzenli bir yaşayışın düzgün hikâyesi
Kitabın yazılış hikâyesine bir ölçüde vâkıfım. Çünkü hem yazarıyla hem de aziz Nevzat Atlığ üstadımızla zaman zaman konuşmuştuk. 10 Eylül’de verdiği röportajından öğrendim: Meğer Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı, Kubbealtı Lügati‘ni hazırlayan sözlükçümüz İlhan Ayverdi böyle bir eser yazılmasını istemiş.
Birkaç not düşersem diyeceklerimin özünü ve özetini vermiş olacağımı sanıyorum. Nevzat Hoca, çok disiplinlidir, hayatını planlamada ve yaşamada da öyledir. Radyolarımızda, televizyonlarımızda müzik yayıncılığıyla tanınan Ergun Balcı‘yla biyografisinin yazılması için konuşmaları da bu çerçevedeydi. Rahmetli Ergun Abi, ele avuca sığmaz bir karakter olduğu halde Nevzat Hoca‘nın planına uydu. Önemli ve benim burada söylediğimden zor bir meseledir.
Yıllarca ve çok sık görüştüler. Yazmaya başlamadan onu fikren hazırladı. Bununla da yetinmedi, hayatını bütün detaylarıyla anlattı. Yazarın işini çok kolaylaştırdı. Eserin değerini artıran en önemli husustur. Bir diğeri, hemen her konunun belgesinin ve fotoğraflarının konmasıdır. Üçüncüsü, hakkında yazılanlarla beraber, anlatılan konularda tanıdıkların, dostların ve uzmanların görüşlerinin verilmesidir. Bunlar kitaba sağlam bir dokümanter(belgesel) karakteri kazandırıyor.
Hatıraların tek yönlülüğü çapraz fikirlerle destekleniyor, güvenilirlik artırılıyor. Yaşanan hayatın renkliliği, mücadele ve anlam değeri akıcı bir şekilde, anlatılanların seviyesini hissettiren bir dille sunuluyor. İş Bankası tarafından yayınlanan kıymetli isimler için hazırlanmış nehir röportaj kitaplarına göre daha güçlü bir eser olması bu hususlardan dolayıdır. Bu şartlarda yetişmesi belki de imkânsız değerimiz için böyle bir yayın yapılması gönlümü okşuyor.
Ulaşılması zor seviye
Eserin ilk baskısı 2004’teydi, üçüncü baskısı yeni çıktı. 16 yılda üç baskı bu tür eserler için normaldir diyenlere katılamam. Nevzat Atlığ‘ı olan bir milletin okumuşları, kültür dünyası daha canlı bir ilgi göstermelidir. Ömrünün bu hatıra çağında, ona hayatının ve idealinin okunduğunu, bilindiğini ve anlaşıldığını görme ferahlığını duyurmak sadece müzikle uğraşanlara düşen bir görev değildir.
Bu zor yetişir kültür adamı, yaşadıkça el üstünde tutulacak bir değerimizdir. Türk çocuklarına örnek göstereceğimiz müstesna bir değerimizdir. Ona gösterilecek ilgi temsil ettiği kültüredir, Türklüğedir. Kitabın adı her ne kadar “Nevzat Atlığ, Mûsikîmizle övünmemiz için” (https://www.kubbealti.org.tr/kitap/nevzat-atlig) idiyse de müzikte seslenen kültürdür, biziz, bütünüyle tarihimiz ve hayatımızdır. Nevzat Atlığ‘dan öğrendiğimiz budur.
Büyük klasiğimiz, hala müzik ve kültür hareketlerini takip ediyor, memleket meseleleriyle ilgileniyor, elinin ereceği, sözünün varacağı konularda hizmet ediyor. İnternet çağına uyarak açtığı sitede yüksek kültür ve akademik mûsikî örneklerini sunmaya devam ediyor. (https://www.nevzatatlig.com/)
Aziz varlığı önünde saygıyla eğiliyorum.