Dinler tarihi profesörü, cemiyet ve hareket adamı, güzeller güzeli bir insandı.
Kayseri’de öğrencilik yıllarımızda beraberdik.
Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenciydi.
Kayseri Türk kültür Derneği’nin, en gençleri benim gibilerin ağabeyiydi.
Onu hep kalpağıyla ve güler yüzüyle hatırlarım.
Yürüyüşlerde, gösterilerde en öndeydi.
Güçlü kuvvetli vücudu mekâna sığmaz olurdu.
Sessiz sakin görünüşü içinde fırtınalı bir ruhu vardı.
O zamanlar sık sık kapatılan ve adı değişen derneklerimiz vardı.
Türk Ülkücüler Teşkilatı döneminde beraber yönetim kurulunda bulunduk.
Maalesef ben iyi biriktiren, dosyacı biri değilim, Devlet Gazetesi’nde eski bir kupürde rastlayan bir dostum gönderdi.
Ne yazık ki, o heyetin başkanı Dündar Tanrıverdi’yi de iki ay önce koronadan kaybettik.
Harun Abi, başkan yardımcısıydı, o da gitti.
O gazete kupürü, benim için sevgili bir hâtıra olmaktan öte 14. yaşımdan 18. yaşıma kadar geçen zamanın, adanmışlık yıllarının başlangıcının mütevazı’ belgesiydi.
Şimdi, şerefli bir hikâyenin hüzünlerle demlenen bir belgesidir.
Harun Güngör, ilahiyatçı olarak eski Türk inanışlarını araştırmayı seçti.
Doktorasını hocaların hocası Hikmet Tanyu’yla çalıştı.
Gagauz Elindeki Türk inanışı teziydi.
Oradan genişleyerek, Altaylarda, Sibirya içlerinde, Moğolistan’da ve yeni hayattan uzak yerlerdeki Türklerin inanışlarını araştırdı.
Kıyaslamalar yaptı.
Buradan dinî antropolojiye, inanışların anlamlarına, din felsefesine girdi.
Büyük işler başardığı zamanla daha iyi anlaşılacaktır.
Ortak Türk tipiyle ağabeyimin gülerek gittiğini hayal ettim.
Türklüğün istikbâline gülümseyen çekik gözerinde, daima eski bir Türklük sembolü gibi dalgalanan bıyıklarına çiğ düşmeden gittiğini düşündüm.
Bu saflıkta yetişmiş insan bulmak hakikaten zordur.
Yıllardır görmediğim Harun Abi, bir çocuk saffetiyle inanır, çalışır, koşar, koşturur bir serdengeçtiydi.
Nasıl yaşadığını örnek olarak anlatmak lazımdır.
“Daha çok gençti.
Daha yapacak çok işi vardı” diyemiyorum.
Onu hatırlayarak geride kalanların yapacağı çok iş var.
Çünkü, adı, yüzü, duruşu, yürüyüşü, oturuşu… bütünüyle ümide açıktı.
Ruhu kanatlıydı ve etrafını gayrete getirecek olgunluk ve heyecandaydı.
Sükuneti içinde sönmez heyecanını şükranla hatırlayacağım.
Aziz Ağabeyimin atalar ruhuyla hallenen aziz rûhu şâd olsun!
Yorumlar kapalı.