Çok yönlü bir sanatkârdı.
Yazardı, oyuncuydu, tuluatçıydı, yönetmendi.
Hem Batı tarzı tiyatronun hem de gelenekli tiyatromuzun ustasıydı.
Komik-i şehîr(En meşhur komik) Kel Hasan Efendi’nin kavuğunu taşıyanlardandı.
O kavuk tiyatroda devam sembolüdür.
Komikliğe dayanan ortaoyunu, meddahlık ve benzeri sanatlarımızın çağımızda devamını temsil eder.
Ferhan şensoy, kavuğu Münir Özkul’dan devralmıştı.
Rasim Öztekin’e devretti.
O kendinden evvel gitti.
İyi ki Rasim de Şevket Çoruh’a emanet etmişti.
Yahya Kemal, klasik şiirimiz için “Bir meş’aledir devredilir elden ele” demişti.
Türk tiyatro geleneği komikliğe dayanan türleriyle böyle devrediliyor.
Ortaoyuncuları’nın büyük ustası görevini yaparak gitti.
Elbette daha çok şey yapacaktı.
Buna gücü, kabiliyeti, heyecanı, bilgisi ve görgüsü müsaiddi.
Bir daha bu ayarda komple sanatkâr zor yetişir.
Maalesef zor yetişir.
O kültüre yakın bir hayatımız olmadığı açık.
Yine de ümitsiz olamayız.
Ferhan Şensoy’un bıraktığı miras güzellikler doğurur.
Sahici insan, sahici sanatkâr.
Sanatkâr.
Rûhu şâd olsun!