Açık konuşmalıyız!
Geçtiğimiz Cuma yine Ayasofya’da toplanan halka hitap eden Tayyip Bey‘i gördüm.
Doğrusunu arasan pertavsızla zor bulursun denecek laflar etti.
Dolar, altın bir günde tarihi zirvelere varmışken… altın uçuşa geçmişken Türkiye’nin uçuşa geçtiğinden başladı iyi mi?
Ve buzdolabına kadar indi.
Hem de Cuma çıkışında toplananlara konuşurken…
Hem de korona bu kadar azmışken.
Düşünün, bu halde o “dâvâ“dan bahsediyor.
Muharrem İnce, CHP ve memleket dâvâsından bahsediyor.
“ Dâvâ ” için parti kuracağını duyuruyor.
Güler misin, ağlar mısın?
Diğerleri deseniz hak getire…
İşin tuhafı hepsi de sanki idealist … ve “dâvâ“dan bahsediyorlar, iyi mi?
Siyasiler böyle de biz farklı mıyız?
Çoğumuz derece derece böyle olmasak onlar bu yalan-yanlışla karşımıza çıkabilirler mi?
Pek çok şey gibi “dâvâ“da kirlendi.
Kirlenmek şöyle dursun içi boşaldı.
İçi boşalmak ne kelime tam tersini anlatmaya başladı.
Kim “dava”dan bahsediyorsa hemen irkiliyorum.
İhtimaller belli artık:
Muhakkak kendisi için bir şey isteyecek ve muhataplarını aptal yerine koyacak
Ve muhakkak aldatacak.
Nasıl ve ne şekilde olacaksa olacak ve aldatacak.
Durmadan dinden bahseden ve her şeye din sosu katanlar gibi.
Hâsılı, son günlerde her ağzını açışta “âvâ” diyenleri duyunca içim kalkıyor.
Çünkü ortada peşinden gidilecek-güdülecek bir dava yok.
Ne var?
Şahıslar ve cemaatler var mesela.
Dava bir kılıf.
Dinin kılıf olması gibi.
Susturmanın ve aldatmanın kılıfı…
Bunun için şu sıralar Yenişehirli Avni Bey‘in beyti hep dilimde.
Demek ki sahteciliğin dozu o zamandan epeyce artmış ki koca şair şikayetini keskin söylemiş…
Akşam haberlerinde iktidar sözcüsünü dinlerken, benzerlerini de düşünerek “işte tam bunu diyor…” dedim:
“Kimseler fehmetmedi mânâsını dâvâmızın
Biz dahî hayrânıyız dâvây-ı bî-mânâmızın”
(Dâvâmızın mânâsını kimseler anlamadı; -şaşılacak iş bu ki- biz de hiçbir mânâsı olmayan dâvâmızın hayranıyız.)