A. Yağmur Tunalı
A. Yağmur Tunalı

Bu işin tadı iyice kaçtı

featured

Rahmetli Vali Rıza Akdemir şair ve yazardı. Duygu ve heyecan adamıydı. Coşkun bir milliyetperverdi.

Devlet adamı dikkatini de aynı heyecanla yaşardı. 12 Eylül İhtilâli sonrası, merkez valisiydi. Kızılay’da karşılaştık. Hâl hatır etmeye bile girmeden seslendi: “Sevgili Yağmur, dünya el birliği etmiş, bir sabah olsun rahat uyanmayalım diye bize neler neler hazırlıyor!”

Devamının nasıl geleceği malum. Memleket derdi, insan arayışı, o iman ve duygu adamını söyletir de söyletirdi. İyi ki bugünleri görmedi.

KENDİMİZE DOST DEĞİLİZ

Dünya” deyişi söz gelişiydi. Bu hâlimizle dünyanın bize bir şey yapmasına gerek yok. Biz kendimize dost değiliz. Her gün, her saat kendimizle oynuyoruz. Trilyon dolarlarla yaptıramayacakları işleri onlar adına biz yaptık, yapıyoruz.

Geldiğimiz yer tam bir felaket. Krizler içindeyiz. Gözaltılar, tutuklamalar ve kayyım atamalarla toplum gerildikçe geriliyor. Kamuoyu, ekonomik kriz dâhil bu olanları da görüyor. Ümit Özdağ’ın hapse atılması akıllara ziyan. İstanbul Belediye Başkanı’nın içeriye alınması vahim ötesi sonuçlar doğurdu.  Beş mangıra muhtaç iken hazineden milletin trilyonları gitti.

Sonuç, krizlerin büyümesiymiş. Trump’a, ona buna el açmaya yol açacakmış. Sanki hiç umurumuzda değil. Varsa yoksa iktidarımızın devamı.

İKTİDARA GELECEKLERİN YOLU DA PATİKA

Yöneteceklere bakıyoruz, onlar da bir başka yanlış çizgide yer yer hükûmet diline koşularak ilerliyorlar. Kimse bir şey bilmiyor ama iyi denerek sürüklenen kalabalığa katılıp konuşuyor. PKK’lıların ağzı kulaklarında. Terörün bitmesine değil, devamına hizmet eden bir dil bu. CHP, şu ne idiği belirsiz açılım illetine güya temkinli destek veriyor. Aslında daha ileri gidiyorlar. Dilleri neredeyse PKK’nın, Dem’inkiyle aynı. Özgür Özel, “Kürtler sorun var diyorsa var..”  sözünü yüz kere tekrar ediyor. Bu sırt sıvazlayıcı sözün nereye varacağını düşünmüyor. Ne manaya geldiğini kendisine hatırlatacak tarih, sosyoloji ve devlet bilir kimseler yok ki böyle demeye devam ediyor.

Kürt seçmen, Kürtler demeden konuşamıyor. Bununla da kalmıyor, milliyetçi demokrat, sosyal demokrat, şucu bucu demokrat dedikten sonra bir de Kürt demokrat ekliyor. “Be kardeşim, “demokratlar” demen, “seçmen” demen yetmiyor mu? İlla bölecek misin? Millet diyorsun, bu dille nasıl millet olunur?” diyen yok.

Beş gündür, Sırrı Süreyya Önder’in vefatı dolayısıyla vites artırdılar. Bir “barış”tır gidiyor. Barış diyenler, nedense hep savaş taraflısı olanlar. Dediğimizi yapmazsanız silahı bırakmayız diyenler. Tezada bakar mısınız?

Serdar Turgut’un yeni kitabı çıktı: Trump ve Zamanın Sonu.  Bazı bölümlerini dün sabah İsmail Küçükkaya ile konuştular. Serdar Turgut, “Büyük Oyunda, Türkiye’nin bölünmesi merkezde” dedi. Bunu göremeyen bir siyaset adamı olabilir mi?

KAFALAR BÖLÜNMEYE DEVAM EDİYOR

Kafalar bu dille bölünürse birlik fikrinden bahsedemeyiz. Baksanıza Özgür Özel, Üç Fidan idolleştirmesine candan sarıldı. İdam edilmelerini kimsenin tasvip ettiğini sanmıyorum. Fakat onlara yoldaşımız, yol göstericimiz demek nasıl bir ölçüsüzlüktür? Koca CHP’nin edindiği kılavuza bakar mısınız?

Bunu herhangi bir sol hareket yapabilir, Türkiye’yi yönetmeye talip bir parti yapamaz. Cumhuriyet’i kurduğunu iddia eden bir parti ise asla.

Rol model seçtikleriniz için kayıtlara bakın, yaptıklarını görün! Bu üç genci ODTÜ’de odasını basarak saldırdıkları İskender Öksüz’e sorun. Saldırdıkları güvenlik güçlerini hatırlayın. Size oy veren milliyetçiler ne düşünür, sorun!

Kimi Rusçu, kimi Maocu, kimi Enver Hocacı o sosyalist gençlerimiz makbulünüz de, diğerleri tu kaka ise size söylenecek çok söz olacaktır. Kavga Günleri’ni yazan bir kimse sıfatıyla söylüyorum. Orada özeleştiri var. Dikkatli bir dil kullanarak yaşadıklarımızı sorguladım.

Burada sadece şunu söyleyeyim: O kavgayı bugüne taşımanın, yara kaşımanın memlekete faydası yoktur. Özgür Özellerin yaşananlardan ders almadıkları anlaşılıyor. Çok yazdım, memleketi batağa sürükleyen bir iktidara rağmen kolayca seçim kazanamayacak durumda olmaları milletin bu kafaya güvenmemesinden dolayı değil midir?

SÖZDE ATATÜRK VAR AMA…

Türkiye, fikirlerin serbestçe konuşulduğu, tartışıldığı bir ülke hâline gelmelidir. Kaba güce başvurulursa neler olacağını gördük. Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyeceksiniz. Körü körüne övgü de, sövgü gibidir. Birine mensup veya yakın olabiliriz: Komünisti de bizimdir, Milliyetçisi de, İslamcısı da. Hepimiz Türk milletindeniz. Milletimizden ve devletimizden yana oluş, değişmez ölçüdür. Tabii eleştirme hakkımızı herkes için kullanırız.

Yönetenlere ve yöneteceklere içimiz yanarak hatırlatıyoruz: Yapmayın lütfen! Bu dil, dil değildir. Birliği dinamitliyorsunuz! CHP’nin biraz değişmesi sevindiriciydi. Devam ettirmeliydiler. Saraçhane gösterilerine katılan gençler onlara bunu da hatırlattılar. Anlamış görünmüyorlar. Şimdi Türkiye’yi düştüğü bataktan kurtaracak muhalefetin lokomotifi iseler yapacakları bellidir: Herkesi Cumhuriyet’in birlik diliyle kucaklayacaklar. Ayrıştırıcı dilden vazgeçmeleri temel meseledir.

Şimdiki durumları anlayanlar için gayet net: Atatürk diyorlar, Atatürk’le taban tabana zıt anlayıştalar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!