Kısacası, hayat da tıpkı beden gibi bir denge ister. Her şeyin fazlası zarardır; kararında yaşamak, hem ruhu hem bedeni korur. Gerçek huzur, bu dengeyi kurabilmekte gizlidir.
Benim uzmanlık alanım fen bilimleri içinde yer alan beslenme bilimidir. Bu bilim dalı, vücudun yaşaması, büyümesi, işlevlerini sürdürebilmesi ve üreyebilmesi için dış çevreden besin ögelerini yeterli ve dengeli şekilde almasını esas alır. Latince karşılığıyla optimum, yani her şeyin en uygun düzeyde olmasıdır.
Ancak bu ilke yalnızca fizyolojik ihtiyaçlarla sınırlı değildir. Yeterli ve dengeli olma prensibi, sadece fen bilimlerinde değil, sosyal bilimlerde, hatta insan ilişkilerinden düşünce dünyasına kadar hayatın her alanında geçerlidir. Tıpkı beden gibi zihin, duygu ve toplumsal yaşam da denge ister.
Hayatta da her şeyin yeterince ve dengeli olması gerekir. Çünkü:
- Çok konuşursan, sonunda doğrulardan sapar, kendini bile kandırırsın.
- Çok düşünürsen, zihnin kendi içine kapanır, çıkış yolu bulamazsın.
- Çok önemsersen, kendini hiçe sayar, başkalarının gölgesinde kaybolursun.
- Çok çalışırsan, bedenin alarm verir; emeğin karşılığı değil, yorgunluk birikir.
- Çok beklersen, gerçeklerle hayaller arasına duvar örersin.
- Çok arzularsan, arzu nesnesi senden uzaklaşır; erişilmez olur.
- Çok seversen, sevginden tükenir, karşılık göremeyebilirsin.
- Çok ararsan, bir gün hiç aranmayan sen olursun.
- Çok bilirsen, bilgin seni değil, sen bilgiyi taşımak zorunda kalırsın.
- Çok farkındaysan, hayatın yükünü iki kat hissedersin.
- Çok uyursan, zihin körelir, zaman elinden kayar gider.
- Çok merak edersen, kendi gizemin kalmaz; sen sıradanlaşır, görünmez olursun.
- Çok üşürsen, sadece hava değil, ruhun da donar; sonunda zatürre olur.
- Çok hızlı gidersen, sadece mesafe değil, ömür de kısalır.
- Çok gülersen, ciddiyetin ciddiye alınmaz.
- Çok ağlarsan, gözyaşı değil, ruhun tükenir.
- Çok âşık olursan, aşk seni yüceltmez, yere çalar.
Ve daha fazlası:
- Çok özür dilersen, değerin sorgulanır; samimiyetin bile şüpheye düşer.
- Çok fedakârlık yaparsan, sen tükenirken kimse fark etmez.
- Çok anlatırsan, kıymetin azalır; suskunluk bazen daha etkileyicidir.
- Çok yardım edersen, suistimal edilmen an meselesidir.
- Çok susarsan, sonunda sesini kendin bile duyamazsın.
- Çok sabredersen, sabrın zaafa dönüşür; haksızlığa alışırsın.
- Çok ödün verirsen, bir gün kendinden geriye bir şey kalmaz.
- Çok güvenirsen, kırılganlığın artar; hayal kırıklıkları çoğalır.
- Çok sorgularsan, her şeyden şüphe eder, hiçbir şeye güvenemez olursun.
- Çok kabullenirsen, değişim ihtimalini bile reddedersin.
Kısacası, hayat da tıpkı beden gibi bir denge ister. Her şeyin fazlası zarardır; kararında yaşamak, hem ruhu hem bedeni korur. Gerçek huzur, bu dengeyi kurabilmekte gizlidir.