Atsız Burucu
Atsız Burucu

Ya Öl Ya Uy” Kuralı: Güç Siyasetinin Değişmez Dinamiği

featured

Post-Modern Diktatörlükler: Günümüzde bazı ülkelerde, bu kural sessiz ama sistematik şekilde işler. Muhalif sesler tutuklanmazsa bile medya baskısı, ekonomik manipülasyon ve hukuki kısıtlamalarla susturulur. Akademi, medya, sivil toplum zayıflatılır; halk, yapay bir “istikrar” algısıyla yönlendirilir. Seçimle gelen liderler, zamanla sistemin ta kendisi hâline gelir; muhalefetsizlik, sistematik bir yönetim biçimi olur.

Bir arkadaşım geçenlerde şöyle bir şey söyledi: “İki zalimden biri, diğerini durup dururken övüyorsa, birisi kesin köledir.” Bu ifade üzerine düşündüğümde, insan ilişkilerinden uluslararası ilişkilere kadar uzanan evrensel bir kuralın izini sürdüm. Belki de bu düşünce şöyle geliştirilebilir: İki düşmandan biri, durup dururken diğerini övmeye başlıyorsa onu artık düşman olarak değil, köle olarak görmeye başlamıştır. Peki, köle nasıl olunur? Eğer karşındaki kişi, senin elindeki tüm savunmaları anlamsız kılacak kadar güçlü silahlara, bilgilere veya imkânlara sahipse ve sen buna karşı çaresizsen, onun her emrine uymak zorunda kalırsın. İşte bu noktada devreye giren kural çok net: Ya öl, ya uy. Bu yalnızca bireylerin değil, milletlerin de kaderini çizen bir güç yasasıdır. Belki de bu kuralın en sert uygulandığı alanlardan biri, diktatörler arası ilişkilerde ve otoriter rejimlerin yönetim tarzlarında görülür.

Tarihten Örnekler: “Ya Öl Ya Uy” Kuralını Uygulayanlar ve Kurbanlar 20. yüzyıl, bu kuralın en acımasızca uygulandığı dönemlerden biriydi. Bazı liderler, kendi iktidarlarını koruyabilmek adına muhaliflerine karşı ya fiziksel olarak yok etme ya da etkisiz hâle getirme yöntemlerini tercih ettiler:

  1. Joseph Stalin (SSCB): Muhaliflerini ya Gulaglara gönderdi ya da doğrudan idam ettirdi. Troçki örneği gibi sürgünle başlayıp suikastle biten örnekler meşhurdur.
  2. Adolf Hitler (Nazi Almanya’sı): İçeride Röhm gibi yoldaşlarını öldürerek, dışarıda düşmanlarını korkutarak ya da pasifleştirerek bu kuralı uyguladı.
  3. Saddam Hüseyin (Irak): Akrabaları da dahil olmak üzere birçok kişiyi öldürttü veya sindirdi.
  4. Benito Mussolini (İtalya): Muhaliflerini hapse attı, sürgüne gönderdi veya infaz ettirdi.
  5. Mao Zedong (Çin): Kültür Devrimi sırasında milyonları etkileyen bir “ya öl ya uy” politikası izledi.

Bu liderlerin bir kısmı kuralı uygularken, bazıları da onun kurbanı oldular: Ceauşescu, Kaddafi ve Mussolini gibi isimler halk hareketleriyle ya da devrimlerle devrildiler.

  1. Yüzyılda Bu Kuralın Yankıları Modern dönemde bu kural, fiziksel yok edişten çok, siyasi ve sosyal etkisizleştirme biçiminde sürüyor:

Vladimir Putin (Rusya): Muhalifleri zehirleyip hapse attı; Aleksey Navalni bu kuralın modern kurbanlarından biridir.

İmran Khan (Pakistan): Görevden alındıktan sonra tutuklandı ve siyaseten etkisizleştirildi.

Aung San Suu Kyi (Myanmar): Ordu tarafından tutuklanarak siyasi alanın dışına itildi.

Muhammed bin Selman (Suudi Arabistan): Cemal Kaşıkçı cinayetiyle gözdağı verirken, aynı anda uluslararası ilişkilerini koruyabildi.

Volodimir Zelenski (Ukrayna): Savaş ortamında etkisizleştirilemeyen liderlerden biri oldu; halk desteği ve dış destekle ayakta kalmayı başardı.

Post-Modern Diktatörlükler: Belirsiz Bir Ülke. Günümüzde bazı ülkelerde, bu kural sessiz ama sistematik şekilde işler. Muhalif sesler tutuklanmazsa bile medya baskısı, ekonomik manipülasyon ve hukuki kısıtlamalarla susturulur. Akademi, medya, sivil toplum zayıflatılır; halk, yapay bir “istikrar” algısıyla yönlendirilir. Seçimle gelen liderler, zamanla sistemin ta kendisi hâline gelir; muhalefetsizlik, sistematik bir yönetim biçimi olur.

Sizce bu tabloya ekleyebileceğiniz bir ülke daha var mı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!