Türkler, özellikle 1699’dan itibaren sürekli bir gerileme dönemi yaşamış, devşirme ve dönmelerin gizli-açık saldırılarına maruz kalmış, hastalık ve yorgunluk içinde bir millet haline gelmiştir. Ancak Sakarya Savaşı, bu kötü koşulları tersine çevirmenin mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Eğer bu savaş kaybedilseydi, Türklerin Anadolu’da var olma şansı kalmayacak, Türk dünyası ise kimliğini tamamen kaybedebilirdi.
Genetik ve Çevrenin Rolü
Canlıların özelliklerini şekillendiren en büyük etkenlerden biri genetik altyapılarıdır. Bilimsel olarak, genetik, canlıların yaklaşık %30’unu kesin bir şekilde etkilerken, kalan %70’lik kısım çevresel faktörler tarafından belirlenir. Çevresel faktörler arasında beslenme, barınma ve güvenlik başı çeker. Genetik ve çevre birlikte “fenotip” dediğimiz canlıların fiziksel ve davranışsal özelliklerini oluşturur.
Aslan ve Kedi Örneği
Genetik ve çevre arasındaki etkileşimi anlamak için aslan ve kedi örneği oldukça açıklayıcıdır. Her ikisi de aynı familyadan gelmelerine ve genetik yapılarının büyük ölçüde benzer olmasına rağmen, büyüklük gibi temel farklar büyüme hormonu salgılama süresi ve yoğunluğundan kaynaklanır. Kedi belirli bir büyüklüğe ulaştığında büyüme hormonu salgısı dururken, aslanlarda bu süreç daha uzun sürer. Dolayısıyla, bir kediyi ne kadar iyi şartlarda beslerseniz besleyin yalnızca tombul bir kedi elde edebilirsiniz; ancak aslan daha büyük, güçlü ve ağır bir vücuda sahip olur.
Tarihten Bir Analojik Örnek: Türkler ve Sakarya Savaşı
Bu genetik ve çevre ilişkisi, insanlık tarihindeki sosyal, siyasi ve ekonomik süreçlere de uygulanabilir. Türkler, özellikle 1699’dan itibaren sürekli bir gerileme dönemi yaşamış, devşirme ve dönmelerin gizli-açık saldırılarına maruz kalmış, hastalık ve yorgunluk içinde bir millet haline gelmiştir. Ancak Sakarya Savaşı, bu kötü koşulları tersine çevirmenin mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Eğer bu savaş kaybedilseydi, Türklerin Anadolu’da var olma şansı kalmayacak, Türk dünyası ise kimliğini tamamen kaybedebilirdi.
Genetik Hafıza ve Türklerin Gücü
Türklerin bu süreçten başarıyla çıkışı, genetik hafızanın gücünü göstermektedir. Bu, bir milletin zor koşullarda bile dirilmesini sağlayan temel bir unsur olmuştur. Aynı şekilde, siyasi hareketler de genetik altyapılarına, güven ortamına ve doğru stratejilere dayalı olmadıkça uzun vadede başarılı olamaz.
Sonuç
Genetik ve çevre arasındaki denge hem bireyler hem de toplumlar için belirleyicidir. Türklerin tarihsel direnci ve zorluklardan çıkış yolu bulabilmesi, genetik hafızanın ve çevresel faktörlere adapte olabilme yeteneklerinin bir sonucudur. Bu örnek, gelecek için bir umut ve motivasyon kaynağıdır.
