Avrupa’nın yakın doğusunda yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı, bölgemizde 20. yüzyılın
ikinci yarısında dayatılmış politik ve ekonomik dengeleri değiştirmeye başladı.
Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde izlediği dengeli politika ve üstlendiği arabuluculuk rolü
ile Türkiye’nin stratejik önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye artık bölgede söz sahibi bir ülke.
Kırkpınar pehlivan güreşlerinde, rakibinin gücünü yoklamak için ilk başta birbirlerine el-
ense çeken pehlivanlar gibi, taraflar arasında yavaş ve derinden başlayan müzakerelerde
Türkiye, akılcı politikaları ile ön plana çıkınca Rusya-Ukrayna anlaşmazlığının çözüme
yönelik kalbi Türkiye’de atmağa başladı.
Önceki gün Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleştirilen NATO liderler zirvesinde,
Türkiye’nin yürüttüğü diplomasi ve taraflar arasında sağladığı dengeden övgüyle söz
edilmesi, Türkiye’nin bu savaştaki arabuluculuk görevini başarıyla yürüttüğünün kanıtı.
Bölgenin lider ülkesi Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının ayrı ayrı ve
zaman zaman da müştereken attıkları adımlar, yaptıkları girişimler, yıpranma sürecine
girmiş olan Türkiye-ABD ve Türkiye-AB ilişkilerinin yönünü değiştirmeye başladı,
tekrardan olumlu bir sürece soktu.
AB üyesi ülkelerin bazı liderlerinin ve AB yönetici takımının, Türkiye ile ilişkilerin
iyileştirilmesinden ve katılım müzakerelerinin başlatılmasından bahsetmeye başlamaları
tesadüf değil. Nasıl olduysa bu krizde Avrupa Birliği, Türkiyesiz çok daha zor günler
yaşayacağının aniden farkına vardı.
Ki, NATO zirvesi sürerken İtalyan Başbakanı Draghi’nin yıllar önce oluşturulan ama
sonradan buzdolabına konan “Türkiye, Fransa ve İtalya arasındaki İşbirliği Forumu”nun
yeniden işler hale getirileceğine karar verildiğini açıklaması, AB’nin üst aklındaki değişimi
gözler önüne sermekte.
İtalyan ve Fransız ortaklığında kurulan Eurosam konsorsiyumu tarafından geliştirilen ve
2017 yılında Türkiye’nin de katılımı ile birlikte üretilmesini içeren -ve sonradan
dondurulan- “SAMP-T hava savunma sistemi işbirliğinin yeniden gündeme getirilebileceği”
düşüncesinin ortaya atılmış ve kabul görmüş olması bana göre NATO Zirvesinin Türkiye
lehine attığı adımların en somut örneğidir.
Sonuç olarak; Türkiye, bölgesel, politik, ekonomik ve askeri güç itibarıyla yükseliş
trendine girerken, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi gibi asalak üye devletlerin
güvenilirlikleri ve saygınlıkları tam ters yönde inişe geçmiş durumda.
Her ne kadar sosyal medyada bunun tersini savunsalar da gerçek bu…
Prof. Dr. Ata Atun
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı