Arslan Küçükyıldız
Arslan Küçükyıldız

Zafer, Yarınların Kazanılmasıdır

Zafer, Yarınların Kazanılmasıdır

Şuşa zaferimiz bizi sarhoş etmişken Ermenistan’ın teslim olduğu haberiyle daha da coştuk. Hayırlı uğurlu olsun. Biz alışık değiliz ama böyle zamanlarda bin kez düşünmek gerekir. Bu ortamda biraz durup düşünenler, en azından Rusya’nın ve Putin’in iyi bir oyuncu olduğunu gördüler.

Karabağ konusu hislerle konuşulamayacak kadar önemli, çok yönlü düşünülmesi gereken bir konu. Burasıyla ilgili planlarda sadece Ermeni, Rus yok. ABD var, Fransa var, İran var.  Var oğlu var. Bölge ile ilgili çok sayıda çalışmalar yapılıyor. Rusya yüzlerce yıllık planları gereği elbette bu bölge için çok kafa yoruyor. Turuncu devrimlerden korkuyordu; Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan…  Bu kabul edemeyeceği bir durumdu. Bu nedenle Rusya Ermenistan’ın Batı yerine kendi kucağına oturması için oyun kurdu deniyor. Yine, Çin’e karşı bir kalkan oluşturamayan Rusya, bu kalkanın parçalarını Çin’e karşı tedbir almaya zorluyor ama Kazakistan, Kırgızistan zayıf kalıyordu. Rusya bunun üzerine Türk dünyasını birleştirecek tek gücü, Türkiye’yi yanına aldı. Oyunu kurdu, Karabağ’a yerleşti, Azerbaycan’da askeri yokken asker bulundurabilir hale geldi, diyenler var. ABD seçimi bitmeden Ermenistan’ın sıkışıklığını iyi değerlendirdi, deniyor. Garip olan ve işin bir kenarından tuttuğumuzu gösteren şu: Türkiye’den yapılan açıklamalara göre sanki süreçte biz fazla yokmuşuz gibi gözüküyor. Tabii bilgiler geldikçe durum netleşecek. O zamana kadar bizim, bilinen kalıp cümleler yerine, hadiselerin temelinde, geçmişinde ne var, ona eğilmemiz gerekiyor. Ali Doğan’ın tabiriyle Karabağ-Azerbaycan kara yolu bizim “Turan Geçidi” diyebileceğimiz bir yoldur. Sadece bu yolun yapılıp açılacak olması bile Türkiye ve Türk Dünyası için büyük bir başarıdır. Azerbaycan yeniden Karabağ madenlerini, zenginliklerini işletebilecektir. Karabağ Özerk Cumhuriyeti’nin varlığının anlamı olmaz, etrafını biz kuşatmışken Ermeniler şehirlerde yaşayamaz çünkü Ruslara artık güvenemezler. Son savaşta resmen satıldıklarını düşündüler. Ermeni halkı artık psikolojik olarak çökmüş; başka milletlerin himayesini millet olmaya yetmediğini anlamış; başkalarının maşası olduklarını fark etmiş durumdadır. Karabağ Ermeniler için küçük bir tecrübe idi, esasen yüz, yüz elli yıldır Türkiye’deki “kendi” topraklarını işgale hazırlanıyorlardı. Karabağ’ı ise sadece değerli maden ve altınları için elde tutmaya çalışıyorlardı. Onları da Ruslar ve Fransızlar işletiyordu. Bu konuda bilgim yok ama geri alınan şehir ve köylerin görüntülerine bakarak birkaç şehir dışında yerleşmedikleri duygusuna kapıldım. İnsan bu kadar güzel bir araziyi işgal edip de bakımsız bırakır mı? Mamur etmez mi; o köylerin hali ne idi öyle? Sanki harabe. O güzelim köyleri otuz yıldır perişan durumda tutmuşlar. Hankendi’ne otuz yıl boyunca yüz bin kadar insan yığabilmişler. Onlar da son günlerde Revan’a dönmüş durumda. Bu güne beş on bin kişi kalmış desek yeridir. Neymiş; öyle soykırımla, insanları yerinden yurdundan etmekle, kovmakla, camileri domuz ahırı yapmakla bu iş olmuyor. Önce şahsiyet sahibi bir millet olacaksın! O topraklar gerçekten Ermenilerin olsaydı böyle it gibi kaçarlar mıydı? Millet olmak toprağı için yaşamak ve gerekirse ölmekle olur. Harabe haline getirdikleri Karabağ’ın Türk’ün elinde nasıl mamur edildiği yakın gelecekte görülecektir.

Türkiye’nin doğusunu işgale hazırlanan Ermeniler için Karabağ tecrübesi hazin olsa da büyük bir tecrübedir. Bu savaş sonunda işgal edilen Azerbaycan topraklarının büyük kısmı geri alınmıştır. Ermenilerin Büyük Ermenistan hayali suya düşmüştür. Ermenilerin denetiminde yürüyen PKK bitecektir. Yalan ve acındırma propagandaları ile soykırım, tanınma ve tazminat yaygaraları, kahpe Batı’dan karşılık bulamayacaktır. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak işte budur. Tarih, bir milletin kendi toprağının dışındaki bir toprakta söz hakkının olması için o toprağa, o toprakta yaşayan halka hizmet etmek gerektiğini, ortaya koymuştur. Ermeniler, yüz yıl önce de gördüğümüz şekilde, önüne gelen tarafından kullanılmış ve bir paçavra gibi buruşturularak bir kenara atılmışlardır. Bu tecrübe ile Türkiye’de “Büyük İsrail (Büyük Orta Doğu)” planının bir parçası olarak kullanıldıklarını, kendilerinin de bu hedefe giderken PKK’yı kullandıklarını görüp bundan ders çıkarabilirler mi, bilmiyorum. Kullanılan ve kendi gibilerini kullanan olmak yerine, saygı duyulan, şahsiyetli bir millet olabilirler mi, şüphelidir. Çünkü yüz yıl arayla aynı kuyuya düşmüşlerdir. Belki de bu yüzden Rusya’ya temkinli yaklaşma ihtimalleri vardır. Kim bilir yine Rusya, Fransa, ABD, İran.. Ermenileri kullanmaya devam eder. Şu bir gerçek ki, milleti sadıka, bugün dünyadan kendi uydurdukları yalanlara inanıp kendilerine acıma ve yardım bekleyen bir dilenci milletmilleti sadaka olmuştur. Bu utançtan kurtulmak isteyenler, adam gibi yaşamaya gayret ederlerse Türklerden düşmanlık görmezler. Azerbaycan Karabağ için 30 yıl bekledi. Ermenilerin PKK’yla ilişkileri hatırlanırsa Türkiye’nin sabrı da ortaya çıkar. Türk milleti sabırlıdır, 30 yıl bekler, 300 yıl bekler, öcünü alır. Bence Ermeniler Türkleri fazla zorlamasınlar; Revan’da da kalamazlar. Çünkü artık Azerbaycan Türkü üç yüz yıllık planı kırk beş günde paçavraya çevirebildiğini, görmüştür. Başlı başına bu çok önemlidir. Azerbaycan Türklüğü artık Türkiye ve Türk Dünyasıyla bütünleşmiştir. Şuşa kalesindeki çifte bayrakları her yerde gördük. Bir kere bayrak yükselmiş bulunuyor. İnmeyecektir. Bundan böyle Ermenistan adımlarını daha dikkatli atacak, fındık kadar aklı varsa Türklere sadakatini yeniden göstermenin daha hayırlı olduğunu görecektir.

Sözün özü: Zafer bugünü değil, elli, yüz, yüzlerce yıl sonrasını hazırlar ise zaferdir.

 

Yorumlar kapalı.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!