Arslan Küçükyıldız
Arslan Küçükyıldız

Demokrasi Adası mı, Duygusal Ada mı?

Demokrasi Adası mı, Duygusal Ada mı?

1960 darbesinden sonra Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada, Demokrasi Adası olmuş. Bu muazzam proje ile ilgili bazı küçük endişelerim var.

Memleketimizin her beldesinin mamur olması elbette arzumuzdur. Bir adamıza otel ve benzeri yapıların, mevcut yapı korunarak yapılmış olması çok güzel. Güzel de el kadar bir adaya binlerce kişilik otel, binlerce kişilik cami ve benzeri yapıların yapılması gerekli miydi? İstanbul’da başka bir yatırım alanı kalmamış mıydı acaba? Bu yatırım kısa zamanda kendisini garanti edecek bir yatırım mıdır? Milletin parası yerinde harcanmış mıdır?  İlk endişem budur. Harcadıysak biz harcadık denilirse diyeceğim yoktur.

Sadece TV’lerde zorunlu yayınlanan Kamu Tanıtımından gördüğüm kadarıyla söylüyorum; oradaki mimarinin bütünü ve parçaları hiç de estetik gözükmüyor. Görünen kaba bir heykel anlayışı, kaba bir mimari-heykel birleşimi.  Ellerle ilgili heykeller, penceredeki ellerden bahsediyorum. Bu gibi projelerin kamuoyu önünde bir yarışmasının filan yapılması gerekmiyor mu? Yapılıyorsa neden projeleri son dakikada duyuyor ve görüyoruz?  İkinci endişem de budur.

Burada demokrasi toplantıları yapılacağı, böyle bir anlayışta turizm yeri (destinasyonu) gerçekleştirilmek istendiği anlaşılıyor. İyi hoş da siz bir adaya yatırım yapınca ve adına da demokrasi adası deyince o ada demokrasi adası, yatırımınız da makbul mü olur mu? Demokrat gözükmek için böyle suni işler yaptıkça demokratlıktan uzaklaştığınızı görmüyor musunuz? En küçük bir sıkıntıda hemen muhalefeti suçlayan bir iktidar ne kadar demokrat bir iktidardır; dünyaya bu iktidarın verdiği görüntü demokrat bir görüntü müdür? Değilse bilin ki demokrasi adanıza insanlar gelmez. Diyelim ki bu âtıl ada değerlendirilmiş oldu. Bu da üçüncü endişemdir.

Dördüncü olarak Türk Milletinin asırlar sonra da iftiharla dosta düşmana gösterebileceği eserler yaparken olağanüstü titizlik gerekir. Şehir mimarisi, eserlerin mimari projeleri, çevre düzenlemeleri öyle birkaç kişinin dudakları arasında olmamalıdır. Şehir plancılığı kurumları, mimarlık kurumları, kültür sanat kurumları, dini kurumlar bu gibi projelerin neresinde yer almışlardır?

Beşinci olarak, DP’nin, Adnan Menderes ve arkadaşlarının yüceltilmesi, bugüne uzanan birtakım siyasi ayrışmaları, kaşınan eski yaraları tekraren kanatmaz mı? Her devirde Türk Milletini bölmeye yarayan bu gibi konuların sonraki nesillere taşınması gerekli midir?

Altı. Dinime küfreden bari Müselman olsa diye bir söz var. Daha bu iktidar döneminde Evren ve 12 Eylül darbecileri neredeyse ceza almadan çekilip gitmediler mi? Neyin hatırasını canlandırıyorsunuz? Ankara’da kapalı cezaevini müze olarak canlandırdınız da ne oldu? Türkiye’de suç mu azaldı, siyasi suçlu mu azaldı? Ziyaretçi akınına mı uğradınız? Para basma makinesi haline mi geldi?

Son olarak hangi firmalar, niçin, bu projeleri gerçekleştirmeyle görevlendirilmektedir? (Bu üslubum birilerine çok benzedi ama neyse.)

Yapılan iş, şeffaf, kamuoyu önünde yapılmış, estetik, para kazandırıcı, vicdanları yaralamayan, demokrasiye gerçekten hizmet edecek, Türkiye’nin kalkınmasına ve dünyada daha güçlü görünmesine yarayacak olsa vallahi bir şey demem. Lakin öyle gözükmüyor kıymetli okuyucularım. Bu yatırımın ne kadara çıktığını doğrusu çok merak ediyorum.

Bakalım, sabah ola hayrola! Açılış yayınlanırken biraz daha fikrimiz olur nasıl olsa!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!