Dr. Alper Sezener
Dr. Alper Sezener

Gölgelere Karşı Gün Işığı

featured

Gün ışığı, tüm kötülüklerin ortak düşmanıdır. Hurafelerin, yalanların ve karanlığın karşısında, aklın, bilimin ve vicdanın aydınlığı iyileri güçlü kılar. Zalimin zulmüne karşı adalet, savaşın karşısında barış, belirsizliğin karşısında umuttur gün ışığı. Ne kadar parlarsa hakikat ve adalet, gölgeler ve efendileri o kadar siner köşelerine.

Sinemanın iki önemli yapımı: Baba (The Godfather) filminin efsanevi yönetmeni Francis Ford Coppola’nın yorumladığı “Dracula” (1992) ve Amerikalı genç yönetmen Robert Eggers’in kendine has üslubuyla yeniden uyarladığı “Nosferatu“(2024).

Bram Stoker’ın 1897 tarihli romanında yaşam bulan Kont Dracula tarihsel bir figür olan Kazıklı Voyvoda ve Doğu Avrupa folklorundan beslenir. Aristokrat, zeki ve şeytani bir karizmaya sahiptir. Kibar tavırları, baştan çıkarıcı cazibesiyle insanları kendine çeker. Sanki onların iyiliğini istiyormuş gibi davranır, fakat asıl amacı onların kanını emmek, özgürlüklerini çalmaktır.

Dracula, modernitenin, cinselliğin ve Viktorya dönemi ahlakının karanlık yüzünü temsil eder. Bilinmeyene duyulan korkunun, egzotik olanın hem çekiciliğini hem de tehlikesini simgeler. Haç, sarımsak, gümüş ve elbette gün ışığı, onun zaaflarıdır. Ancak büyü gücü ve şekil değiştirme yeteneği onu tehlikeli bir düşman yapar.

F.W. Murnau’nun 1922 tarihli Nosferatu: Bir Dehşet Senfonisi filmindeki Kont Orlok aslında izinsiz bir Dracula uyarlamasıdır. İsimler ve bazı detaylar değiştirilmiş olsa da iki karakter de özünde aynıdır.

Nosferatu, Dracula’nın aynadaki zıt yansımasıdır. Ürkütücü, grotesk, neredeyse hayvanımsı bir görüntüsü vardır. Sivri kulakları, uzun pençeleri, çarpık vücudu, ölümün ve çürümenin habercisidir. 1920’ler Almanya’sının savaş sonrası travmasını, hastalık salgınlarını simgeler. En büyük zayıflığı gün ışığıdır. Getirdiği veba ve ölüm, onun en belirgin özelliğidir.

İki figür de farklı şekillerde iktidarların karanlık yüzünü temsil eder.

Kont Dracula, manipülasyonun, yalanlar ve vaatlerle baştan çıkarmanın, gizli güç oyunlarının ustasıdır.

Nosferatu ise, yıkımın, hastalığın ve korkunun simgesidir.

Biri karizmayla, diğeri korkuyla yönetir.

İkisi de aslında Büyük Birader’in farklı yüzleridir.

Sonuç olarak, Dracula ve Nosferatu, sadece korku figürleri değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değişimlerin de birer yansımasıdır.

İyilik ve kötülük arasındaki mücadeleyi hatırlatır.

***

Genellikle edebiyat ve sinemada sıkça karşılaşılan kötü karakterlerin ortak özellikleri, açgözlülük, yalancılık, ahlaksızlık, kibir ve güce tapınmadır. Bu karakterler, başkalarını sömürerek güç kazanır, insanları kandırarak onları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirir ve genellikle karanlık bir yüzü gizleyerek toplumda güçlü bir imaj yaratırlar.

Ölümsüzlük veya sonsuz güç arayışı sıkça rastlanan bir motivasyondur; çünkü bu kötü karakterler insan doğasına aykırı bir şekilde sınırları aşmaya çalışırlar. Ayrıca, korku ve terörü bir yönetim aracı olarak kullanarak çaresizliği olağanlaştırırlar, kader olarak yeniden inşa ederler.

***

Gün ışığı, tüm kötülüklerin ortak düşmanıdır.

Hurafelerin, yalanların ve karanlığın karşısında, aklın, bilimin ve vicdanın aydınlığı iyileri güçlü kılar. Zalimin zulmüne karşı adalet, savaşın karşısında barış, belirsizliğin karşısında umuttur gün ışığı.

Ne kadar parlarsa hakikat ve adalet, gölgeler ve efendileri o kadar siner köşelerine.

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!