17 Ağustos 1999 Marmara depremi sırasında dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı olan İYİ Parti Teşkilat Başkanı Koray Aydın, tüm Türkiye’yi gözyaşlarına boğan büyük depremin bilinmeyen yönlerini ilk kez Yeniçağ’a anlattı. Ankara Temsilcimiz Orhan Uğuroğlu’nun röportajında Koray Aydın kamuoyuyla bir çok yeni bilgiler paylaştı.
ORHAN UĞUROĞLU / BERKAY BİGEÇ / YENİÇAĞ / ÖZEL HABER
“BEŞİK GİBİ SALLANDIK, EŞİM UYANDIRDI
* Depremi nasıl haber aldınız ve hükümet olarak neler yaptınız?
“Bu deprem kapsadığı alan, alanda yaşayan insan sayısı ve depremin getirdiği hasarlar da dikkate alındığında bütün dünyada asrın faciası diye takdim edildi. Hiç unutmam deprem 03.02’de oldu. Eşim beni uyandırdı beşik gibi sallandığımızı hatırlıyorum. Apar topar aşağıya indik, telefonla konuşmaya başladım işin boyutunun büyük olduğunu anlayınca hemen arabaya bindim Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne gittim. 4 gibi oradaydım. Tarım Bakanımız Hüsnü Yusuf Gökalp da orada. 10 dakikalık hızlı bir brifing aldık. Bolu Valisi Nusret Miroğlu’nu aradım, çevrede olan bütün iş makinelerine el koyun dedim. Oradan Düzce’ye geçtik, gittikçe işin kötüleştiğini gördüm, Sakarya’ya gittim İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da oradaydı. Depremin en kötü vurduğu Çark Caddesi’ne gittim. Hayatımın en kötü anını orada yaşadım, sağlı sollu tüm binalar yıkılmış. Enkaz altında yakınları olan insanların yüzlerindeki çaresizliklerini, psikolojilerini hala unutmuş değilim. Kocaeli’nde durumun daha kötü olduğunu öğrendim. Ankara’ya dönüp kumanda merkezi oluşturarak işin idaresinin yapılması gerektiğine karar verdim. Sayın Ecevit’i aradık, o gece Bakanlar Kurulu toplantısı yaptık. Krizi sevk ve idare etmeye çalıştık. Seçim daha yeni olmuştu, bakan olduktan 2 ay sonra deprem oldu.”
“CUMHURBAŞKANI’NIN DEDİĞİ GİBİ BİR SAĞLIK SİSTEMİ YOKTU”
* 23 bin yaralı vardı, hastanelerde bir kilitlenme oldu mu? Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki; Geçmişte hastanelerde kuyruklar olurdu.
“Sağlık çalışanlarının duyarlılığını bu toplumun iyi görüp anlaması lazım. Benzerini şimdi de yaşıyoruz. Canlarını feda ederek çalışıyorlar o dönemde de aynısı oldu. Hastanelerde hiçbir sıkıntı çıkmadı. Dört dörtlük çalıştı tüm hastaneler. Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi durumlar asla yaşanmadı. Askeriyeden, Kızılay’dan, bu işi yapanlardan destek alarak aynı zamanda dünyadaki diğer devletlerle temas kurarak onların ellerinde var olanları tedarik ederek bu çadır açığını kapatmaya çalıştık. Bakanlar Kurulu’nda sürekli prefabrik evlerin kurulması konusunda ısrarcı oldum. Buna ters görüşler oldu, bazıları “direkt kalıcı konut yapalım” dedi. 60 bin konut yapılacak, imarın geçirilmesi, yerlerin tespiti, altyapının oluşturulması gibi şeyler zaman alır perişan oluruz dedim. Rahmetli Demirel beni köşke çağırdı. Hazırlık yapıp gittim. Oturdum anlattım, sözümü hiç kesmedi. Bu işi içimde o kadar içselleştirdim ki heyecanlıyım zaten. “Bitirdin mi?” dedi “evet” dedim. Demirel, “Oğlum sen bunu yaşıyorsun, burada anlattığın planı uygula, sakın ha o diğer söylenenlere kulak asma, bu anlattıklarını yapmazsan, insanlar sokağa dökülür Ankara’ya yürür ve hükümeti devirirler, can hepsinden kıymetli” dedi.
“MESUT YILMAZ “BAKAN BEY BUNU YAPAMAZ” DEDİ YAPTIM”
* Bir yandan da yasal düzenlemeler yaptınız değil mi?
“Tabii bir yandan da yasal düzenlemeleri yaptık. Bir basın toplantısında bütün prefabrik konutları yapıp 30 Kasım’da teslim edeceğime dair söz verdim. Mesut Yılmaz “Bakan Bey bunu dedi ama bunun o tarihte yetişmesi mümkün değildir” dedi.
Ben de kendisini aradım “keşke bunu demeden önce benden bilgi alsaydınız, ben o tarihe yetişmesi için sabahlıyorum” dedim. Her gün gazetelerin köşesinde 41 gün kaldı,40 gün kaldı gibi köşe yaptılar. Bu beni çok motive etti. Gece gündüz çalışarak devam ettik. Bir gün bir muhabir gece yarısı çalışan işçiye “Bunlar 30 Kasım’a yetişecek mi”? dedi. İşçi dedi ki “ölsek de yetiştireceğiz.” İstanbul’dan ve Ankara’dan 2 otobüs dolusu basın mensubuna bölgeyi gezdirdik. Derince’de bir basın toplantısı yaptım bunu duyurdum. Tüm basın “devlet sözünü” tuttu diye başlıklar attı.”
“BEN 2001 YILINDA YAPTIM ŞU AN İKTİDAR HALA YAPAMADI”
* Yeni yapılan konutlar için yasalar çıktı değil mi?
“2 Eylül’de Resmi Gazetede deprem bölgelerinde yapılacak evlerin nasıl yapılacağı ile ilgili kuralları yayınlattım. Betonu, demiri bunların kontrolleri tüm teknik detayları içeriyordu. Ben bu kanunu 2000 yılında çıkardım Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesi’ne götürdü bozdurdu bunu ben 2001 yılında bu kanunu Meclis’ten geçirdim. Bunu 27 ilde uygulayalım, Türkiye’ye yayalım bunu demiştim. Beyefendilerin bunu Türkiye’ye yayması 2011 yılını buldu. 10 yılda bunu Türkiye’ye yayamadılar.”
“BENİM HAZIRLADIĞIM YASA OLDU DERVİŞ YASASI”
Bir de ihale kanunu mu değişti?
“Bakan olduğumda ilk demecimde en büyük idealimin Türkiye’deki ihale kanununu değiştirmek olduğunu söyledim. Gelişmiş ülkelerdeki gibi bir ihale kanunu gerekiyordu. Bu modelleri çalışmıştım. Sektörde ne kadar insan varsa bu konuda toplantılar yaptım. O sırada ekonomik kriz oldu Derviş geldi, bizim ihale yasası oldu Derviş yasası. Ben bakanlıktan ayrıldıktan bir ay sonra da Meclis’ten geçti. Hazırlanmış olan kanun Meclis’ten geçti. O dönemde yapılmış en doğru iştir.”
17 Ağustos depreminden sonra 30 Kasım depremi yaşanmasına rağmen geçici konutların açılışı için 30 Kasım için verdiği sözden dönmediğini anlatan Koray Aydın’ın, Düzce depreminde çekilen bu fotoğrafı ilk kez gün yüzüne çıktı.