Kobani Davası: Demirtaş’a 42, Yüksekdağ’a 30 yıl hapis

featured

Kobani Davası’nda kararını açıklayan mahkeme çok sayıda sanığı uzun süreli hapis cezalarına çarptırdı. 47 ayrı suçtan itham edilen sanıklardan Selahattin Demirtaş 42, Figen Yüksekdağ, çeşitli suçlardan toplamda 30 yıl 3 ay, Günay Kubilay toplamda 20 yıl 6 ay, Pervin Oduncu ise 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Haklarında 12’şer yıl hapis cezası kararı çıkan sanıklar Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel’in ise tahliyesine karar verildi.

18’i tutuklu 108 sanığın yargılandığı ve 20 Nisan 2021 tarihinde başlayan Kobani Davası’nın karar duruşması Sincan Cezaevi içerisindeki büyük duruşma salonunda görüldü. Saat 10.00’da başlaması gereken duruşma, 11.12’de başladı. Duruşma nedeniyle cezaevi önünde ve duruşma salonunun içinde yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Kobani davasında 10 yıl hapse mahkum edilen Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk katıldığı canlı yayında yaptığı açıklamada, “Bu davanın siyasi bir dava olduğunu Türkiye biliyor. Verilen cezaların hiçbiri hukuka uygun değil. Siyasilerin karar verdiği bir dava olarak,orada karar verenler yargıçlar değil siyasilerdir aslında.” dedi.ruşmaya gelen izleyiciler ayrı bir salona, arasında Hüda-Parlı’ların olduğu müştekiler başka bir salona alındı.

Sanıklar, avukatlar, milletvekilleri, gazeteciler ve yabancı kurumların temsilcileri ise ana duruşma salonunda duruşmayı izledi. Duruşmaya yaklaşık 500 avukat katıldı. DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın arasında bulunduğu DEM Parti milletvekilleri, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ve Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır’dan oluşan CHP heyeti ile TİP Eş Genel Başkanı Erkan Baş ve EMEP Milletvekili Sevda Karaca da salonda yer aldı.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın katılmadığı duruşmaya yalnızca tutuklu sanık Alp Altınörs katıldı.


Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen YüksekdağFotoğraf: Reuters/M. Sezer

Duruşmayı açan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, duruşmaya katılanların isimleri ile sanıklar ve avukatların mahkemeye verdikleri dilekçeleri okudu. Daha sonra avukatlara söz verildi. Davanın avukatlarından DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Başkanı Sevda Çelik Özbingöl, yargılama sırasında tüm ceza yargılaması ilkelerinin açıkça ihlal edildiğini belirterek, “Mahkeme, tüm aşamalarda retçi bir tutum sergiledi. Silahların eşitliği ilkesi, çelişmeli yargılanma ilkesi ihlal edildi. Adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edildi” dedi. Demokratik siyasi hedef alan bir yargılama yapıldığını belirten Özbingöl, adalete, hakkaniyete ve toplum vicdanına uygun karar verilmesini istedi. Özbingöl, tüm tutuklu siyasetçilerin tahliye edilmesini istedi.

Avukat Özgür Erol, bugün duruşmaya yeni evraklar girdiğini belirterek, “Biz bu evrakları henüz incelemedik. Öncelikle bugün karar kurmayınız. Bugün yalnızca tutuk incelemesi yapın” dedi. Son dönemde Can Atalay, Sinan Ateş, Ayhan Bora Kaplan davaları ile Yargıtay Başkanlığı seçimleri özelinde yaşananları anımsatan Erol, yargı bürokrasisi ve güvenlik bürokrasisi içindeki gelişmelerin kaygı verici olduğunu kaydetti. Erol, bu davanın açılmasında Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nün 2018’de savcılığa gönderdiği bilgi notuyla yönlendirdiğini ifade etti.

Mahkeme erteleme talebini reddetti

Mahkeme, duruşmanın başka bir tarihe ertelenmesi talebinin, “dava sürecinde 36 sanık yönünden savunmalarının alındığı, diğer sanıkların ise yargılamanın başından beri kaçak durumunda bulunduğu, davaya gelen belgelerin yoğunlukla kaçak durumunda olan sanıklara yönelik olduğunu ancak söz konusu durumun yargılamanın geldiği aşama itibariyle savunması alınan ve bu sanıklar yönünden yürütülen yargılama neticesinde hüküm verilmesinin engelleyici bir durum olmadığı” gerekçesiyle reddine karar verdi. Mahkeme, tahliye talebinin ise hükümle birlikte değerlendirilmesine oybirliğiyle hükmetti.

Alp Altınörs: Bu bir kumpas davasıdır

Duruşma salonunda söz alan tutuklu sanık Alp Altınörs, Kobani’de bir soykırım tehlikesi olduğunu belirterek, “O gün herkes IŞİD’in soykırım tehdidine karşı durdu. IŞİD, Türkmenleri, Ezidileri ve Şiileri kesti. Sıra Kürtlere gelmişti. Ancak soykırım başarıya ulaşmadı. Bugün IŞİD’in soykırım yapmamasının bedelini ödüyoruz. Bu bir kumpas davasıdır” dedi.

Bu davayla ilgili 5 temel hususu dile getirmek istediğini ifade eden Altınörs, IŞİD’e karşı atılan bir tweetten müebbet çıkarılmaya çalışılan kumpas davası olduğunu kaydetti. Bunun suç oluşturmayacağına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ kararlarına dikkat çeken Altınörs, yargılamayla HDP’nin yasal siyasi faaliyetlerinin suç olarak gösterilmeye çalışıldığını kaydetti. Sokağa çağrı yapmanın bir hak olduğunu ifade eden Altınörs, bu davayla seçimlerin etkilenmeye çalışıldığını öne sürdü.

Son sözünü söylemek istediğini ifade eden Altınörs, “Sözümüzden dönmeyiz, çağrımızdan inkardan gelmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir. Kalemle yazılanı baltayla kesemezsiniz. Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız. Milyonların yazdığı bir tarihi, yalancı tanıklarla kumpas davasıyla yeniden yazamazsınız. Bu davada ilk sözümüz de son sözümüz de aynıdır. Bizim çağrımız meşrudur, sivildir. Soykırımı önleme amaçlıdır. Size düşen bu kumpas davasının kapağını kapatmak ve beraat etmektir. Mahkûmiyet kararı vermek isminizi IŞİD’in yanına yazmaktır. Demokratik bir çağrı yapmak suç değildir. Biz halkımızın önünde beraat ettik. Sizden de beraatımızı talep ediyoruz” dedi.

Altan Tan: Şiddet çağrısı olmadı

Tutuksuz sanık Altan Tan da bu davanın hukuki değil siyasi dava olduğunu söyledi. HDP MYK toplantısında IŞİD’in Kobani tehlikesine karşı protesto yapılmasının önerildiğini söyleyen Tan, “Ancak hiçbir şekilde şiddet çağrısı olmadı” ifadesini kullandı.

Hiçbir örgütün üyesi olmadığını, hiçbir örgütün talimatıyla hareket etmediğini kaydeden Tan, “Hiçbir suç işlemedim. Yurt dışına çıkış yasağımın kaldırılmasını ve beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.

KOBANİ OLAYLARI NEDİR, NE ZAMAN OLDU?

HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısının ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 6-8 Ekim 2014’te Aynularab (Kobani) bahanesiyle gerçekleştirdiği, 2 polisin şehit olduğu, 35 kişinin yaşamını yitirdiği şiddet olaylarının üzerinden 9 yıl geçti. İşte, 6-8 Ekim olayları hakkında bilgiler…

HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014’te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar kesildi.

Olaylarda uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına, vatandaşların evlerine, iş yerlerine ve araçlara zarar verildi.

Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır’da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti, 435’i
sivil, 326’sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı.

Olaylar sırasında 37 “nitelikli adam öldürme”, 29 “adam öldürmeye teşebbüs”, 3 bin 777 “mala zarar verme”, 25 “alıkoyma”, 395 “hırsızlık”, 15 “yağma”, 308 “iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal”, 13 “Türk bayrağını yakma, 7 “Atatürk’ü Koruma Kanunu’na muhalefet” suçu işlendi.

Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, Kur’an kursu, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu.

Şiddet eylemlerinin devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde oldu, olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlandı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamına zarar veren şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra sosyal yaşama, turizme ve ekonomiye ağır darbe vurdu.

YASİN BÖRÜ VE ARKADAŞLARI ÖLDÜRÜLDÜ

Diyarbakır’da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı’nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ile arkadaşları Hasan Gökguz, Ahmet Dakak ve Riyat Güneş, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edildi.

Binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı. Ahmet Dakak’ın başı taşla ezildi, 16 yaşındaki Börü’nün üzerinden arabayla geçildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının
vahşice öldürülmesine tanıklık ettiği için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü.

201 OKUL HASAR GÖRDÜ

Tunceli’de 2, Mersin’de 3, Diyarbakır’da 34, Şırnak’ta 13, Batman’da 4,Şanlıurfa’da 19, Bitlis’te 8, Bursa’da 2, Mardin’de 36, Muş’ta 6,İstanbul’da 11, Bingöl’de 2, Hakkari’de 28, Siirt’te 13, Van’da 18, Gaziantep ve Adıyaman’da birer okul olmak üzere toplam 201 okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar oluştu. Tahribata uğrayan okullar, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede eğitim-öğretime açıldı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!