ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, ABD’ye yapmakta oldukları ziyaretten haberi olup olmadığı sorusuna “ben duymadım, bir kontrol edeyim” demiş ‘gülümseyerek…’ Hemen ardından Türkiye’de tutuklanan gazeteci sorusuna ise anında tüm detaylarıyla vermiş cevabını. Belli ki konusuna hakim.
Mesaj açık!
Yetmiyor! Başbakan Davutoğlu yanında heyetiyle, konuşma yapacağı otelin kapısına geldiğinde bir gurup protesto edince zor anlar yaşanıyor. Çareyi otel yöneticileri ve korumalar buluyor ve Başbakan Davutoğlu otele kargo kapısından girebiliyor…
Koskoca Yeni Türkiye’nin Dış siyasetteki derinliği ile tanınan Başbakan’ının ABD ziyaretinin ağırlığı kargo kapısında başlamadan bitiyor!
*
Adamlardan biri bize geldiğinde, günlerce alınan tedbirler, kesilen yollar, içilen içilmeyen, yenen yenmeyen, söylenen, söylenmeyen ne varsa tüm ülke onunla yatıp kalkarken, devlet büyüğümüzün otururken bacak, bacak üstüne atışından Dünya lideri çıkarırken çimdiklenerek uyanmak bu olsa gerek!..
*
Bu umursanmaz, kargo kapısı muamelesi de yadırganmadı ülkemizde, alışmıştık bir kere…
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bomboş salona bağıran büyüğümüzün konuşması kargo gazetecilerince asrın sözleri ilan edilivermişti!..
Vatan toprağımızı terk edip, türbemizi yıkıp, cenazemizi kargolayıp alıp gelmek ise asrın operasyonu oluverdi.
Musul da sadece Türkiye Büyükelçiliğinin canilerce basılıp, bebekler dâhil insanlarımızın kargo misali ordan oraya taşınıp, aylarca rehin tutulmasına ses çıkaramayıp, sonrasında karşılığında istenilen her şeyi verip geri alabilişimiz Dünyada eşi olmayan kurtarma operasyonu sayılıverdi!..
Uluslar arası sularda, Gazze’ye himmet kargosu yoluyla gönderdiğimiz vatandaşlarımızın İsrail tarafından katledilişine, ancak bizde küstük diyebilen büyüklerimize nasılda büyük mücahitler muamelesi yapıverdik!
Telafer’de 2005 yılında ABD helikopterlerinin, Peşmergenin işaret ettiği Türkmenleri bombalayıp şehit ettiği günde, Vicdanımızı kargoya verip, Trabzon da maça giden Dünya Liderine, Türkiye seninle gurur duyuyor diye bağırmayı marifet bildik!
Lozan da resmi olarak Türkiye’ye verilen 16 adayı yükledik kargoya, adres Yunanistan! Ege de; Hurşit, Koyun, Eşek, Bulamaç, Fornoz, Nergizçik, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık. Akdeniz’de; Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi’de bugün Yunan bayraklarını dalgalanırken, ekonomileri ile alay edip tatmin olma telaşından sıyrılamadık.
Nihayet!
İmralı canisinin mektubunu kargoyla önce kandile, oradan Dolmabahçe’ye taşıyıp, diz büküp okutturmadık mı?..
*
Dedik ya…
Kargo kapısı muamelesi karakterimiz oldu zamanımızda… O kapıdan uzaklara yolladığımız onur, erdem, itibar, dirayet, adalet, vicdan, şuur, tarih, istikbal yabancı oldu bizlere!..
Kargoyla bize ulaştırılan, teslimiyet abidesi muktedirlerce!..
