Kandil’deki terörist başlarından Murat Karayılan, Tunceli’de 19 yıl önce vücuduna sardığı bombaları patlatarak 6 askerimizi şehit eden örgütün ilk bombacısı “Zilan” kod adlı Zeynep Kınacı’nın adına “ölümsüzler taburu” teşkil ettirmişti.
Teröristler canlı bomba olarak burada yetiştiriliyor. Kin, nefret ve intikam duygusuyla beyinleri yıkanıyor.
Kampta Karayılan’ın yanı sıra “Şahinkubani” kod isimli Suriyeli terörist tarafından da Filistin tarzı yani hamile kadın görünümlü saldırılar üzerinden eğitim verildiği biliniyor.
Patlayıcı araç saldırısı yenilginin ilanıdır!
Karayılan ve Suriyeli bir teröristin eğittiği ‘Zilan Ölümsüzler Taburu’nda zaman zaman miktarı değişmekle birlikte 120 kadar beyni yıkanmış terörist olduğu biliniyor.
Karayılan, Terör örgütünün ağır darbe yediği saldırılar sonrasında bunun ‘acemilikten kaynaklandı‘ğını açıklamış ve Türkiye’yi şöyle tehdit etmişti: “Ha yarın… Ölümsüzler Taburu da metropollerde harekete geçer“.
Örgüt kırsalda her yediği darbenin ardından bombalı araç ve canlı bomba katliamlarıyla zevahiri kurtarmaya yönelmektedir.
TSK’nın terör örgütüne indirdiği darbe sonrasında kentlere sızdırdığı beyni yıkanmış militanlarıyla iletişimini dahi gerçekleştiremez hale gelmiştir.
Durumu kurtarmak için Kandil’deki terör baronu, ‘bundan böyle artık bizden talimat beklemeden serbest, fedai türü eylemleri kendi imkân ve kabiliyetinizle nerede yapabiliyorsanız, yapın‘ diye genel bir talimat vermek zorunda kalmıştır.
Gerçekleştirilen canlı bomba eylemleri bu talimatların sonucudur.
Kanlı bomba eylemleri PKK’nın yenilmişliğinin ve çaresizliğinin ilanıdır.
Kanlı katliama “oh olsun” diyenler!
İnsanların arasına bombalı araç ya da bombalı yelekle dalıp kendisini patlatmak insanlık düşmanlığıdır. O anda orada bulunmaktan başka suçu olmayan insanları paramparça etmek ya da hayat boyu sakat kalmasına neden olmak bir insanın değil, ancak ilkel ve barbar bir yaratığın işi olabilir.
Böyle bir barbarlığı, vahşiliği ve ilkelliği ancak aynı niteliklere sahip mahlûklar benimseyebilir.
Sözde kutsal (!) davalar için kutsalları katletmek insanlığın bütün birikimlerini ayaklar altına almak demektir!
İstanbul’daki kanlı terör saldırısından sonra insan kılığında bir varlık “çevik kuvvete olmuş. Oh olsun” mesajı atmış. Ardından da kaçarken yakayı ele vermiş.
Bir başka yaratık ta İstanbul’daki terör saldırısının ardından twitter hesabından ’polislere acıyacak değiliz’ paylaşımında bulunmuş. Bu sefil, zavallı ve korkak mahlûk da gözaltına alınmış.
Kayseri’deki terör saldırısının ardından sosyal medyada paylaştıkları videoda saldırıyla alay eden 2 kişi de yakalanarak gözaltına alınmış.
Sosyal medyada sanıldığının da çok ötesinde kan yiyen, kan içen ve kan döken bu hain ve insanlık dışı teröristlerin canavarlıklarını sadistçe onaylayan var.
Bu sefiller gizledikleri sadist duygularını, sapıklıklarını ve insan dışılıklarını bu tür katliamların sonrasında yazdıklarıyla ele veriyor.
HDP’den ‘terörü biz yaptırıyoruz’ itirafı!
HDP ise insanlık dışı bu kanlı saldırıların siyasi yöneticiliğini yapmaktadır. HDP milletvekilleri canlı bomba olup kendini patlatarak onlarca insanı katleden cani terörist için kurulan çadırlara ziyarete gitmektedir.
İnsanlık suçu işleyen PKK’lı teröristlerin isimlerini sokaklara, parklara veren ve hatta heykellerini mezarlıkların girişine dikenler de HDP’liler.
İstanbul’da gerçekleştirilen kanlı saldırının arkasından HDP’li vekil Hüda Kaya, barış çağrısı altında şu açıklamayı yapıyor: “hiçbir insanımız katledilmesin… evlere tabutlar gelmesin, gençler de, polisler de, asker de kimse katledilmesin’ diye gerçekten istiyorsanız; 24 saatte biz bu ülkeyi bir barış yurduna, bir cennet yurduna döndürebiliriz”.
Canlı bombayı durduracak olanlar ancak canlı bombaya “katliam yap” talimatını verenlerdir. Hüda Kaya ‘şartlarımızı kabul ederseniz, adamlarımızı durdurabiliriz’ demeye getiriyor. Teröristi şurada burada aramaya gerek yok. Terörist ‘ben buradayım’ diyor!
