MEVZUATIMIZ ÇERÇEVESİNDE KADINA ŞİDDETİ ÖNLEMENİN YOLLARI VE MEVZUATIN KISA BİR DEĞERLENDİRMESİ
Yazımın ikinci kısmını ise yukarıdaki hususlar konusunda ve aile hukukundan kaynaklanan boşanma, nafaka, velayet gibi konularda avukatlardan hukuki yardım almaya maddi gücü olmayan kadınların neler yapabileceği konusuna ayırmak istiyorum. Elbette ki, bu durumda tüm kadınlarımızın bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkı bulunmaktadır. Bu çerçevede, her baro bünyesinde “Adli Yardım Bürosu” bulunmaktadır. Avukatın hukuki yardımından maddi imkansızlıklar nedeniyle yararlanamayan kadınlarımız, adliyeler içerisinde baro bünyesinde bulunan Adli Yardım Bürosu’na başvurarak kendisine ücretsiz bir şekilde avukat atanmasını isteyebilir. Bu talepler, yardımın gerçekten maddi geliri olmayan kişilere yapılmasını tespit amacıyla baro tarafından değerlendirmeye alınmaktadır, baronun onay vermesi neticesinde bu kişilere adli yardım sistemine kayıtlı bir avukat atanabilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, gecikmesinde sakınca olan hallerde baronun değerlendirmesini bekleme zorunluluğu ortadan kalkmakta ve ivedilikle şahsa avukat atanabilmektedir. Özellikle çocukların ve kadınların istismarı durumu, gecikmesinde sakınca bulunan hal olarak değerlendirilmekte ve ivedilikle istismar mağduru kişilere bir avukat atanmaktadır.
Şiddet görme, cinsel taciz ve saldırıya uğrama durumlarında ise kadınlar kendisine en yakın karakola giderek şikayetçi olabilir. Burada, avukat ile ifade vermek istediğini beyan edebilir, yine kendisine her ilde bulunan baroların “CMK Merkezleri” tarafından hiçbir koşul aranmaksızın ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi yapılır. Cezai sorumluluğu gerektiren bu gibi durumlarda, kolluk kuvvetlerinin veya savcının barodan avukat istemesi gerekmektedir ve kolluk veya savcı tarafından barodan avukat atanmasının istenilmesinden bir saat sonra görevlendirilen avukat, şikayetçi kadının bulunduğu yere gelerek, şikayetçinin ifadesini verirken yanında bulunmak, hukuki destek vermek yükümlülüğü altındadır.
Toplumumuzda kadına, çocuğa ve hayvana şiddetin arttığı acı bir gerçektir. Tüm bu şiddetin tamamen önlenebilmesi için hukuki ve ekonomik anlamda atmamız gereken birçok adım olsa da, kadın erkek ayrım yapmaksızın bu şiddetlerin önlenebilmesi için bir dayanışma geliştiğinin de farkında olmamız gerekmektedir. Bu sebeple, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi kahraman Türk kadınının yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layık olduğunu akıllarından çıkarmayarak tüm kadınların, şiddete veya cinsel saldırı ve tacize uğradıkları zaman yalnız olmadığını bilmeleri, hissetmeleri ve yaşadıkları konusunda hukuki olarak mücadele etmeleri, bu toplumsal dayanışmaya katkıda bulunmaları kadına karşı şiddetin önlenmesinde en önemli adım olacaktır.