“Türkiye’de hiçbir yerde deprem olmasa iki yerde olur. Bir tanesi Bingöl, biri Sakarya çukuru” uyarısı yapan Prof. Ercan, Sakarya çukurunda 2030’dan önce yıkıcı bir deprem beklediğini ve bunu da ilk kez dile getirdiğini söyledi.
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Övgün Ahmet Ercan, Sözcü’den Hande Zeyrek’e konuştu:
Neden korkmayalım?
Karşımızda insan olduğunu düşünmemiz gerek. Bir insanı korkutarak eğitemezsiniz. O insanı sadece ürkütmeden bilgilendirerek eğitirsiniz. İstanbul’da her an deprem olabilir derseniz o insanı korkutursunuz. İnsanlara korkma diyerek olumlu yaklaşmak gerekiyor.
Peki deprem her an olamaz mı?
Olamaz. Bunu ancak deprem bilimci olmayanlar söyleyebilir. Televizyonda açıklama yapanların kimileri bir saat bile deprem dersi almamış insanlar. Deprem bilimci olanlar ki bunların jeofizik mühendisi olması gerek. Bunlar hiçbir zaman “Her an deprem olabilir” diye açıklama yapmazlar.
Sisam depremini bilmiştiniz…
Ben de sadece yeri ile büyüklüğünü söylemiştim. Deprem olmadan 14 gün önce söyledim. Tam gün vermemiştim. Ancak oldu. Midilli (İzmir) depremini 10 yıldır, ayrıca son 1 yıldır uyarmıştım. Kitabımda şu anda deprem olabilecek öncelikli 33 yeri saydım. Adana, Sakarya Çukuru, Göller Bölgesi, Amasya-Merzifon, Varto, Denizli, Bingöl ile Hatay’ı vurguluyorum. Erzincan’ı yeniden vurguluyorum. 2030 yılından önce herkes İstanbul veya Tekirdağ’da deprem beklerken şu anda Sakarya çukuru dediğimiz çukurda ki bu çukurun bir tarafı İzmit bir tarafı Bolu Tüneli’nin bulunduğu yerdir. Buradan 2030 yılından önce yıkıcı bir deprem bekliyorum ve bunu ilk kez söylüyorum.
Bu yıkıcı deprem hangi bölgeleri etkileyecek?
Marmara’da olan depremler 150 kilometreyi etkiler. Adapazarı, Düzce, Akyazı, Gölcük ve İzmit ile Bolu’yu da etkiler. İstanbul’da sarsılır ama güçlü etkilenmez. Türkiye’de hiçbir yerde deprem olmasa iki yerde olur. Bir tanesi Bingöl, biri Sakarya çukuru.
Hangi kırık daha tehlikeli?
Kuzey Anadolu kırığı Türkiye’nin en genç kırığıdır. 3.5 milyon yıl yaşındadır. Doğu Anadolu kırığı ise 15 milyon yıl yaşında yorgun bir kırıktır. Marmara’daki depremleri bütün ele almak zorundayız. Son 2000 yılda Batı Marmara’da olan yıkıcı depremlerin sayısı 16 tanedir. Deprem oluş sırası ile depremin olacağı yıl arasında doğrusal bir ilişki var. Buna göre 2045’ten önce Kuzey Marmara’da büyük deprem olması beklenmiyor.
Kuzey Marmara’da beklenen en olası deprem hangisidir?
Kuzey Marmara’nın yapabileceği en büyük deprem 7.3 tür. Hangi koşullarda yapar? 1999 depremi Yassıada hizasına kadar kırdı. Bu kez oradan başlayacak, Şarköy’e, Saroz’a kadar kıracak. Yassıada’nın bulunduğu kesimden başlayıp Şarköy’e kadar tek bir depremle kıracak olursa bu depremin büyüklüğü 7.3 olur. Bu deprem hem İstanbul’u hem Tekirdağ, hem Yalova’yı hem Karamürsel ve Gölcük’ü Bandırma, Mudanya ve Erdek, Lapseki ve Gelibolu’nun tozunu attırır. Ben bu kırılmayı yakın bir zamanda beklemiyorum. Deprem açıklamaları hava durumu verir gibi vırt zırt olmaz. Deprem kestirimlerinde değişim haftalık yıllık ya da beş yıllık değil 50 yüz yıllıktır. Her an deprem olabilir diyerek Marmara’da oturanların ruhsal durumu 22 yıldır bozuldu. Beklenen deprem bir türlü olmuyor? Neden? Oysa, beklenen Kuzey Marmara depremi için büyüklüğü, İstanbul kolu için M6,3 ile M6,7 arası, Tekirdağ kolu için M7.0-7.2 arasıdır. Bu depremler 2045’ten önce olursa şaşırtıcı olur.
Deprem kaderimiz yıllar içinde hiç değişmedi mi?
1970 Gediz depreminde asistandım. Başbakan Demirel geldi. “Deprem takdiri ilahidir. Kimse Allah’ın dediğinin dışına çıkamaz. Devletimiz böyüktür, yaralarınız sarılacaktır” dedi, herkes elini öptü. 1999 depremi oldu bu kez aynı Demirel, Cumhurbaşkanı olarak Düzce’ye geldi. Bu kez profesör olarak oradaydım. Aynı cümleleri 20 yıl sonra yineledi. Kötü yönetimlerin olduğu ülkelerde depremin adı felaket, ölüm olur. Bir ülkede yoksulluk ve yolsuzluk çözülmedikçe deprem sorunu çözülmez. Anadolu’nun yazgısı 3 bin yıldır değişmedi. Depremden korkma bilgisizlikten, yoksulluktan kork. Demokrasi yoksa kork. Eğer bu ülkede “Deprem vergilerimiz nerede” diye sormak suçsa, hukuk hiçe sayılıyorsa, yurttaşların haklarını savunacak yasalar çalıştırılmıyorsa o ülkede depremlerin adı afet, ölüm olur.
Yerel yönetimler hükümet, ne yapmalı yıkımı önlemek için?
Depremin siyaseti olmaz. Yolsuzluğun siyaseti olur… Depremden korunmak için her şeyden önce sağlam yerde yapıda oturmak gerek. Bunun için de para gerek. Yoksul olmayacaksın. Yazgıcılık Türkiye’yi bitirmekte, aydınlanmanın önüne set çekmektedir. Bir kişi göçük altında kalmış, ölmüşse bu yazgısı diye söylenir. Oysa suçlu siyasetçilerin ta kendisidir.