İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Merkez Bankasını duyurduğu 60 milyar liraya kadar TL cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasının yeni bir karar alarak TL cinsi reeskont kredileri için tahsis edilen 20 milyar lirayı yatırım taahhütlü avans kredisi olarak kullandıracağını vurguladı. Alınan bu kararın hukuki tartışmalara yol açtığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
“YATIRIM TAAHHÜTLÜ AVANS KREDİSİ” İYİ DÜŞÜNÜLMEMİŞ, UCU AÇIK OLMASI NEDENİYLE FAYDADAN ZİYADE BİRÇOK EKONOMİK VE SOSYAL SORUNA NEDEN OLACAKTIR
Bilindiği üzere, TCMB 31 Mart 2020’de yayımladığı bir basın duyurusu ile korona virüs salgınının küresel çapta yarattığı belirsizliğin Türkiye ekonomisi üstündeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla 60 milyar liraya kadar TL cinsi ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi kullandıracağını kamuoyu ile paylaşmıştı.
Öte yandan, 5 Haziran 2020 tarihinde yayımladığı yeni bir basın duyurusu ile arada geçen dönemde işletme sermayesine yönelik kredi ihtiyacının bankacılık sistemince etkin bir şekilde karşılandığını; ancak yatırım kredisi talebinin karşılanamadığından bahisle, TL cinsi reeskont kredileri için tahsis edilen 20 milyar liranın ülkemiz açısından kritik önemde olan selektif sektörlerdeki yatırımların desteklenmesi amacıyla daha verimli şekilde “yatırım taahhütlü avans kredisi” olarak kullandırılmasına karar verildiğini kamuoyuna duyurmuştur.
MB’nin bu açıklaması üzerine, söz konusu kararın hem olası ekonomik sonuçları hem de yürürlükteki MB Kanunu çerçevesinde yasal olup olmadığı hususunda bir tartışma başlamıştır. Bu basın toplantısının amacı, bu tartışmayı İYİ Parti penceresinden değerlendirmeye yöneliktir.
AÇIK PİYASA İŞLEMLERİNİ DÜZENLEYEN 52’NCİ MADDE “AÇIK PİYASA İŞLEMLERİ, YALNIZCA PARA POLİTİKASI AMAÇLARI İÇİN YÜRÜTÜLÜR VE HAZİNE’YE, KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA KREDİ AMACIYLA YAPILAMAZ” HÜKMÜNÜ AMİRDİR
Meseleye yasal yönden bakıldığında görülen şunlardır: Açık piyasa işlemlerini düzenleyen 52’nci madde “Açık piyasa işlemleri, yalnızca para politikası amaçları için yürütülür ve Hazine’ye, kamu kurum ve kuruluşlarına kredi amacıyla yapılamaz” hükmünü amirdir. Altını çizerek söylemek gerekirse, APİ yoluyla gerek kamunun gerekse diğer kurum ve kuruluşların uzun vadeli kredilendirilmesi kesinlikle mümkün değildir.
Öte yandan, MB’nin yapamayacağı işleri düzenleyen 56’ncı maddesinde “Banka, hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremez, kredi açamaz, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamaz. Banka, bu kanunla yetki verilen işlemler dışında AVANS veremez, kredi açamaz, vereceği avans ve açacağı kredi teminatsız veya karşılıksız olamaz, her ne şekilde olursa olsun kefil olamaz ve doğrudan kendisi ile ilgili işlemler dışında teminat veremez” hükmü yer almaktadır.
TCMB ile Hazine arasındaki ilişkiyi düzenleyen bu maddede bir sorun görünmemektedir.
Peki sorun nedir? Nerededir? Sorun madde metninde geçen “…Banka, bu kanunla yetki verilen işlemler dışında avans veremez, kredi açamaz…” hükmünü düzenleyen 45’nci madde ile ilgilidir.
Önce madde 45’e bir bakalım. Düzenleme şöyledir. “Banka, muteber saydığı asgari iki imzayı taşımak şartıyla kendi belirleyeceği esaslar dâhilinde bankalar tarafından verilecek ticari senet ve vesikaları reeskonta kabul edebilir. Reeskonta kabul edilecek ticari senet türleri ve diğer tüm hususlar bankaca tespit edilir. Bu madde gereğince verilecek kredilerin en yüksek sınırı ve kredi türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri göz önünde tutulmak suretiyle bankaca belirlenir. Banka reeskonta kabul edebileceği senetler karşılığında avans da verebilir.”
TCMB’NİN 5 HAZİRAN TARİHLİ DUYURUSUNDAKİ 10 YIL VADELİ “YATIRIM TAAHHÜTLÜ AVANS KREDİSİNİN YASALLIĞI” BU MADDEDEKİ DÜZENLEME ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE ŞUNU GÖRÜYORUZ;
1-26 Ocak 1970 tarihli ve 13409 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun ilk halinde “Bankanın yapacağı işlemler” başlıklı V. kısmının birinci bölümünün 45 ilâ 49. maddelerinde “kredi müesseseleriyle işlemler”e yer verilmişti. Kanun’un 45. maddesinde “Senet ve vesikaların reeskonta ve avansa kabulü”, 46. maddesinde “Orta vadeli reeskont ve avans işlemleri”, 47. maddesinde “Reeskonta veya avansa kabul edilecek senetlerin en yüksek tutarı”, 48. maddesinde “Tahvil karşılığı avans”, 49. maddesinde ise “Merkez ve Şubeler İskonto Komiteleri” düzenlenmişti.
2- 1211 sayılı Kanun’un mülga 45. maddesinin ilk halinde özetle;
– TCMB’nin, asgari üç imzayı taşımak ve vadelerine en çok 120 gün kalmış olmak şartıyla, bankalar tarafından tevdi edilecek ticari senet ve vesikaları reeskonta kabul edebileceği,
– Sanayi ve maden işleriyle uğraşan gerçek ve tüzelkişilerin bir banka tarafından ibraz edilecek ticari senetleri ile Küçük sanat erbabı, esnaf ve esnaf teşekküllerinin kredi ihtiyaçlarını karşılamakla kanunla görevlendirilmiş bulunan bankalar tarafından tevdi olunacak senetlerin vadelerinin bitimine en çok 9 ay kalmış olmak kaydıyla reeskonta kabul edilebileceği,
– Vadesi 9 ayı aşmayan tarım senetleri de, ticari senetler gibi reeskonta kabul edilebileceği
– Reeskonta kabul edebileceği senetler karşılığında avans da verebileceği, düzenlenmişti.
3- “Orta vadeli reeskont ve avans işlemleri” başlıklı 46. maddesinde ise Banka’nın, Banka Meclisince tespit edilecek esas ve şartlar dâhilinde, bankalar tarafından tevdi edilecek, vadelerine en çok beş yıl kalmış olan senetleri reeskonta kabul edebilir veya mukabilinde avans verebileceği hükmüne yer verilmişti. 6 Aralık 1984 tarihli ve 3098 sayılı Kanunla da maddede geçen “beş yıl” ibaresi “sekiz yıl” olarak değiştirilmiş ve limit getiren ikinci fıkra yürürlükten kaldırılmıştı.
4- 5 Mayıs 2001 tarihli ve 24393 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4651 sayılı “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 45. madde değiştirilmiş, 46, 47, 48 ve 49. maddeler yürürlükten kaldırılmıştır. Değişiklikle 45. madde “Banka, muteber saydığı asgari üç imzayı taşımak ve vadelerine en çok yüzyirmi gün kalmış olmak şartıyla ve kendi belirleyeceği esaslar dâhilinde bankalar tarafından verilecek ticarî senet ve vesikaları reeskonta kabul edebilir. Reeskonta kabul edilecek ticarî senet türleri ve diğer koşullar Bankaca belirlenir. Bu madde gereğince verilecek kredilerin en yüksek sınırı ve kredi türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri göz önünde tutulmak suretiyle Bankaca belirlenir. Banka reeskonta kabul edebileceği senetler karşılığında avans da verebilir.” biçiminde düzenlenmiştir. Dolayısıyla reeskont ve avans işlemleri 120 gün ile sınırlanmış, ancak konu kısıtı kaldırılmış ve diğer hususlarda Banka Meclisi yetkili kılınmıştır. 5- Daha sonra 2 Ağustos 2013 tarihli ve 28726 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6495 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ”un 10. maddesiyle, 45. madde metninde geçen “yüz yirmi gün” ibaresi kaldırılmıştır.
6- Son olarak, 45. maddenin birinci fıkrası, 7 Eylül 2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı “Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun “un 13. maddesi ile değiştirilerek “Banka, muteber saydığı asgari iki imzayı taşımak şartıyla kendi belirleyeceği esaslar dâhilinde bankalar tarafından verilecek ticari senet ve vesikaları reeskonta kabul edebilir. Reeskonta kabul edilecek ticari senet türleri ve diğer tüm hususlar Bankaca tespit edilir. Bu madde gereğince verilecek kredilerin en yüksek sınırı ve kredi türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri göz önünde tutulmak suretiyle Bankaca belirlenir.” biçimindeki yürürlükte bulunan son halini almıştır. Maddenin gerekçesinde ise “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamada kullanabileceği para politikası araçlarından olan reeskont ve avans işlemlerinde, para politikası ilkeleri göz önünde bulundurularak günün koşul ve gereklerine göre işlem yapılabilmesini sağlamak amacıyla Bankaya asgari iki imza taşımak koşuluyla reeskonta ve avansa kabul edilecek ticari senet ve vesikaların türlerini ve uygulama ile ilgili diğer tüm hususları düzenleme yetkisi tanınmaktadır.” denilmektedir.
GÜNÜMÜZ MERKEZ BANKACILIĞI İLE ÇELİŞEN, POPÜLİST YÖNETİMLER REEL SEKTÖRÜN DOĞRUDAN MB ELİYLE UZUN VADELİ KREDİLENDİRİLMESİNİN BİR İSTİSNASI OLABİLİR Mİ?
Sonuç olarak, 1211 sayılı Kanun’un mülga 46. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı dönemde TCMB’ce yapılacak reeskont ve avans işlemleri 120 günlük süre ile sınırlanmışken, 6495 sayılı Kanun ile bu süre sınırı ortadan kaldırılmış ve 6745 sayılı Kanun ile para politikası ilkeleri göz önünde bulundurularak günün koşul ve gereklerine göre işlem yapılabilmesini sağlamak amacıyla MB’nin asgari iki imza taşımak koşuluyla reeskonta ve avansa kabul edilecek ticari senet ve vesikaların türlerini ve uygulama ile ilgili diğer tüm hususları düzenleme yetkisi tanınmış bulunmaktadır.
Kısaca özetlemek gerekirse, finansal sistemin geneline kısa vadeli likidite sağlamak, yatırımlar ile tasarruflar arasındaki aracılık faaliyetlerini finansal sisteme bırakmak, bu şekilde hem tasarruf sahibini korumak hem de ekonomik kaynakları verimli olarak tahsisini sağlamak amacına yönelik modern Merkez Bankacılığına uymayan söz konusu yatırım kredisinin uygulanmaya konması yürürlükteki 45’nci madde uyarınca maalesef mümkündür.
Günümüz merkez bankacılığı ile çelişen, popülist yönetimler elinde geçmişte başta yüksek enflasyon olmak üzere, birçok ekonomik soruna neden olan ve gelecekte de neden olabilecek reel sektörün doğrudan MB eliyle uzun vadeli kredilendirilmesinin bir istisnası olabilir mi? Olursa yapılabilir mi? Biz İYİ Parti olarak bu soruların sorulmasını ve tartışılmasını istiyoruz.
“YATIRIM TAAHHÜTLÜ AVANS KREDİSİ” İYİ DÜŞÜNÜLMEMİŞ, UCU AÇIK OLMASI NEDENİYLE FAYDADAN ZİYADE BİRÇOK EKONOMİK VE SOSYAL SORUNA NEDEN OLACAKTIR
Ekonomimizin potansiyel büyüme hızını korumak ve uzun vadede artırmak için sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve hızlandırılması gerektiğini biliyoruz. Yine biliyoruz ki 2018 son çeyreğinden bu yana sabit sermaye oluşumu hep ekside kaldı. Büyümeyi yatırımla değil, talep artışları ile sağlıyoruz ve sürekli tüketici kredisi paketleri açıklıyoruz. Yönetim uzun vadede bunun sürdürülemeyeceğinin farkında ki “yatırım taahhütlü avans kredisi” gibi uygulamalara yöneliyor.
Ancak bu arada şu da söylenmeli. Yatırımların canlanmamasının esas nedeni, kaynak kıtlığı değil, güven eksikliğidir. Biz İYİ Parti olarak, yönetimin uygulamaya koymayı düşündüğü “yatırım taahhütlü avans kredisi” nin iyi düşünülmemiş, ucu açık, her yöne çekilebilecek olması nedeniyle faydadan ziyade birçok ekonomik ve sosyal soruna neden olacağını düşünüyoruz. Selektif olunacak denilmekle birlikte nokta tarifi yok. Çok değişken var. Hepsini kontrol etmek kolay değil. Dikkat dağılabilir. Hepsini yapacağız derken, hiçbiri yapılamaz hale gelebilir. İYİ Parti olarak önümüzdeki yapılacak ilk genel seçimin seçim beyannamemize; büyüme ve cari açık ödünleşmesini azaltacak, nihai yüksek katma değerli ürün üretimine girdi olan ara malı ve hammadde üretiminde başlangıç ve bitiş tarihleri kesin olarak belirlenmiş, mukayeseli üstünlüğümüz olan / olabilecek üçü beşi geçmeyen / nokta projeye MB’den yatırım destek penceresi açmayı koymayı düşünüyoruz.
Böyle bir tercihin başarılamaması halinde maliyetin ve faturanın yüksek olacağının; para politikasına zarar vereceğinin farkındayız. O nedenle, bu uygulamanın her aşamasında, şeffaf ve hesap verebilirlik ilkesinin esas olduğuna inanıyoruz.