İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve Bursa Milletvekili Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu TBMM’ de bir basın toplantısı düzenleyip pandemi döneminde Türkiye Ekonomisi’nin son durumunu analiz ederek bazı önerilerde bulundu.
Tatlıoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
Nisan ve Mayıs aylarındaki daralmanın %10’u aşabileceğini ilişkin tahminler, gelen öncü verilerle daha da kuvvetlenmiş gözükmektedir.
Mayıs ayında;
Sanayi Üretim Endeksi %31,5 daraldı.
- İmalat sanayiindeki daralma %33,3
- Sermaye malı üretimindeki daralma %42,5
- Dayanıklı Tüketim mallarındaki daralma %49,3.
Perakende Satış Endeksi %21 daraldı.
- Tekstildeki daralma %77
- Otomotiv yakıtındaki daralma %20
- Posta ve internet üzerinden satışlar ise %105 arttı
İhracattaki düşüş çok derin.
Nisanda geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %50,
Mayısta ise geçtiğimizin yılın aynı dönemine göre %56,5 daralma yaşandı.
En önemli ihracatçı sektörlerimiz;
Otomotiv;
Son üç yıldır düşüş trendindeki sektörün mayıstaki üretimi geçtiğimiz yıla göre %53 düştü.
Toplam ihracattaki düşüş %57.
Tekstil;
Mayısta ihracattaki düşüş %45,5.
2020 yılının ilk 5 ayındaki düşüş %22,8.
En çok ihracat yapan 10 kentimizdeki Nisan-Mayıs aylarındaki düşüşler;
Sanayi üretiminin büyük kısmını gerçekleştiren;
Bursa’da, sırasıyla %69 ve %53,
Kocaeli’de %63 ve %57,
Sakarya’da ise %92 ve %65’lik daralmalar gerçekleşti.
Bu düşüşler, kentteki pek çok sektördeki daralmaları da tetikliyor.
2019 sonu rakamları ile KOBİlerimizin yaklaşık 110 milyar dolar civarı borçları bulunuyordu ve bunların yaklaşık %7’si takibe düşmüş durumdaydı.
Kovid-19’a karşı uygulamaya konulan tedbirler kapsamında yapılan ötelemeler nedeniyle takipteki alacaklar konusunda bir düşüş söz konusu.
Fakat bu ötelemeler temmuz ayı ile birlikte bitecek.
Diğer yandan birçok büyük ölçekli şirket kredilerini yapılandırmış durumdalar.
Fakat nispeten küçük firmaların krediye erişiminde ciddi sorunlar bulunuyor.
Kredi Garanti Fonu’nun kapsamı (yapılan artışa rağmen/ 25 milyardan 50 milyara çıkarılmıştı) halen yeterli değil ve firmaların teminat sorunlarına çözüm üretilemiyor.
Turizm;
Turizm, 2020 yılını henüz açamadan kapamış gözüküyor.
Özellikle, kıyı kesiminde ekonominin bu sektör üzerinden kendini ürettiğini düşünürsek, bölgesel olarak büyük bir gelir kaybının yaşanacağını söylemek gerekir. Diğer taraftan, bu sektöre girdi sağlayan çevre illerde de daralmaların yaşanacağı muhahhak.
Döviz Sıkıntısı ve Dış Finansman İhtiyacı
Döviz kazandıran ihracat ve turizm sektörlerindeki yaşanma ile birlikte Türk Ekonomisi’nin dış finansman ihtiyacını birlikte düşünmek gerekiyor.
2020’ye 437 milyar dolar dış borç stoku ile girmiştir ve 12 ay içinde bunların yüzde 39’unun vadesi gelmektedir. Bu nedenle iktisat politikaları seçeneklerini dış finansman sorunlarını dışlayarak tartışamayız.
İç Piyasayı Canlandırmalıyız
Yaklaşık 10 milyon hanenin büyük gelir kaybı yaşadığı süreçte, iç piyasaya yönelik konut, taşıt ve sosyal destek kredileri için uygulanan faiz oranların tüketimi yeterince teşvik etmesi mümkün görünmemektedir.
Faizler, kriz öncesi şartlara göre bir miktar aşağıya çekilmiş gözükse de halen piyasa faiz oranlarına yakın seyretmektedir. Tüketimi canlandırmanın yolu, hedefi, kapsamı ve çerçevesi belirlenmiş bir destek programının ilanı ve Hazine’nin firma/hanehalkı bazında ortaya çıkacak faiz yüküne ortak olmasından geçmektedir.
Şu ana dek, taşıt ve konut özelinde piyasa hadlerine yakın oranlar üzerinden sağlanan kredilerin tüketimi canlandırması mümkün gözükmemektedir.
Kaldı ki dövizdeki yükseliş, araç fiyatlarında büyük bir artışa sebep olmuştur. Bu nedenle;
- Kredi kartı harcamalarındaki taksit sınırlarının kaldırılması
- En azından yıl sonuna kadar ÖTV-KDV oranlarında indirime gidilmesi
- Firma ve bankaların ortaklaşa geliştireceği finansman modelleri ile tüketicilere ucuz kredilerin sağlanması gerekmektedir.
Keza, turizm sektöründe, daha önce de dile getirdiğimiz gibi;
- Yatak başına 5.000 TL’den az olmamak üzere, bir yıl faizsiz ve ödemesiz 36 ay vadeli işletme kredisinin tahsis edilmeli,
- Büyük işletmeler için ise Türkiye Varlık Fonu devreye girmeli ve borç-hisse takası yaparak sektöre nakit girişi sağlamalı,
- Kamu ve sektörün ortaya çıkacak yükü ortaklaşa paylaşacağı bir kampanya ile salgın süresince büyük özveriyle çalışan başta sağlık, güvenlik ve eğitim çalışanlarının turizm tesislerinden uygun fiyatlı ve uygun ödeme şartlarıyla yararlanmaları sağlanmalıdır. (7 gün/250 TL (kişi başı) 12 ay eşit taksit sıfır vade farkı)
Uygulanmaya konmalıdır.
Tabana Yayılan Yoksulluk ve Açlık Sınırı
Bisam Araştırması,
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 2.394 TL’dir. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutardır. Açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 8.282 TL olarak gerçekleşmiştir.Yeni revizyona göre (Rev.2) geçtiğimiz yıl mayıs ayı için açlık sınırı 2 bin 23 TL olarak belirlenmiştir. Açlık sınırı COVİD krizi sürerken 1 yılda yüzde 18,3 artış gösterdi. Yıllık artış 371 TL’yi buldu. Asgari ücretteki artış ise 304 TL olarak gerçekleşmişti.
2003 yılının mayıs ayında 4 kişilik bir aile, günlük minimum 15,2 TL’ye sağlıklı beslenebilirken, bugün ancak 79,81 TL’ye sağlıklı beslenebilmektedir. Buna göre 17 yıl zaman zarfında açlık sınırı 5,25 kat artmıştır. Aynı dönemde enflasyondaki artış ise 4,6 kat oldu. Açlık sınırındaki artış genel enflasyondan daha fazla arttı.