İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı, “TÜİK geçen yıl 100 liraya doldurduğumuz filenin bu yıl 111 liraya dolduğunu söyledi. Gerçekten böyle mi? Pazara, çarşıya, alışverişe çıkan vatandaş açıklanan enflasyon oranının doğru olmadığını sanırım TÜİK’ten daha iyi biliyor” dedi.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, genel merkezde basın toplantısı düzenledi. Paçacı, dün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Ağustos ayı enflasyon rakamlarının açıklandığını hatırlattı.
Paçacı’nın açıklamaları şu şekilde:
TÜİK SÜREKLİ HESAPLAMA YÖNTEMLERİNDE REVİZYONA GİDEREK EKONOMİK VERİLERİ SAPTIRIP GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR
TÜİK dün, Ağustos ayı enflasyon rakamlarını açıkladı ve geçen yıla göre enflasyonun % 11.77 olduğunu ifade etti. Yani geçen yıl 100 liraya doldurduğumuz file bu yıl 111 liraya dolduğunu söyledi. Gerçekten böyle mi?
Pazara çarşıya alışverişe çıkan vatandaş açıklanan enflasyon oranının doğru olmadığını TÜİK’ten daha iyi biliyor.
Geçen hafta büyüme rakamları açıklandı. İkinci çeyrekte Türkiye’nin % 9.9 küçüldüğü açıklandı. İktidar ekonomik gerçekleri gizliyor. Ekonomideki gerçek tablonun üstünü örtmeye çalışıyor ve gerçek olmayan rakamlar açıklanıyor. Bunun için ise genellikle TÜİK kullanılıyor.
TÜİK sürekli hesaplama yöntemlerinde revizyona giderek ekonomik verileri saptırıp gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor. Sanıyorum TÜİK, üçüncü çeyrekte kendisine verilen talimatlar doğrultusunda büyüme rakamı açıklaması sürpriz olmayacaktır. Bu yolla hem piyasalar hem de vatandaş adeta kandırılmaya çalışılıyor. Bunu yapanların aslında kendilerini kandırdıkları gerçeğini umarım anlarlar.
- Fiyatlar artarken enflasyon artmıyor.
- Çalışan sayısı azalırken işsiz sayısı düşüyor.
- Ülke ciddi ölçüde fakirleşirken küçülme % 9.9 olarak açıklanıyor.
Gerçek dışı rakamların analizi yapılamaz. Bu sebeple açıklanan enflasyon, büyüme ve işsizlik verilerini analiz etmeye değer bulmuyorum.
Beceriksiz ve liyakatsız ekonomi yönetimi sürekli yanlış uygulamalar yapmaya devam etmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı yanlış bir değerlendirme yaparak enflasyonun sebebinin faiz olduğunu ifade etmiş ve T.C. Merkez Bankası politika faizi % 24 ten % 8.25 e çekilmiştir.
Bu uygulama ekonomik dengeleri ciddi ölçüde bozmuştur. Faiz indirimine rağmen enflasyon düşmemiş ve Türk Lirası reel faizler negatife dönüşmüştür. Böylece tasarruflar süratli bir şekilde dövize ve altına kaymıştır.
VATANDAŞ KREDİ YOLUYLA BORÇLANDIRILARAK YENİ BİR YANLIŞA DAHA İMZA ATILMIŞTIR
Döviz talebi, kurları artırmış ve ekonomi yönetimi kurları tutmak için yine yanlış bir yol izleyerek son bir yılda 105 milyar dolar kamu bankaları aracılığıyla döviz satışı yapmış ve Merkez Bankası döviz rezervi tüketilmiştir. Bu yanlış uygulama döviz kurlarındaki artışı kontrol edilemez hale getirmiştir.
Diğer taraftan pandemi döneminde ekonomik tahribatı azaltmak için işini aşını kaybedenlere nakit yardım yapılması yerine vatandaşlar kredi yoluyla borçlandırılarak yeni bir yanlışa daha imza atılmıştır.
Kontrolsüz bir şekilde verilen krediler güven ortamının olmadığı bir dönemde doğal olarak dövize ve altına kaymıştır. Bu uygulama da başarısız olunca piyasaya verilen likiditenin geri çekilmesine karar verilmiş ve yeni bir denemeye daha geçilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla % 8.25 e düşen politika faizinin Merkez Bankasınca korku endişesiyle yükseltilmesine gidilememiştir. Piyasaya verilen likidite sıkılaştırma yoluyla, yani piyasadan para çekilerek kur artışı önlenmeye çalışılmıştır. Sıkılaştırma işlemi doğal olarak faiz oranlarını yükseltmiş ve piyasada ikili bir faiz oluşturmuştur.
Ancak piyasa şartlarına uygun olmayan bu yanlış uygulamalar önümüzdeki dönemde enflasyon artışına sebep olacak ve hiçbir şekilde olumlu sonuç vermeyecektir.
Türk ekonomisi maalesef deneme yanılma yoluyla yönetilmekte, ekonomimiz adeta deneme tahtasına çevrilmiştir. Her yanılma ekonomimize çok büyük maliyetler yüklemiştir.
EKONOMİK KRİZ, EKONOMİK ÇÖKÜŞE DÖNÜŞMEKTEDİR
Bütün bu deneme yanılmadan sonra gelinen nokta ve oluşan tablo şudur:
- Döviz kuru artışı devam etmektedir.
- Enflasyon artma eğilimine girmiştir.
- İhracat düşmüş, ithalat artmıştır.
- Kur artışı dolayısıyla 431 milyar dolarlık döviz borcu Türk Lirası cinsinden artmıştır.
- Bütçe rekor düzeyde açık vermektedir.
- Daralma ve küçülme sürmektedir.
- Banka kredilerinde sorunlu kredi miktarı yükselmektedir.
Maalesef ekonomik kriz, ekonomik çöküşe dönüşmektedir.
Ekonomi yönetimi, ekonomideki bu kötü tabloyu maalesef hafife almakta ve hiçbir şey olmamış gibi davranmayı sürdürmektedir.
Orta ve uzun vadeli yapısal bir program yerine günlük ve palyatif tedbirle ekonomik çöküşün üstü örtülmeye çalışılmaktadır.
Milli paramız Türk Lirasının gerek yurt içinde gerekse yurtdışında itibarı ciddi ölçüde kaybedilmektedir ve bu tablo halktan saklanmaya çalışılarak adeta toz pembe gösterilmeye gayret edilmektedir.
Vatandaşa iban numarası verip 10 Lira yardım toplayan iktidar iki ay sonra uzay ligine çıktığımızı ilan etmektedir.
Millet aç, gençler işsiz, vatandaş borcunu ödeyememekte, halkımız perişan, beyler uzay ligine çıktık diye adeta milletin aklıyla alay etmektedir.
Bütün bu yanlışlıkların faturası milletin omuzuna yüklenmektedir. En son ithal araçlardaki ÖTV yükselişi ile dünya rekoru kırdık. İktidar vatandaşa ithal araba kullanma derken kendisi lüks ithal arabalarından maalesef inmiyor ve lüks tüketime devam ediyor.
Jeopolitik risklerinde arttığı bu dönemde ekonomik gidişin sonu çıkmaz sokaktır.
Tavsiyemiz bir an önce iktidarın gerçeklerle yüzleşmesi ve gereken tedbirlerin alınmasıdır.
İYİ Parti olarak, uyarılarımızı sürdürmeye, halkın problemlerini dile getirmeye ve çözüm üretmeye devam edeceğiz.
Çare tek adam yönetiminden ortak aklın hakim kılındığı iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiştir.
Çare liyakatsız ve beceriksiz yönetimin bir an önce değişmesidir.
Aksi halde ekonomik problemlerden dolayı oluşacak sosyal problemlerle karşı karşıya kalma riskimiz artacaktır.