Yeniçağ’dan Halil Yatar‘ın haberine göre, İYİ Parti Antalya milletvekili ve emekli hakim Feridun Bahşi, “Hukuku ortadan kaldıran, anayasayı ilga eden tek adam rejimi, kuvvetler ayrılığı ilkesini yok etti, tarafsız medyaya yargısız infaz yapmaya devam ediyor” dedi.
AKP’nin kendi yok oluşunu engellemek için sahte sanal darbe söylentileri ile gündem değiştirmeye çalıştığını vurgulayan Bahşi şunları söyledi:
“Yandaş yani Ak Medya yarattığı gibi Ak Valiler de yarattı. Toplumu bölmek için şimdi de yandaş Ak barolar ve yandaş Ak odalar oluşturmak için harekete geçti…
Yandaş yargı ise tıkır tıkır işlemeye devam ediyor.
2017 referandumunda mühürsüz oyların yasaya aykırı olarak geçerli sayılmasına, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra İstanbul belediye başkanlığı seçimlerine itiraz incelemesinde aynı şekilde kullanılan 4 pusuladan sadece Başkanlık pusulasının iptali için oy kullanıp seçimin iptalini sağlayanlardan eski YSK üyesi Zeki Yiğit sarayın talimatı ile Danıştay’a yandaş başkan seçildi.
Sıra meslek örgütlerini yandaş hale getirmeye geldi.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, son MYK toplantısında “Ankara Barosu’nun ve benzerlerinin fütursuz saldırılarıyla karşı karşıya kaldık. Sadece bu örnek dahi, meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesiyle ilgili denetimin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Oda ve barolarla ilgili düzenleme konusunda bu konuda derhal çalışmalı ve meclisimizin takdirine bunu sunmalıyız “ dedi.
Her yasal düzenlemede yaptıkları gibi bu düzenlemede de yine uluslararası hukuk kuralları, yasa yapma tekniği, devlet aklı değil anlık ve tepkisel öfkenin ürünü olarak düzenleme yapmaya kalktılar.
Yasal yollarla ele geçirilemeyen başta Barolar ve Türkiye Barolar Birliği olmak üzere tüm meslek odalarının yönetimlerinin antidemokratik yollarla ele geçirilmesi için yasal düzenleme yapmaya hazırlanılmaktalar.
Odaların seçimleri ile ilgili yapılması düşünülen düzenleme ile ilgili somut bilgi olmasa da, daha önce hazırlanarak tepkiler sebebiyle bekletilen yasanın hayata geçirilmesine çalışılacağı anlaşılmaktadır.
Bu konuda yapılacakların başında delege sistemi bozularak temsilde adalet sisteminin ortadan kaldırılıp seçimleri yandaşların kazanmasının sağlanması, oda üyeliğinin zorunlu olmaktan çıkarılması ve odaların bölünerek Ak odaların oluşturulması gelmektedir.
Esasen bu konudaki ilk düzenleme rahmetli Özdemir Özok’un TBB Başkanlığı döneminde yani 2009 yılında Devlet Denetleme Kurulu raporuna girmiş daha sonra da 2014-2014 ve 2017-2018 yıllarında benzer çalışmalar yapılmış her defasında Türkiye Barolar Birliği önderliğinde yapılan tepkiler sebebiyle gerçekleştirilememişti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 24 Şubat 2018 tarihinde tüm baro temsilcilerinin katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada meslek birliklerinin bölünmesi fikrinin FETÖ projesi olduğunu, bu gün FETÖCÜ olduğu gerekçesiyle kapatılan, öğretim üyeleri de KHK ekinde ihraç edilen bir üniversitede yapıldığını, ayrıca meslek birliklerinin ismindeki “Türk” ve “Türkiye” ibaresinin çıkarılması ve aynı şehirde aynı meslekten birden fazla örgüt kurulmasının sakıncalarını dile getirmişti.
O gün çıkarılmaya cesaret edilen bu düzenleme Ankara Barosu ile Diyanet arasındaki yersiz ve gereksiz tartışma bahane edilerek çıkarılmaya çalışılacaktır.
Hâlbuki uygulamadaki sistem temsilde adaleti sağlayan hakkaniyetli bir seçim sistemidir.
Halen Türkiye’de 130.000 avukat vardır.
Bunun 46.000’i yani %35’i İstanbul’dadır.
Türkiye Barolar Birliğinin toplam 504 delegesinden 137’si İstanbul, 52’si Ankara, 29’u İzmir, 16’sı Antalya Barosu seçimlerinde belirlenmektedir.
İllerde her baro için 2 delege, ayrıca sonraki her 300 üye için 1 delege hakkı bulunmaktadır.
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Saray, bu sistemi, il baroları için, 5 delege ayrıca sonraki her 1000 ya da 3000 avukat üye için 1 delege şeklinde kurmaya çalışmaktadır.
Bu durumda 46.000 avukat sayısı ile 137 delegeye sahip olan İstanbul Barosunun delege sayısı, 1000 baro üyesine 1 delegeye göre 45’e hatta 3000 baro üyesine 1 delege sayısına göre de 30’a düşmektedir.
Bu da temsilde adalet sistemini yerle yeksan etmekte, avukatların Türkiye Barolar Birliğinde temsilinde adaletsiz bir sonucu ortaya çıkarmaktadır.
Meslek birliklerinin illerde birden fazla örgüt kurması ise tam bir kargaşa yaratacak bölünmelere sebep olacaktır.
Yine meslek birliklerine üyelik zorunluluğunun kaldırılması da bir çok sakıncayı beraberinde getirmektedir.
Bilindiği gibi meslek birlikleri ahilik geleneğinin günümüzdeki temsilcileridir. Ahilik geleneğinin en önemli hususiyetlerinden birisi de aynı meslekte birliği ve bütünlüğü sağlamaktır.
Türkiye, meslek içi bölünmelerin sıkıntılarını en ağır şekilde 12 Eylül darbesi öncesi yaşadı.
Özellikle Pol-Der Ve Pol-Bir olarak poliste yaşanan felaketler de o günleri yaşayan insanların hala hafızalarında tazeliğini korumaktadır.
Bu işin sonu iyi görünmemektedir. Meslek odalarının bölünmesi aralarına nifak girmesi sonucunu doğuracaktır.
Meslek odaları arasındaki bölünme insanlar arasındaki parçalanmayı arttıracaktır.
Birlik olmak varken bölünme ve bölünmeyi teşvik edecek yasalar çıkarmak kabul edilemez.
Tez zamanda Ak Baro ve Ak Odalar yaratma hevesiyle kalkışılan bu hevesten vaz geçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar.