İYİ Partili Dervişoğlu: Sayın Akşener’in Cumhurbaşkanı Adaylığı İYİ Parti yetkili kurullarında karara bağlanır

İYİ Partili Dervişoğlu: Sayın Akşener’in Cumhurbaşkanı Adaylığı İYİ Parti yetkili kurullarında karara bağlanır

İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının Meral Akşener olacağı yönündeki iddialara ilişkin, “Türkiye’nin gündeminde çok kısa bir takvim içerisinde gerçekleştirilecek bir seçim varsa bu değerlendirmeye açıktır. İYİ Parti, bu tür konuları yetkili organlarında konuştuktan sonra karara bağlar ve ondan sonra kamuoyuyla paylaşır.” dedi.

Dervişoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye derin bir ekonomik krizin pençesindeyken, piyasalardaki olumsuz gelişmeler, pandeminin yol açtığı yaraları daha da derinleştirirken, Türkiye’yi yöneten iktidar ve ortağının, gerçekleri perdeleyerek çeşitli gündemlerin peşinden koştuğunu” savundu.

ABD Başkan adayı Joe Biden’ın, Türk siyasetiyle ilgili sözlerini değerlendiren Dervişoğlu, Türk siyasetine yön verecek yegâne gücün, büyük Türk milleti olduğunu vurguladı.

Dervişoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

MİLLETİMİZ BUGÜNLE MEŞGULKEN, İKTİDAR VE LİYAKATSİZ KADROLARI, 8 AY ÖNCE YAPILMIŞ BİR KONUŞMADAN GÜNDEM ÜRETMEYE ÇABALIYOR

Bir yandan ekonomik zorluklar, diğer yandan diplomatik sorunlar ve bir de dünyayı esir alan pandemi yüzünden sıkıntılı günler yaşıyoruz.

Böyle zorlu dönemlerde, devleti idare edenlerden, basiretli, sağduyulu ve milletin huzur ve refahını koruyacak adımlar beklenir.

Türkiye’mizin en büyük şanssızlığı, 18 yıllık bir iktidarın oluşturduğu liyakatsız kadrolarının, attığı iş bilmez adımları ve milletin gerçek gündeminden ziyadesiyle uzak oluşudur.

Türkiye derin bir ekonomik krizin pençesindeyken, piyasalardaki olumsuz gelişmeler, pandeminin yol açtığı yaraları daha da derinleştirirken, Türkiye’yi yöneten iktidar ve ortağı, gerçekleri perdeleyecek çeşitli gündemlerin peşinde koşuyor.

Mutfakta yangın var… Milletin derdi iş ve aş iken, darbe tartıştıran, seçim konuşturan, olmadı Ayasofya gibi kutsal bir mabedimizden polemik üretmeye çalışan bir garip anlayışla karşı karşıyayız. Emin olunuz ki;  Bu anlayışla ülke yönetmeye kalkışanlar, binbir sıkıntıyla boğuşan aziz milletimizin sırtındaki en büyük yük ve kamburdur.

Milyonlarca anne, baba ve evladımız, “Okullar açılacak mı? Açılacaksa ne zaman ve nasıl açılacak? Pandemiye karşı yeterli önlemler alınacak mı?” diye kara kara düşünürken, iktidarın yegâne derdi, şahsi ve siyasi ikbal hesaplarından öteye gitmemektedir.

Belki de haklı olarak, ekonomideki durgunluğu aşabilmek için atılan sözde normalleşme adımlarının, ülkemizdeki vaka sayılarına ve sağlık tablosuna nasıl yansıdığını her birlikte üzülerek gördük.

Henüz yaz aylarındayken, milletimizi tedirgin eden gelişmeler, sonbaharla ve okulların açılmasıyla birlikte çok daha karmaşık bir hal alacaktır. Şu ana kadar, Sağlık Bakanı ve sağlık ordumuzun kişisel gayretleriyle yürütülen mücadeleyle ilgili, iktidarın, ne sağlık ne de ekonomik anlamda milletimizi rahatlatıcı kayda değer bir hazırlık ve adımını görmedik.

 

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BAŞKAN ADAYI JOE BİDEN’IN, TÜRK SİYASETİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ, NAFTALİNLİ SANDIKLARDAN ÇIKARILIP SERVİS EDİLDİ

Milletimiz bugünle meşgulken, iktidar ve liyakatsiz kadroları, 8 ay önce yapılmış bir konuşmadan gündem üretmeye çabalıyor. Bu rahatlık bile, gerçeğe yabancılaşmış bir zihniyetle, daha sıkıntılı günlere yelken açtığımızı gösteriyor.

Amerika Birleşik Devletleri Başkan adayı Joe Biden’ın, Türk siyaseti ile ilgili sözleri, naftalinli sandıklardan çıkarılıp servis edildi. Baştan ifade etmek isterim ki; Türk siyasetine yön verecek yegâne güç, Türk Milleti’dir. 18 yıldır, tak diye söylediklerini şak diye yapan bir iktidara alışan Washington çevreleri, bu alışkanlıkların çok yakın bir zamanda vazgeçmek zorunda kalacaktır. Çünkü emir-komuta zincirinde rahip uçuranların, hakaret mektubunu cebine koyanların, her tür tehdide boyun eğenlerin devri iktidarı sona yaklaşmaktadır.

Türkiye ve Türk Milleti için ağır bir yük haline gelen Ak Parti ve ortağının iktidarı, Amerikan başkan adayının verdiği örtülü desteğe rağmen devam edemeyecektir. Çünkü milletimiz, aşıyla, işiyle, evlatlarıyla ilgilenmeyen, onların sorunlarını görmeyen duymayan, varsa yoksa iktidarının hesabına düşmüş bugünün iktidarına, ağır bir fatura kesecek.

TEPKİ VERMESİNE RAĞMEN, MUHALEFETİ “SESSİZ KALMAKLA” İTHAM EDEBİLEN BU İKTİDARA SORUYORUM; ŞU ANA KADAR O HADSİZ SÖZLERİN MUHATABI OLAN PARTİLİ CUMHURBAŞKANI’NDAN TEK BİR KELİME DUYAN OLDU MU?

Joe Biden 8 ay önce konuşuyor, iktidarın elinin altındaki Anadolu Ajansı bu hadsiz sözlerin haberine, ne hikmetse 4 ay önce ve yalnızca İngilizce olarak yayınlıyor. Ama beylerin aklı Ağustos ayının ortasında açılıyor. Böyle devlet aklı, böyle devlet yönetimi, böyle devlet adamlığı olmaz.  Tepki vermesine rağmen, muhalefeti “Sessiz kalmakla” itham edebilen bu iktidara asıl ben sormak isterim; Şu ana kadar o hadsiz sözlerin muhatabı olan Partili Cumhurbaşkanı’ndan tek bir kelime duyan oldu mu? Bulunduğu makam, Türk Milleti’nin birliğini, bütünlüğünü ve onurunu temsil eder. O makama yapılmış bir saygısızlığa ilk cevap vermesi gereken kişi olan Sayın Erdoğan’dan tek bir cümle duyan var mı?

İYİ Parti de bir muhalefet partisidir. Ancak o sözlerin muhatabı değildir. Çünkü o saçmalıktaki tarife uyan tek bir görüşü, tek bir ilişkisi, tek bir teması yoktur. Oysa Sayın Erdoğan’ın hem de 15 Temmuz hain kalkışmasından kısa süre sonra, o kalkışmayı desteklediklerini söyleyen Joe Biden’le sarmaş dolaş görüntüleri mevcuttur.

Joe Biden ve rakibi Trump’la “Dostum” sıfatlamasıyla ilişki kuran kişi de bizzat Recep Tayyip Erdoğan’dır. Nitekim  Biden’ın sözleri üzerine, “’Dostu Trump” da, aynıyla şöyle bir açıklama yapmıştır; -Avrupa’daki liderler beni arıyor ve diyor ki; Erdoğan seni dinler. Bir konuş da şu meseleleri hallet.  Bu sözler de en az Biden’ın sözleri kadar utanç verici ve onur kırıcıdır.

Ancak şu dakikaya kadar Sayın Erdoğan’dan yükselmiş bir söz ve gösterilmiş bir tepkiye şahit olan var mı? Devleti yönetenler, sorumluluğu muhalefetin sırtına yüklemez.  Sorumluluk da yetki de kendi üzerlerindedir. Devlet, şikayet etmez, gereğini yapar. Ancak, bugünkü iktidar ve onun beceriksiz kadrolarının yapabildiği tek şey, milletimizi yalan-yanlış gündemle oyalamaktan ibarettir.

 

MİLLET AŞ İSTİYOR, ONLAR CAMBAZA BAK OYUNU OYNUYOR…

Millet iş istiyor, onlar darbe tartışmasından medet umuyor… Millet aş istiyor, onlar erken seçim konuşturuyor… Millet başını iki elinin arasına almış kara kara düşünüyor, onlar naftalinli sandıklardan istifade edilebilecek konuşmalar bulup, cambaza bak oyunu oynuyor…

Milletinden ve gerçeklerden bu kadar kopmuş bir iktidarı, ne okyanus ötesinden gelen örtülü destek, ne de bu tür numaralar kurtaramaz. Demokrasilerde hakem millettir ve milletimizin eli artık “kırmızı karta” karta uzanmıştır. Bu işin dönüşü, bu iktidarın kurtuluşu yoktur. Hesap sandıkta görülecektir.

İYİ PARTİ OLARAK, MAVİ VATANIMIZ İLE İLGİLİ ATILACAK ADIMLARIN DESTEKÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Ak Parti iktidarı, yapılan tüm uyarılara rağmen, yıllardır kulak tıkadığı Doğu Akdeniz ve Ege sorununda, bugünlerde bazı adımlar atıyor.. İYİ Parti olarak, Mavi Vatanımız ile ilgili atılacak adımların destekçisi olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Ancak, samimiyet testinden geçemeyen bugünkü iktidar ile ilgili kaygılarımız var.

Devletlerarası değil, kişisel ilişkilerle yürütülen ve belirlenen bir dış politikanın, Türkiye’yi getirdiği nokta yalnızlıktır. Bu yalnızlık, bölge ülkeleriyle, milli menfaatlerimiz çerçevesinde imzalanması gereken anlaşmaların önündeki engel halini almıştır.

Bugün Mısır’la, İsrail’le, Suriye’yle masaya oturabilen ve istediğini alan taraf, maalesef Yunanistan’dır. 15 yıldır, Ege’deki adalarda Yunan bayrağı dalgalanmasına sessiz kalan, asker konuşlandırılmasını görmezden gelen sorumsuzluk, bugünlerde bazı adımlar atıyormuş gibi görünmek istemektedir.

Sayın Genel Başkanımız bu durumu gayet iyi özetlemiş ve sormuştu; “18 adamızda Yunan bayrağı dalgalanıyor. Gidip ben mi indireyim?” Dolayısıyla, ekonomiden diplomasiye, hemen her alanda beceriksizlikleriyle çıkmaza giren iktidarın efelenmelerine itibar etmeyin.

Bütün bu meseleleri, devlet aklıyla değil, çapsız bürokratlarının yapay gündem çabalarıyla konuşuyorlar. Milli hassasiyeti yüksek milletimizin dikkatini başka alanlara çekme gayretindeler. Türk devletini yönetenler oturup dedikodu yapar gibi sürekli konuşmaz, gereğini yapar. Ancak, görünen o ki dertleri bu değildir.

Az önce de ifade ettiğim gibi ‘Cambaza bak’ dedirtmekten ve siyaseten bundan nemalanmaya çalışmaktan başka gayretleri yok. İktidarlarını böyle koruyabileceklerini sanıyorlar. Ama yanılıyorlar.

CAMİ ÖNLERİNDE BUZDOLABI SATIŞLARINDAN ZENGİNLİK ÜRETMEYE KALKMAK, BİR İKTİDAR İÇİN BAŞARI DEĞİL, OLSA OLSA ACI BİR İTİRAFTIR

Bakın, daha dün açıklanan rakamlara göz atın; Türkiye’de açlık sınırı 2385 lira, yoksulluk sınırıysa 8249 lira. Türkiye’nin gerçek gündemi, vatandaşımızın gerçek meselesi, asgari ücretin açlık sınırının altında olmasıdır. Vatandaşımızın gerçek gündemi, milyonlarca çalışanımızın yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olması, dolayısıyla sefalet içinde olmasıdır. Cami önlerinde buzdolabı satışlarından zenginlik üretmeye kalkmak, bir iktidar için başarı değil, olsa olsa acı bir itiraftır.

Türkiye kaynak ve imkanları yönüyle zengin bir ülkedir. Ancak bu zenginlik, adil olmayan gelir paylaşımı yüzünden, belli bir zümreye aktarılmaktadır. Fukaralık bu milletin kaderi değildir. Tozlu raflardan indirilmiş uyduruk gündemler değil, EYT’lilerin uykusunu kaçıran gerçeklerdir iktidarın ilgilenmesi gereken.  Kişisel hırslarla başka ülkelerle kavga etmek değil, işsiz gencine iş bulmaktır, iktidarın ilgilenmesi gereken. Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçinin hak ve hukukunu savunmaktır iktidarın yapması gereken. Hükumetin görevi, kendi yarattığı fukaralığı yöneterek bundan siyasi rant temin etmek değil, milyonlarca işsize iş, milyonlarca dertliye derman, milyonlarca gence umut olmaktır.

GERÇEK OLAN; ÇOKOMEL EKONOMİSİ DEĞİL, VATANDAŞIN EKONOMİSİDİR

Hamasetle, husumetle ve hakaretle bir yere varılmaz. Gerçek olan; çokomel ekonomisi değil, vatandaşın ekonomisidir.

Dolardaki her kuruş artışın, Türk Milleti’ne milyarlarca liralık yük getirdiği gerçeğini görmeyen, görmek istemeyenlerin yapacağı iş değildir, Türkiye’yi yönetmek. Türkiye’yi yönetmek ciddiyet ister. Türkiye’yi yönetmek liyakat ister. Türkiye hanedanlık değildir. Hısımla akrabayla, dünürle damatla yönetilebilecek sıradan bir ülke hiç değildir. Tavsiyemiz o dur ki; kafanızı saraydan çıkarın ve şakşakçıların değil, milletin sesine kulak verin.

Bilindiği gibi geride bıraktığımız günler içinde görevi başındayken kardeşi ve annesiyle birlikte barış ve kardeşliğimize kast eden terör örgütleri tarafından şehit edilen, Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin’i şehadetinin 41.yıl dönümünü birlikte andık. Kendisini tüm şehitlerimizle birlikte rahmet, minnet ve şükranla yad ediyorum.

 

İYİ PARTİ OLARAK BİNGÖL HAVALİMANININ ADININ “ŞEHİT HİKMET TEKİN HAVALİMANI” OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ İÇİN KANUN TEKLİFİNİ SUNDUK

Şehit Bingöl Belediye Başkanı Hikmet Tekin’in isminin yaşatılması ve tarihin altın sayfaları arasındaki müstesna yerinin korunabilmesi açısından, 2013 yılında hizmete giren Bingöl Havalimanının adının “Şehit Hikmet Tekin Havalimanı” olarak değiştirilmesi için İYİ Parti olarak hazırladığımız kanun teklifini TBMM Başkanlığına sunduk.

Diler ve umarım ki, hem aziz milletimizin hem de parlamentodaki siyasi partilerimizin desteğiyle bu değişikliği gerçekleştirmeye muvaffak oluruz.

 

TÜRKİYE’Yİ YÖNETECEK KİŞİNİN ABD BAŞKANLARININ YA DA ADAYLARININ ÖVGÜ VE YERGİLERİNE GÖRE YOL HARİTASI TANZİM ETMEYE KALKIŞMASIDIR ASIL ONUR KIRICI OLAN

Dervişoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

ABD Başkanının sözlerini onur kırıcı buluyor musunuz?

Türkiye’yi yönetecek kişinin ABD başkanlarının ya da adaylarının övgü ve yergilerine göre yol haritası tanzim etmeye kalkışmasıdır asıl onur kırıcı olan. Burada istifadeye açık bir devlet başkanı görüntüsü sergilemesidir Türk milletinin yüreğini inciten ve şerefini zedeleyen.

Sayın Bakan doların çıkıp inmesinin vatandaşı ilgilendiren bir şey olmadığını, Türk lirasının da rekabet gücünün arttığını söylemişti sizin ortaya koyduğunuz gerçekle Sayın Bakan’ın koyduğu gerçek arasında büyük bir fark var?

Bakan’ın tarif ettiği çokomel ekonomisi değil eti puf ekonomisi. Türkiye’de doların her artışının Türkiye’nin iç ve dış borcunun toplamına getirdiği yük bellidir. Dolar 1 lira arttığında vatandaşın cebinden 500 milyar lira çıkıyor. Yanlış bir faiz enflasyon korelasyon bakışı var hükümetin. Sayın bakanın tarif ettiği ekonominin istinat ettiği verileri bilmiyorum. Asıl sıkıntı Türkiye doğru verileri verip ekonomiyi masaya yatıramıyor, veri doğru olmayınca hem sorunu tespit edemiyorsunuz hem çözüm önerileri konusunda sıkıntıya düşüyorsunuz. Türkiye’de tencere kaynamıyor. Devletin yetkililerini gerçek veriler üzerinden değerlendirme yaparak çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyorum. Bu konuda yeterlilikleri söz konusu değilse Sayın Genel Başkanımızın davet ettiği Memleket Masası buna çaredir.

İstanbul sözleşmesi ile ilgili siz ne diyorsunuz?

İstanbul sözleşmesinin ilk imzacısı Türkiye. Bugün tartıştıkları şey o gün gündemimizdeydi ve o gün Cumhurbaşkanı farklı şeyler söylüyordu. Şimdi İstanbul sözleşmesinin doğrularını görmezden gelerek vehimler üzerinden bir bakış açısını geliştirmeyi devlet aklıyla bağdaştıramıyorum.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” açıklamasını değerlendirmesini yapar mısınız?

Gündemimizde olan bir konu değil. İYİ Parti olarak yapay gündemlerle meşgul olmuyoruz.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak Meral Akşener’in adının geçtiğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Dervişoğlu,

“Türkiye’nin gündeminde çok kısa bir takvim içerisinde gerçekleştirilecek bir seçim varsa bu değerlendirmeye açıktır. Ama şahsen bu değerlendirmeyi ben Müsavat Dervişoğlu olarak yapamam. İYİ Parti, bu tür konuları yetkili organlarında konuştuktan sonra karara bağlar ve ondan sonra kamuoyuyla paylaşır.” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Maaşınızı dolar üzerinden mi alıyorsunuz?” açıklaması hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Türkiye’de doların her artışının iç ve dış borç toplamına getirdiği yük bellidir. Dolar 1 lira arttığında vatandaşın cebinden 500 milyar lira çıkıyor. O 500 milyar lira ile neler yapılabilir, Türkiye’nin takdirine sunuyorum.” şeklinde konuştu.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!