Oh ne ala.
Vallaha bal. Bal.
Kişiye özel mahkeme.
İsteğe göre savcı.
Emre göre serbestlik.
Bir de sabaha kadar beklettiler diye kızmalar.
Günler öncesinden yapılan hazırlıklar, duyurular, çağrılardan kimsenin haberi olmadıysa pes.
Açılım dediler ya.
Boru gibi açtılar milletin gözünü.
Kimse kimseyi kandırmasın. Hiç Kimse karnından konuşmasın.
Bilmem kimle telefonda konuştu diye, birilerine selam verdi diye, falancayla resim çektirdi diye, feşmekanın kitaplarını okudu diye aylardır hapiste tutulan insanların linç edildiği, savcılar tarafından binlerce yıl hapislerinin istendiği bir ortamda.
Adamlar ellerini kollarını sallaya-sallaya geldiler.
Yüz binlerce liralık ciplerde, örgüt elbiseleri ile indiler.
Kahramanlar gibi karşılandılar.
Yollara dizilenler el salladı.
Malum milletvekilleri gözyaşlarına boğuldu zafer sarhoşluğundan.
Birkaç dakikada eyleme karışmadıkları(!) tespit edildi ve serbest bırakıldılar.
Ayaklarına kadar giden savcı, Cumhuriyet’in Savcısı.
Kapıya kadar gönderilen hakim kimsesizlerin kimsesi idi.
Polise taş attılar diye, kaç yıl hapisle yargılanan çocukların varlığının bilindiği bir ortamda;
Bölücü başı bağlı tutulduğu yerden emir verdi diye geldiler.
Suça karışmadılar diye serbest bırakıldılar iyi mi?
Emirle geldik dediler serbest bırakıldılar iyi mi?
Kurşun sıktıkları, yıkmaya çalıştıkları bu devletin yöneticilerinin acizliğinden düğün-bayram ettiler iyi mi?
Onlar paçavralar açarken bizler sustuk.
Evlerimizi işyerlerimizi bayraklarla donatamadık iyi mi?
Yüreği yangınların seslerini duyuramadık iyi mi?
Onlar kadar cesur olamadık iyi mi?
Görür gibiyim.
Evet-evet, görür gibiyim.
Birileri perdenin arkasından, sütrenin gerisinden gülüyor iyi mi?