İran ordusu, ülkenin büyük bir bölümünü kapsayan geniş çaplı elektronik savaş tatbikatı yapıyor. Ülkede geniş çaplı yapılan tatbikata ”Gökyüzü Kalkanı 1400” ismi verildi.
İran devlet televizyonunun haberine göre, orduya bağlı elektronik savaş birimlerinin katılımıyla İsfahan’da başlatılan “Gökyüzü Kalkanı 1400” adı verilen tatbikat, ülkenin büyük bir bölümünü kapsıyor.Tatbikatta elektronik savaş alanında hücum ve savunma taktiklerinin uygulanacağı ve sistemlerin performanslarının test edileceği belirtildi.
Sistem Performansı Denemesi
Mehr News’e konuşan Tuğamiral Seyyari söz konusu tatbikatın İsfahan eyaletinin geniş bir alanında yapılacağını belirterek, “Bu tatbikatta elektronik savaşta kullanılan sistemlerin performanslarının denenmesi amaçlanıyor.” ifadelerini kullandı.
Tuğamiral Seyyari ayrıca, İran Ordusu’nun savunma ve elektronik savaş için gerekli altyapıyı oluşturduğunu aktardı.
Elektronik Savaş Nedir?
Üstün silahlar ve taktikler, savaşların kazanılmasında avantaj sağlamışlardır. Tarih boyunca bu silah ve taktiklere karşı, karşı tedbirler alınmıştır. Elektronik harp da bunlardan bir tanesidir.
Elektronik harp (EH) ve İngilizce telaffuzuyla Electronic Warfare (EW), ülkeler arasında, ülkelerin sahip olduğu teknoloji ve elde ettiği istihbarat bilgisine göre sürdürülen elektromanyetik spektrumun kontrolünü ele geçirme savaşıdır. Bu sayede, çeşitli tekniklerin kullanılmasıyla elektromanyetik tayfın düşman güçlerince kullanımını tamamen engellerken, dost güçlerce kullanımını askeri amaçlar doğrultusunda en faydalı hale getirmeyi hedefleyen bir sistemdir.
Tarihte Elektronik Savaş
Savaşlarda düşman birliklerinin haberleşme muharebe sistemini karıştırmak/köreltmek, en önemli unsurlardan bir tanesidir. 1905 yılında Rus-Japon savaşında telsiz sinyallerin karıştırılmasıyla başlayan elektronik savaşın önemi, İkinci Dünya Savaşı sırasında kavranmıştır.
Bu alandaki en önemli bulgulara, Çanakkale Savaşı’nda rastlanmaktadır. 5 Mart 1915 tarihinde, iki torpido botun eşlik etmesi ile Queen Elizabeth savaş gemisi, düşman uçağının havadan yürüttüğü yönlendirmeler sayesinde, Kilitbahir’de bulunan topçu bataryalarını bombardıman etmekteydi. Kilitbahir girişinde gizlenen Yıldız Telsiz Telgraf İstasyonu; gemiler ile dost birliklere atış tanzimi yaptıran uçağın frekanslarına girmeyi başarıp, “Jamming” olarak adlandırılan telsiz karıştırması yaptı ve böylece bombardıman, karıştırma nedeniyle başarısız oldu.
Elektronik saldırı
Elektronik saldırı, askeri güç ve teknolojik altyapı kullanılarak düşman güçlerinin radyo dalgaları ve radar frekans bandı başta olmak üzere, elektromanyetik tayf’ı kullanmalarının engellenmesi, bu suretle seyrüsefer, hedef tespit, takip, telekomünikasyon ve istihbarat paylaşım yeteneklerinin azaltılması, komuta zincirini oluşturan halkaların birbiri ile elektronik haberleşmesinin engellenmesidir. Elektronik saldırı aktif veya pasif olarak icra edilebilir.
Aktif elektronik saldırıya, yüksek güçte ve düşmanın da kullandığı frekans aralığını kapsayacak şekilde parazit radyo yayını yapılması suretiyle düşman telsiz haberleşmesinin karıştırılması, aynı frekans bandında elektronik veya beşeri dezenformasyona yönelik yayınlar yapılmasıyla düşman radyo/istihbarat operatörlerinin veya radar alıcıları, transponder istasyonu gibi elektronik aygıtların yanıltılması, özellikle hava araçlarında yaygın olarak kullanılmaya başlanan aktif dalga iptal yöntemleri ve elektromanyetik impuls bombası (EMP) kullanımı örnek verilebilir. Bunların haricinde, özellikle son yıllarda İnternet kullanımının yaygınlaşması ve askeri yönetim merkezleri ile veri tabanlarının İnternet erişimine açılmasını takiben dijital saldırı terimi doğmuş ve bilgisayar ağlarının yetkin bilgisayar korsanları ve saldırganlara hassasiyeti ve askeri konjektür itibarıyla bu durum da aktif elektronik saldırı kategorisinde değerlendirilmeye başlanmıştır.
Pasif elektronik saldırı olarak ise, özellikle savaş uçaklarından radarları şaşırtmak için bırakılan şaf, radar reflektörleri, Faraday kafesleri, kanatlı dekoy veya aldatıcılar ile stealth teknolojiler örnek gösterilebilir. Pasif elektronik saldırılar yapıları gereği herhangi bir elektromanyetik kirlilik oluşturmadıkları için düşman sensörleri tarafından kolayca fark edilmezler ve bazı durumlarda bu çok daha erken fark edilebilen aktif elektronik saldırıya kıyasla bir avantajdır.
Elektronik saldırı yöntemlerine yönelik birçok ayrıntı askeri veya devlet sırrı olarak saklanır.
Elektronik savunma
Elektronik savunma, dost ve müttefik güçlerin elektronik teçhizat, araç, haberleşme, altyapı, ateş gücü ve karargahlarının düşman unsurların elektronik saldırılarından korumasıdır. Elektronik savunma ayrıca dost kuvvetlerin kendi elektronik saldırı metotlarından korunması için de icra edilir. Aktif elektronik savunma teknikleri arasında frekans atlamalı geniş spektrum askeri telsizler gibi bazı ekipmanın değişen elektronik harp koşullarına göre teknik modifikasyonu örnek verilebilir. Pasif elektronik savunma biçimleri arasında ise özellikle operatör personelin günün koşullarına ve düşmanın kullanabileceği olası yöntemlere karşı eğitimi baş rol oynamaktadır. Elektronik karşı tedbir ekipmanı elektronik savunma kategorisinde değerlendirilir.
Elektronik Destek
Elektronik destek, elektromanyetik tayfın pasif olarak kullanımı ile savaş bölgesinde bulunan dost ve düşman birliklerinin konumlarını, bu birliklerin hareket yönlerini, hızlarını, ateş güçlerini ve hatta kendi aralarındaki haberleşmelerinin içeriğini tespit edilmesinde, istihbarat verilerinin çıkarılmasında, düşmanın yaydığı sinyallerin bulunup analiz edilmesinde büyük çapta rol oynamaktadır.
Elektronik destek sayesinde, siyasal ve karargâh düzeyde önemli strateji kararlarının alınması sağlanabileceği gibi, savaş anındaki anlık taktik seçimlerinin sağlanması, taarruz yönü ve gücünün belirlenmesi gibi durumlarda da kullanılabilir. Bu destek, çoğunlukla pasif olarak icra edildiği için ve herhangi bir elektromanyetik iz yaratılmadığından dolayı düşman güçleri tarafından fark edilemez.
Örnek vermek gerek ise Bahar Kalkanı Harekatı esnasında; Türk Hava Kuvvetleri tarafından sahadaki birliklere ve komuta merkezine yoğun elektronik destek sağlanmış, Rejim’e ait radar istasyonları ve hava savunma mevzileri tespit edilmiştir. Buna müteakiben Türk Silahlı Kuvvetleri, elektronik harp desteğinden de yararlanarak birçok düşman hava savunma sistemini, hava savunma sistemlerinin en kolay hedefi olan SİHA’lar tarafından imha etmiştir.
Silahlı Çatışmalar Hukuku ve Siber Savaş: Hukuki Kavramsallaştırma Çabaları
Literatürde siber harbin birçok kez asimetrik bir konsept olarak ele alındığı görülmektedir. Bu yaklaşımlara göre, konvansiyonel olarak zayıf olan tarafın hareket tarzı gibi algılanan siber harp yetenekleri, özellikle aksiyon – reaksiyon dengesini bozan hızı ile dikkat çekmiştir. Ayrıca, bu askeri mücadele biçimi, aktörlerin “silahlı çatışmaya gerek duymadan” hedeflerine ulaşacakları bir strateji olarak takdim edilmiştir. Daha da önemlisi, siber harbe ilişkin birçok tartışma, bilim-kurgu dünyasına daha yakın duran anekdotlar üzerinden sürdürülmüştür.
Silahlı çatışmalar hukukuna dahil olan temel antlaşmalar arasında henüz siber saldırılar ve siber silahlara ilişkin özel ve norm teşkil eden bir unsur yoktur. Ancak, insancıl hukuk kapsamında siber çatışmayı kapsayan daha genel yorumlar yapıldığı, günümüzdeki ve gelecekteki ‘siber silahların’ da bu hukuki değerlendirmeler kapsamında ele alındığı bilinmektedir.
Siber harp olgusunun popüler tartışmaların ötesinde, hukuki ve teknik olarak tanımlanarak konuya ilişkin uluslararası bir konsensüs oluşturulması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, siber harbin gerçekleşmesi için bilinen askeri imkanlarla oluşturulabilecek bir yıkıma neden olma kriterleri ve silahlı çatışmalar hukukunun siber saldırılar karşısında ne derecede uygulanabileceğine ilişkin bazı çalışmalar olsa da, uluslararası toplumun halen katetmesi gereken uzun bir yol vardır.
Özellikle devlet düzeyindeki aktörlerin, siber alanda / siber enstrümanlar ile yaşanan bir çatışmanın kontrolsüz tırmanmasına engel olmak amacıyla gerekli uluslararası mekanizmaları inşa etmesi büyük önem arz etmektedir. Örneğin, bir siber saldırı karşısında verilecek meşru yanıtın sınırlarının ve şartlarının belirlenmesi kritik bir husustur. Bu çerçevede, düşmanca bir siber eylemin, boyutları, failleri ya da sonuçları açısından, hangi koşullarda Birleşmiş Milletler Sözleşmesi 51. Madde kapsamında meşru müdafaa hakkı doğuracağına ilişkin hukuki bir anlayışın oluşturulması zaruridir. Bu noktada, kritik ulusal altyapıya yönelik kinetik etki doğuran saldırılar bir kriter olarak alınacak ise, o halde kritik ulusal altyapının ve kinetik etkinin de ayrıca tanımlanması gerekecektir. Ayrıca, birçok siber saldırı devlet sponsorluğunda, vekaleten (proxy) biçimde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, meşru yanıtın hangi durumlarda ve hangi uluslararası hukuki gerekçeler ile kaynak ülkeye yönelebileceği de ayrı bir tartışma konusudur. Siber saldırıların klasik bir silahlı saldırı sayılmasına ilişkin kriterler berrak biçimde belirlense dahi, saldırının sivil hedeflere mi askeri hedeflere mi yöneldiğinin net biçimde anlaşılması gerekecektir. Zira, bir silahlı saldırıyı değerlendirirken önemli hukuki çerçevelerden biri de hedefin nitelikleridir.
Siber Savaş Sırasında Sivil ve Askeri Hedef Ayrımı İmkansız mı?
Son olarak, yukarıda belirtilen sorunsallar aşılsa dahi, askeri hedeflere yönelen bir siber saldırının beklenen sonuçları oluştururken sivillere – istemeden de olsa – verebileceği zarar (collateral damage) nasıl ölçülecektir? Günümüzde akıllı mühimmatlara ve gelişmiş muharebe ağlarına sahip silahlı kuvvetler, bu tür kaygıları teknoloji-yoğun harekatlar ile bir yere kadar aşabilmektedir. Ancak siber silahlar için böyle bir avantaj her durumda söz konusu olmayabilir.
Söz gelimi, bir ülkede internet ağlarının ve servislerinin çökertilmesi muhakkak sivillerin zarar görmesine neden olacaktır. Yine, siber silahların özgün nitelikleri dolayısıyla, ofansif tarafın askeri planlayıcılarının muhtemel sonuçları önceden kestirmesi zordur. Sadece söz konusu nitelik dahi, siber enstrümanlara ilişkin kitle imha silahlarına ya da konvansiyonel yeteneklere yönelik silahsızlanma girişimlerine benzer inisiyatiflerin gündeme gelmesine neden olmaktadır.
Türkiye’nin Elektronik Harp Sistemleri
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kara, hava ve deniz platformlarında, çoğunluğu Türk savunma sanayii tarafından geliştirilmiş EH sistemleri kullanılmaktadır. Bunların bazıları, aşağıda sıralanmıştır.
1-) KORAL Mobil Elektronik Destek ve Taarruz (ED/ET) Sistemi
KARA SOJ projesi kapsamında ASELSAN tarafından geliştirilen KORAL Mobil Elektronik Destek ve Taarruz (ED/ET) Sistemi, her biri 8×8 askeri araç üzerine entegre edilmiş bir adet Radar Elektronik Destek (KORAL ED) Sistemi ve dört adet Radar Elektronik Taarruz (KORAL ET) Sisteminden oluşmaktadır.
KORAL ED/ET Sistemi; hava, kara ve deniz platformlarında mevcut radar sistemlerine köreltme ve aldatma uygulamak için ASELSAN tarafından geliştirilmiştir. KORAL, 2015 yılından itibaren Hv.K.K.lığına teslim edilmeye ve Suriye sınırında göreve başlamıştır. Testleri, Konya Elektronik Harp Test Sahasında (EHTES) bulunan S-300 başta olmak üzere çeşitli ürünlerin radar sistemleri üzerinde başarıyla tamamlanmıştır.
2-) MİLKAR-3A3 Elektronik Harp Sistemi
ASELSAN tarafından geliştirilen MİLKAR-3A3 Mobil V/UHF Elektronik Taarruz Sistemi, farklı platformlarda V/UHF frekans bandında haberleşme yapan hedef muhabere sistemlerine Elektronik Taarruz (ET) uygulanması amacıyla geliştirilmiştir. Hedef V/UHF bandı haberleşmesinin engellenmesi, geciktirilmesi veya yanlış bilgi iletimine sebep olunarak dost birliklere taktik sahada avantaj sağlanması amacıyla kullanılmaktadır.
3-) Taktik Elektronik Destek Podu (EDPOD)
TÜBİTAK-BİLGEM tarafından geliştirilen F-16 Tatik Elektronik Destek Podu (EDPOD), tehdit radarlarını tespit ve teşhis etmek, tehdit radarlarının konum bilgilerini kullanarak Elektronik Muharebe Düzenine (EMD) katkıda bulunmak üzere geliştirilmiştir.
4-) Radar İkaz Alıcı Sistem (RİAS)
Radar İkaz Alıcı Sistem (RİAS); hava platformlarına tehdit oluşturan radarların tespit edilmesi, sınıflandırılması, teşhisinin gerçekleştirilmesi, pilotun tehdit hakkında sesli/görsel olarak uyarılması ve programlanmış karşı tedbirin başlatılması amacıyla ASELSAN tarafından geliştirilmiştir. Radar İkaz Alıcı Sistem bulunan platform; kendisine kilitlenen düşman savaş uçağından veya düşman hava savunma bataryasından RİAS sayesinde haberdar olmakta ve tehdide uygun karşı tedbir sistemini devreye sokmaktadır.
5-) NAZAR Lazer Elektronik Taarruz Sistemi (LETS)
Deniz Kuvvetlerinin ihtiyaçları kapsamında Meteksan Savunma tarafından 2016 yılında başlatılan ve resmi olarak ilk defa Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından paylaşılan bir videoda ismi geçen NAZAR TM Doped Fiber Lazer Geliştirilmesi Projesi; tehditlere karşı elektronik taarruz (EH) amacıyla kullanılabilecek bir lazer kaynağıyla, bu lazer kaynağının temel teknolojisinin tasarlanıp geliştirilmesini kapsamaktadır. Projenin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaçları kapsamında geliştirildiği göz önüne alındığında NAZAR Sisteminin, gemi konuşlu olacağı tahmin edilmektedir.
İran Tatbikatı ve Türkiye
İran’ın elektronik harp konusunda yaptığı tatbikat ve sonrasının izlenmesi Türkiye’nin milli güvenliği ve Suriye’deki varlığı açısından önemlidir. Olası bir saldırının gerçekleşmesi durumunda savunma,taarruz ya da destek güçlerinin ne kadar gelişmiş olduğu ve etki kapasitesi de büyük önem taşıyor. Hukuki yönüyle boşlukları olan elektronik savaş durumu birçok yeni sorunun da habercisi olduğu değerlendirilmiştir.
Kaynak: 21YYTE/Ayşegül Yıldız