İsrail ilk köşe başını fiilen Suriye’nin hem güneyi hem de kuzeyinde oluşturmuş durumdadır.
Suriye’nin güneyinde Golan’ı ve Hizbullah’ı, kuzeyinde ise Şii Hilal’i ile Türkiye’yi bloke etmeyi düşünüyor.
İsrail ikinci köşe başını ise Irak’ın kuzeyinde, İran’ın batısında ve Türkiye’nin Güneydoğusunda resmen tutmaya çalışıyor.
Bu bağlamda İsrail’in en yakın müttefiki Suriye’de PYD/PKK, Irak’ın kuzeyinde ise Barzani’nin IKBY’sidir.
IKBY’nin bağımsızlık referandumunu tek destekleyen ülkenin İsrail olması bundandır.
Filistin halkına kan kusturan, Filistin coğrafyasının etrafını kuşatarak bütün bir millete hapishane hayatı yaşatan İsrail, Barzani’nin bağımsızlık referandumunu destekliyor.
Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını tanıyor!
Size ilginç gelmiyor mu?
Barzani’ler İsrail’e şükranlarını sunuyor!
İsrail Başbakanı Netanyahu, Kuzey Irak’ta yapılan referandum hakkında yorum yapma yasağı getirdi.
Referanduma açıktan destek veren tek ülke olan İsrail’in Başbakanı, taktik değiştirerek, gelen tepkileri azaltmak için çareyi bir süre sessiz kalmakta buldu.
İsrail’den askeri destek almadıklarını söyleyen Mesut Barzani’nin yeğeni olan General Şirvan Barzani, İsrail yönetiminden sadece siyasi yardım aldıklarını belirtti.
İsrail’in yardımını önemsediklerini de kaydeden Barzani, “Bugün son derece zor bir durumda bulunuyoruz.
Bu, Kürt tarihinde bir geçiş süreci ve gelecekte bize bu süreçte ciddi yardım sunanları unutmayacağız. İsrail de bunların arasında” diyor.
36. Paralelin üstü!
-ABD, birinci körfez hareketinin akabinden Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölge olan 36. Paralelin üstünü uçuşa yasak bölge ilan etti.
-Saddam’ın kuzeyde bıraktığı silahları PKK ve Barzani’lere vererek savunmalarını güçlendirdi.
-Oluşturduğu “Çekiç Güç” vasıtasıyla bölgeyi korumaya aldı.
-Zamanın ABD başkanı Bush, 2003’de “Türk askeri Irak’a girerse karşısında ABD askerini bulur” diyerek Türkiye’yi hareketsiz bıraktı!
-Türkiye’nin moral üstünlüğünü yıkmak için Süleymaniye’de çuval vakasını meydana getirdi.
-Türkiye üzerinden Pasifik’teki Guam adasına taşıdığı Kürtleri eğiterek yeni kurulacak Kürt Devletinin bürokrasisini oluşturdu.
-ABD’ye götürülen bu Kürtlerden bazıları ‘Biz ABD’lilerle aynı kanı taşıyoruz. Saddam’a karşı iki taraf da kan döktü. İki tarafın kanı birbirine karıştı’ diyecek noktaya geldiler.
Kuzey Irak’taki Kürdistan, Barzani’den daha çok ABD’nin eseridir.
Filistin’lilerin İsrail devleti içinde, Kıbrıs Türk’lerinin Rumların içinde bir arada yaşamaya zorlayan ABD’nin neden Irak/Suriye/İran ve Türkiye’deki Kürtlerin ayrı devletlere sahip olması için elinden her geleni yapıyor?
Bu sorunun cevabının üzerinde herkesin ciddi ciddi kafa yorması gerekir.
Kürt sorunundan söz edenlerin ABD/İsrail hedeflerine hizmet ettikleri de kanıtlanmış oldu.
“Kürt Sorunu” ne olduğunu anladınız mı?
Demek ki “Kürt Sorunu” esas itibarıyla “Bağımsız Birleşik Kürdistan” sorunuymuş!
Bu yalnızca Barzani’nin yüz yıllık rüyası, projesi ve hedefi değil, Türkiye’deki KCK ve PKK’nın da hedefidir.
Barzani, Türkiye’de Kürt Sorunu’ndan ve çözümünden söz edenlere bunun “ana dilde savunma hakkı”, “ana dilde eğitim” vb. demokratik hak ve özgürlüklerin elde edilmesi sorunu olmadığını da kanıtlamış oldu.
Anayasadan “Türk vatandaşlığı” kavramını çıkarmak ve “Kürt” kavramını sokmak isteyenlerin kime ve neye hizmet ettikleri de böylece açığa çıkmış oldu.
Kuşkusuz Türkiye Irak değildir.
Ancak, Türkiye’deki bölücülerin döneme ve zamana bağlı olarak aşama aşama gidecekleri hedefleri de Irak’takilerle aynıdır.
Ana dilde eğitim, bölgesel yönetim, özerk yönetim, Bağımsız Kürt Devleti, Bağımsız Birleşik Kürdistan kavramları entelektüel egzersiz olsun diye icat edilmiş değildir.
“Kürt Sorunu” diye yırtınanlar bu sorunun neye ve kime hizmet ettiğini görmek için Irak’ta ve Suriye’de yaşananlara bakmaları yeterlidir.
Bugün Irak’ta olanların yarın Türkiye’de olmayacağının garantisini kim verebilir?
