Genç göstericilerin hükümetin yolsuzluğunu ve kötü yönetimini protesto etmek için en son Bağdat’ın Tahrir Meydanı’nı doldurmasının üzerinden aylar geçti.25 Mayıs’ta, haftalarca süren çevrimiçi seferberliğin ardından, Ekim 2019’da hükümet karşıtı bir protesto hareketinin başlamasından bu yana, 600’den fazla sivilin öldürülmesinden hesap sormak için demokrasi yanlısı aktivistler bir kez daha Bağdat sokaklarına döndüler. Aynı dönemde, Irak İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’na göre, sosyal örgütleyiciler sürekli ölüm tehdidi altında çalışmaya devam ederken, hedefli suikastlarda da en az 35 aktivist öldürüldü.
Bardağı taşıran son damla neydi?
Yenilenen protestoların son kıvılcımı, 9 Mayıs’ta Kerbela’da kimliği belirsiz kişilerce vurularak öldürülen Ihab al-Wazni’nin öldürülmesi oldu. Hükümet karşıtı protesto hareketinde önde gelen bir aktivist ve milisleri ve İran’ın etkisini eleştiren ölümü güney kentinde öfkeye yol açtı. Önde gelen gazeteci Ahmed Hassan da öldürüldükten bir gün sonra Irak’ın güneyinde vurularak ağır yaralandı.
Protestoların arka planında ne var?
Irak Anayasası, ABD liderliğindeki müttefiklerin ülkeyi işgalinden 2 yıl sonra, 2005’te yazıldı. Ülkede ilk seçimler de aynı yıl yapıldı.Ancak Irak’ta siyasi yapı o tarihten bu yana bir düzene kavuşmadı. Bu da ülkede sosyal ve ekonomik durumu, gündelik hayatı doğrudan olumsuz etkiledi. Irak’ın büyük kısmında oluşan güvenlik açığı, beraberinde bombalı saldırıları ve sivillerin ölümlerini de beraberinde getirdi. Bu sebeple zaman zaman protestocular sokağa çıktı.Bu protestolarda öne çıkan sloganlar vatanseverlik, milli kimlik inşası ve yabancı güçlerin müdahalelerini sonlandırmak oldu. Yıllardır süren bu protestoların hala daha olumsuz etkilenen kitleler olduğu için devam ettiği söylenebilir. Bu protestocuların önemli kısmının işsiz üniversite mezunlarının oluşturması aslında bir gücün onları itmediği kendi mağdurluklarının son bulmasını istemeleridir. Ülkenin genç işsizleri yanında bazı yaşlı erkek ve kadınların protestoya katılması ve kendi çocuklarının ve ülkenin geleceğinin yok olduğuna dair birtakım iddialarda bulunması ise Irak halkının isyanını apaçık bir şekilde ortaya koyuyor. Göstericilerin çoğunun yoksulluğun yaygın olduğu bölgelerden gelmesi ise protesto amacının ne olduğu konusunda bizi şaşırtmıyor. Irak düzeninin böyle gittiği sürece protestoların daha da alevlenerek ve isyanla katlanarak gideceği ise aşikardır.
Bu protestolardan önce olan olay ve gelişmeleri, gösterilerin gelişimini dikkatli bir şekilde incelediğimizde kuşkuya yer olmayacak şekilde destekleyen iç ve dış güçlerin olduğu görülmektedir. Özellikle gösterilerdeki örgütleniş biçimi, kullanılan sloganlar ve gençlerin katılımı bunu gösteriyor. Gösterilerin arkasında içerideki sivil bir güç vardır. Bu sivil güç Sadr hareketi gibi bazı siyasi oluşumlar tarafından desteklenmektedir. Dolayısıyla bunun bir de dış destekçisinin olması gerekmektedir. Bu güç belki birinci olarak Amerika Birleşik Devletleri’dir. Zira Irak’ta İran’a bağlı bütün siyasi partilere bir mesaj vermek istemektedir.
Kaynak: 21YYTE/Neslişah Durmuş