İmralı, Kandil ve HDP’e Farkı

AKP’nin PKK ile kurduğu ilişkide yaptığı en büyük ihanet Öcalan’ı Kürt asıllı yurttaşların temsilcisi yerine koymasıdır. Kürtler adına karar verici mercii olarak Öcalan’ı ve örgütünü görmesi ve göstermesidir. AKP iktidarı Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında okutarak halkı terörist başının arkasında toplanmaya resmen teşvik etmiştir.
 
AKP’nin yandaş kalemleri de “Çözüm Süreci” başlatıldığından bu yana PKK’nın yaptığı eylemlerin, Öcalan’a rağmen gerçekleştiği vurgusunu yapmışlardır. PKK’nın yaptığı eylemleri de derin PKK ya da kontrolsüz marjinal gruplara mal ettiler.
 
6-8 Ekim olaylarına kadar, meydana gelen terörist eylemler ‘Süreç devam ediyor’  yargısı zarar görmesin diye küçümsendi, görmezlikten gelindi ve marjinal guruplara indirgendi.
 
6/8 Ekim Olaylarından sonra bile köşe yazarları olayların sorumlusunun PKK olduğunu, Öcalan’ın bu olaylardan masum olduğunu, hatta Kobani gösterilerinin Öcalan’a darbe olduğunu bile iddia ettiler.
 
‘Barış süreci’ diye diye kentleri teröre boğan bir anlayışla Türkiye karşı karşıya kalmıştır. Ortaya çıkan bu çelişkileri açıklayabilmek için de yandaşlar ‘iyi PKK, kötü PKK’ ya da çözüm isteyen PKK ve derin PKK gibi kavramlar ortaya atıtılar.  AKP adına PKK için gerçekte ‘olmayan bir sürece’ olmayan anlamlar yüklemekle görevli olan AKP yöneticileri, PKK’ya bebek katili Öcalan’ın vereceği ayarla sürecin yürüyeceğini sandılar. 
 
Halbuki Ruşen Çakır, PKK hareketinin hiçbir kolu ve hiçbir aktörü, şu anda siyasi iktidarı rahatsız eden yaklaşımları Öcalan’dan habersiz, hele ona rağmen hayata geçiriyor değil tespitinde bulundu. 
 
Diğer yandan şiddetin durması ve kamu düzeninin sağlanması konusunda Öcalan, Kandil ve HDP ‘Yol haritası‘ üzerinde mutabakat sağlamışlardı. Bu mutabakatlara rağmen Öcalan’ın kardeşi vasıtasıyla verdiği mesaj, HDP’nin sokağı ‘Kobani’ye çevirin’ çağrısı ve Kandil’in, daha önce tespit edilen hedeflere yönelik silahlı saldırı talimatı oynanan oyunu boyutu göstermektedir.
 
AKP’nin ve işbirlikçi medya unsurlarının Öcalan ile Kandil/KCK ve HDP arasında ihtilaf olduğu ve Öcalan’ın olumlu ve ılımlı; diğerlerinin şahin ve uzlaşmaz olduğuna yönelik değerlendirmeler körlüktür. Öcalan ile terör uygulayan unsurlar arasında hiçbir görüş farkı yoktur. Öcalan başından bugüne şiddeti elinde bir araç olarak tutmaktadır. Söylenenlerin aksine her şeyi planlayan, yöneten ve kullanan Öcalan’ın bizzat kendisidir.
 
Doğrusu AKP’nin yandaş kalemlerinin "Öcalan iyi Kandil ve HDP kötü" retoriği yanıltıcıdır.
 
Duran Kalkan’ın daha önceki "Lice olayları iyi oldu, böylece Başbakan, Öcalan’a yalvarmak zorunda kaldı" söylemi aslında her şeyi anlatıyor. YineB ve C planlarımız var" diyen Erdoğan’a karşı Selahattin Demirtaş’ın  “Erdoğan’ın B Planı Abdullah Öcalan’a yalvarmak ve C Planı yine Öcalan’a yalvarmak” demişti.
 
Nitekim hapishanelerdeki ölüm orucunu başlatan da bitiren de Öcalan olmuştur. Lice’de haftalarca yol kestiren de yol kesme eylemine son veren de yine O olmuştur. “Kobani”yi bahane ederek taraftarları sokağa döken de devlete ve millete yeterli hasarı verdikten sonra da bu olayları sona erdiren de terörist başı Öcalan olmuştur.
 
Senaryo şöyle sahneleniyor. Önce çatışmalı ve gerilimli bir ortam yaratılıyor, sonra Öcalan’dan arabulucu bir müdahale geliyor ve işler bir süre daha rayına giriyor. Bunun Öcalan’ın sözde çözüm masasında güçlendirme operasyonu olduğunu AKP ya da devlet aklı nasıl akıl etmiyor!
 
Öcalan hükümete “söylediklerimi yerine getirmezseniz karşılaşacağınız manzara budur” mesajı veriyor.
 
Hükümet umudunu Öcalan’a bağlamış, her şeyi onun üzerinden götürdüğünü sanıyor. AKP, Öcalan’ı etkili ve güçlü hale getiriyor. Öcalan da gücünü ve etkinliğini hükümet aleyhine kullanıyor. Gerçek budur.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!