Bilim ve teknololoji de tam olarak idrak edilebilmesi için her yönüyle incelenmesi, ölçülüp tartılması ve içselleştirilmesi gereken bir konu. Bir konunun örnekler üzerinde tüm yönleriyle incelenip, ölçülüp tartılması, içselleştirilmesini yani idrak edilmesini oldukça kolaylaştırıyor. İşte, bu yazıda bilim ve teknolojinin önemini bilim ve teknolojinin yarattığı bir örnekten yararlanarak açıklamak istiyorum. Kullanacağım örnek İsrail Devleti.
İsrail Devleti, 1948 yılında kurulmuş olup henüz 69 yaşında genç bir devlettir. İsrail, genç bir devlet olmasına rağmen tarım, hayvancılık, sanayi, savunma, nükleer teknolojide ve ticarette müthiş ilerlemeler kaydetmiş. İsrail hakkında daha iyi fikir sahibi olabilmek için bazı sayılar vereceğim. Şöyle:
Yıllık Gayri Safi Milli Gelir: 305,2 milyar dolar,
Kişi başına düşen milli gelir: (Yaklaşık) 35.000 dolar
Yıllık askeri harcama tutarı: 16,5 milyar dolar
Yıllık ihracat: 63,9 milyar dolar
Enflasyon oranı: % 0,7
İşsizlik oranı: % 5,3
İsrail, tohumculukta çok ileri gitmiş bir ülke. Birçok ülke gibi maalesef biz de İsrail’den tohum almakta, bunun karşılığında milyonlarca dolar ödemekteyiz.
İsrail, savunma sanayinde çok ileri gitmiş bir ülke. Artık, savaş uçağı ve tank başta olmak üzere savaş araç ve gereçlerini kendisi üretiyor. Üretim fazlasını ise ihraç ediyor.
İsrail nükleer teknolojide çok ileri gitmiş. Ülkede nükleer santraller var, ama gizleniyor. Her ne kadar İsrail’li yetkililer inkar etseler de bu ülkede en az 200 tane atom bombası olduğu biliniyor. Bir ülke, nükleer santrale sahip olmadan atom bombası yapamaz. 200 tane atom bombasına sahip olması İsrail’de en az birkaç tane nükleer santralin olduğunun en açık delili.
İsrail hakkında daha pek çok bilgi verebiliriz. Ancak, verdiğimiz bilgiler dahi 8,5 milyonluk küçük bir ülkenin 69 yılda mucize denilebilecek ilerlemeler kaydettiğini göstermeye yeterli. Peki, acaba İsrail, 69 yıl gibi kısa sürede mucize sayılan bu gelişme ve ilerlemeleri nasıl sağladı? Bu sorunun cevabı tek: Bilim ve teknoloji sayesinde.
Yahudiler, İsrail Devleti kurulmadan önce de dünyanın her yerinde bilim ve teknolojiye çok büyük önem vermekteydiler. Gelişmiş dünya ülkelerinde önde gelen bilim adamlarının önemli bir kısmı Yahudi kökenlidir. Halen ABD’deki üniversitelerdeki akademisyenlerin yaklaşık % 40’ı Yahudi’dir. İsrail Devleti kurulunca eğitime ve bilime çok büyük önem verdiler. Halen İsrail’de üniversite öğrencilerinin % 30-35’i tıp, mühendislik ve temel bilimler alanlarında öğrenim görmektedirler. Gene, yüksek lisans ve doktora eğitimi alanların % 30-35’i mühendislik, uygulamalı matematik, tıp ve temel bilimler alanlarında eğitim almaktadırlar.
İsrail’de endüstri alanında araştırma ve geliştirmeye çok büyük önem verilmektedir. Tarım, İletişim, Savunma, Ulusal Altyapı, Savunma, Sağlık ve Sanayi Bakanlıklarının bilimsel temelli yüksek teknolojiyi desteklemek ve cesaretlendirmek üzere baş bilimcileri (Chief Scientist) bulunmaktadır. Her baş bilimci; ilgili bakana endüstriyel araştırma ve gelişim konularında danışmanlık yapmakta; diğer ülkelerle olan işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunmakta ve araştırma ve geliştirme projelerine iktisadi destek bulmaya çalışmaktadır.
İsrail, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa Birliği üyeleri, Hindistan ve Singapur ile çift taraflı Ar-Ge antlaşmaları imzalamıştır. Bu anlaşmaların amacı; İsrail şirketleri ile diğer ülkelerin şirketleri arasındaki ilişkileri artırmak ve Ar-Ge, üretim ve pazarlama alanında ortak teşebbüsler ortaya çıkartmaktır. Yabancı sanayi firmaları ile birlikte ortak teşebbüslerin kurulması, genellikle İsrailli kuruluşun yenilikçi gücünü işlevsel kılmakta ve yabancı firmanın da büyük çapta üretim yapmasına ve yeni pazarlara girmesine katkı sağlamaktadır. Ortak teşebbüsler; elektrik-elektronik, yazılım, tıbbi donanım gibi alanlarda kendisini göstermektedir.
Açıkladığımız üzere İsrail, bilim ve teknolojiyi kullanarak 69 yıl gibi kısa bir süre içinde çok büyük bir güce ulaşmış, nüfusuna ve ülkesinin yüzölçümüne göre dünya ölçeğinde çok önemli bir yer tutmuştur. Maalesef İsrail’den alacağımız çok dersler vardır. Sloganlarla, “Kahrolsun İsrail” naralarıyla bir yere varamayacağımız bellidir. Hem İsrail’le hem de diğer ülkelerle göze göz-dişe diş mücadele etmek için çok güçlü olmamız şarttır. Bu gücü de ancak bilim ve teknoloji ile elde edebiliriz. Bu sebeple yarından tezi yok ülke ve millet olarak bilim ve teknolojiye gereken önemi vermek, bu alanda yapılması gereken her şeyi yapmak zorundayız.