yusuf-dulger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Orta Asya Gezisi (3)

Orta Asya Gezisi (3)

featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Metin, Yusuf Dülger’in “Orta Asya Gezisi (3)” başlıklı yazısından alınmış kesitleri içermekte olup, esas olarak Orta Asya Türklerinin durumu ve Türkçenin önemi konularına odaklanmaktadır. Yazar, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından 35 yıl sonra bile Ortak Türkçe’de birliğin sağlanamamasını eleştirmekte ve bu durumdan hem komünizmi hem de Türkiye’deki ilgisizliği sorumlu tutmaktadır. Dilin bir milleti ayakta tutan en temel değer olduğu vurgulanarak, Yahudilerin ve İngilizlerin dillerini koruyarak elde ettikleri başarılar örnek gösterilmekte, Kaşgarlı Mahmut ve Ali Şir Nevai gibi tarihi şahsiyetlerin Türkçeyi koruma çabalarına dikkat çekilmektedir. Ayrıca, millî kimliğin inşasında Mustafa Kemal Atatürk’ün dil reformlarının kritik rolü belirtilerek, yabancı kelimelerin gereksiz kullanımından kaçınılması ve dış gezilerin kültürel açıdan daha verimli hale getirilmesi için bakanlıkların tur şirketlerine destek sağlaması önerilmektedir.

 

(Orta Asya’da Türkçe ve Türkiye Cumhuriyeti)

Orta Asya’da çeşitli ırklardan insanlar yaşıyor. Çoğu Türk. Konuşma dillerinin Türkçe olması, iyi anlaşıyor olmaları gerekir ama öyle değil. Suçlu kim? “Komünizm!” Komünizm yıkılalı 35 yıl oldu. Tek adım atmadık. Bizim hiç suçumuz yok mu?

Bir milletin fertleri ve devletleri anadilleriyle konuşmadan güçlenemezler, ayakta duramazlar. Geçmişte dünyanın en çok ezilen, sürülen milleti Yahudilerdi. Ancak Yahudiler gittikleri her yerde kendi dil ve kültürlerini bırakmadıkları için yok olmadan yaşadılar ve sonunda bugünkü İsrail’i kurdular.

Günümüzde dünyanın en etkin devletlerinden biri İngiltere’dir. İngilizler bunu kendi dillerini konuşarak, İngilizceyi dünya dili yaparak başardılar. Türkler bu başarıyı gösteremediler. Orta Asya, Türkiye ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan Türkler bu konuda aymazlar. Bu aymazlık Türklerin geçmişinde eskiden beri var.

Türkler Müslüman olmadan önce kendi dillerini konuşuyorlardı. Müslüman olduktan sonra Arapça ve Farsçanın, Arap ve Farsların etkisinde kaldılar. Sonrası belli, aslında dil olmayan, bizim “Osmanlıca” dediğimiz melez bir dil yapısıyla eridik.

Bu erimeyi ve yaratacağı yıkıntıyı sezen Kaşgarlı Mahmut (M. 1008-1105) Türkçenin büyük bir dil olduğunu göstermek için Divanı Lügat-ı Türk adındaki muhteşem kitabını yazdı. Türklerin Farsçaya yönelişlerinin anlamsızlığını gören Ali Şir Nevai (M. 1441-1501) Türkçenin Farsça’dan üstün olduğunu kanıtlamak için Muhâkemetül Lügateyn kitabını hazırladı.

Bir milleti millet yapan değerlerin başında dil gelir. Dili bozulan bir milletin kimliği de bozulur, rezil olur. Biz bu rezilliği Osmanlı’nın yıkılış sürecinde yaşadık. Sonunda bir Mustafa Kemal Atatürk çıktı, millî devletimizi kurduktan sonra kendi dil ve kültürümüze geçişi sağladı. Çağdaş alfabemiz yapıldı, kendi tarihimizi öğrenmeye başladık. İçimizdeki cahil ve yüzeysel Müslümanlar, karma genliler çıldırdılar, Atatürk ve millî kimliğimize saldırmaya başladılar. Şimdi içeride bir millî dil-kültür savaşı var.

Tur şirketinin gezi evrakında, “check-out, box” gibi sözcükler var. Anlamlarına baktım; kahvaltı, çıkış demekmiş. Bunu bilenler kadar bilmeyenler de olur. Kendi sözcüklerimiz varken yabancı sözcükler niye? Bu soruyu şirketi eleştirmek için değil, kendi dilimizi kullanalım demek için soruyorum. Bilimsel bir makale yazarsanız bu sözcükleri kullanırsınız ama burada buna gerek yok.

Yurtdışı gezilerin verimli yapılması için Dış İşleri, Kültür ve Turizm Bakanlıklarının tur şirketlerimize kültürel ve bilimsel katkı sağlamalarında yarar var. Herkesin kendince düzenlediği gezilerde eksiklikler olabilir. İlgili bakanlıklar, en çok gezilen ülkelerin-özellikle bağımsızlığına kavuşmuş Türk cumhuriyetlerinin-tarihi ve kültürel özelliklerini özetleyen sağlıklı yayınlar hazırlatır, isteyenler bu yayınları alıp okurlarsa, geziler daha çok yarar sağlar.

Kazakistan’da bir Kazak kadını millî kıyafetiyle beşiğinin başına geçti. Güzel sesiyle ninniler söyledi, öğütler verdi (videosu aşağıda). Biz çoğunu anlamadık. Kırkız rehberimiz o öğütlerin çevrisini yaptı ama orada kaldı. Biz Türkler yıllardır ortak Türkçeye odaklansaydık, o sözler rüya olmaz, bilmeceye dönüşmezdi.

T.C. ve bağımsız Türk devletlerini yönetenler 35 yıldır başlatmadıkları “dilde birlik” seferberliğini başlatmalılar.

Ziya Gökalp ne güzel söylemiş: “Güzel dil Türkçe bize / Başka dil gece bize.”

 

Devamı var

Orta Asya Gezisi (3)
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.