Kayseri Emirgan Parkta Sohbet

Bu parkın bende unutulmaz hatıraları var. Rahmetli torunum Batuhan ile sık sık bu parka giderdik. O zaman içindeki küçük kümeste bulunan ördekleri, tavşanları, tavukları severdik. Şimdi belediye oraya güzel bir çay bahçesi yapmış.
 
Yolum oraya düştü. Herkes oruç
 
Tek tük emekliler var. Serince oturuyorlar.
 
Yanlarına sokuldum. Tanıştık. Söz döndü dolaştı siyasete geldi. Konya ile Kayseri’yi karşılaştırdık. Ben tarafsızım.
 
Neden Kayseri’de MHP üç vekil çıkardı diye sordum. Üç seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP’ye oy vermiş eski MSP’li İ. Ö. Anlatmaya başladı.
 
“Bey ben bile bu seçimlerde MHP’ye verdim oyumu. Çünkü Tayyip çok şımardı. Onun, ailesinin ve bakanlarının sayesinde AKP, hırsızlıkla, rüşvetle, yolsuzlukla, soru hırsızlığıyla, torpille anılır oldu. Kürtleri bu kadar şımartmanın âlemi var mıydı? Tepemize sı…racak nerdeyse. Neymiş efendim, “Açılım Süreci”miş. Neyin açılımı kadasını aldığım?
 
Bu millet, O’nu ülkenin en yüce makamına % 52 oyla layık gördü, çıkardı. Otur oturduğun yerde be adam! Daha ne istiyorsun, Allah’tan belanı mı? Devletin uçağıyla, devletin parasıyla; kendi atadığı başbakanı kazımaz gibi şehir şehir dolaşıp AKP’ye oy istemek ne oluyordu?
 
O paraları cebinden mi harcıyordun. Utanmadan bir de, “Ben bütün partilere eşit mesafeydim ve tarafsızım. Anayasal haklarımı kullanıyorum” diyerek sen kalk bizimle alay et dalga geç. Anayasa’da  ‘Cumhurbaşkanı devletin imkânlarıyla particilik yapar mı?’ yazıyor sanki. Kadasını aldığım ben ve bu arkadaşlar dâhil hepimiz, sırf Erdoğan’a bir ders vermek için AKP’ye oy vermedik.
 
Buna bir dur demek, kulağını bükmek gerekirdi.”
 
Hemen karşısında oturan T. U ise, “ Arkadaşın dedikleri aynen doğru. Pek çok Kayserili de böyle davrandı. Çok şımarmıştı çok. Bu milletle oynamanın âlemi yok. “
 
Görüşlerine saygı duymamak ne mümkün!
 
Seçim sonrasına geliyoruz. Bu sefer, C. E söze giriyor.
 
“Bey efendi. Devlet beye oy verdik vermesine de. Devlet beyde bizi hayal kırıklığına uğrattı.!”
 
Neden ki, Devlet bey ne yaptı?
 
Söze kaldığı yerden devam etti. “Oy kadasını aldığım! Daha ne yapsın. Tıpkı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçiminde daha vekiller mazbatalarını almadan, Ankara’ya ayak basmadan ‘ Biz MHP olarak meclise gireriz oy da veririz.’ Dediği gibi yine yine vekiller mazbatalarını almadan Yüksek seçim Kurlu kesin sonuçları açıklamadan seçim gecesi, “Biz kimseyle koalisyon yapmayız. Ana muhalefet olmaya hazırız. İsterse Kasımda erken seçime de hazırız.’ Demesi neyin nesiydi? Biz MHP’ye ana muhalefet ol ya da erken seçime git diye oy vermedik ki”
 
Ne var bunda diyorum.
 
“Ne mi var bunda. Kadasını aldığım ya sen siyaseti takip etmiyorsun ya da bizimle eğleşiyorsun. Ne var mı? Seçimin üzerinden yirmi gün geçti değil mi? Eğer koalisyon kurulmazsa, AKP başkasıyla yapar da koalisyon yürümezse tek suçlusu kim olacak bilyon mu? Nerden bilecen: MHP ve Devlet Bahçeli! Git te esnafınan bir konuş. Neler anlatacaklar sana.”
 
Bu emekli insanlar nede çok siyasetle ilgileniyorlarmış meğer. Halkı bilmez sananlar, kendilerinin halkı bilmediklerini ve tanımadıklarını bir bilseler.
 
Ama yolsuzluklar ne olacak? MHP’nin çizgileri vardı.
 
Hemen İ.Ö. söze girdi. “Kolayı vardı kadasını aldığım. Öyle diyinceye kadar. ‘Arkadaşlar biz devletimizi hükümetsiz bırakmayız. Yolsuzlukları ve rüşveti soruşturmak, açılım denen süreci bitirmek, kumpasları yargıya götürmek, her şeyin açık-seçik şeffaf bir şekilde olması ve vaatlerimin de yerine getirilmesi şartıyla elbette koalisyonda varız’ diseydi daha güzel olmaz mıydı?”
 
Ne bileyim? Olur muydu? Ya da neden demedi
 
Daha çok şey konuştuk. Bu millet öyle asil, öyle necip, öyle irfanı yüksek, öyle sezgisi kuvvetli ki. Bu milleti anlayamayan; millete rağmen bu ülkede yemek pişiremez.
 
Esen kalınız.