Başkent Ankara’nın merkezinde yapılan terör saldırında 100’e yakın can kaybı, yüzlerce yaralı var. Türkiye Cumhuriyeti; tarihinin en büyük “meydan okunmasıyla” karşı karşıya..
Şüphesiz her yönüyle ayrı, ayrı tahlili ve kaynağı ve sonuçları yönü ile, ele alınması gereken bu vahim olayı, “Bu hale nasıl gelindi” sorusu üzerinden değerlendirme ihtiyacı önemlidir.
***
Türkiye; uzunca bir süredir kendi içinde ayrışmalara yönlenirken, çevresindeki yarılmaları derinleştiren maceralara yelken açmış durumda.
Bölgemizdeki yıkımlar esas alındığında; Tarihimizde ilk defa emperyalist güçlerle işbirliği içinde etrafımızda dökülen kanların sorumluluğunu paylaştık. Komşu ülkelerle onarılamaz düşmanlıklar oluştu.
— Sınırımızın olduğu ülkelerde otorite boşluklarının oluşmasında başroldeydik. Teröristlerin her türlü eğitim ve desteği aldığı alanlar ülke imkânlarımızla inşa edildi.
Tüm Dünyadan bu bölgelere gelen terörist guruplarının giriş/çıkış noktası, yol güzergâhı olduk.
— Sınıra yakın illerimiz, bu teröristlerin rahatça gezip dolaşıp, merkez olarak kullandığı üs haline dönüştü. Teröristlere tahsis edilen hastaneler, oteller gündemden düşmedi.
— Akıllara durgunluk verecek ölçülerde silah sevkiyatı hız kesmedi.
***
Ülkemizin mücadelede olduğu tehditleri dikkate aldığımızda ise;
— Bölücü terör yıllardır ülkemizi hedef alan eylemleriyle gündemdeydi. Radikal, marjinal dışlanmış bir örgüt iken, hükümet edenler tarafından birdenbire temsilcilik konumuna taşınan, muhatap alınıp meşruluk kazandığı, bir çöküş dönemine girildi.
— Önce açılım, sonra çözüm diyerek, teröristleri her türlü imtiyaz ve şımarıklıklarla donatıldı.
— Beşikteki bebeden vatan isteyen İmralı’daki cani başı kurtarıcı olarak görüşmelerin merkezine oturtuldu.
— Güneydoğumuzda şehirler terör örgütüne terk edilirken devlet otoritesi karakol duvarlarına hapsedildi.
— PKK vergi topladı, mahkeme kurdu, mezarlıklar edindi, gençlik yapılanmaları kurdu, kolluk kuvvetleri oluşturdu.
— PKK şehir merkezlerine yerleşirken dağa gidişleri çok rahat organize edip, Suriye’de oluşan çatışma zeminine on binlerce genci gönderip eğitim almasını sağladı.
— Özellikle büyük şehirlere silah ve bomba yığınağı yapma imkânı buldu.
— Cezaevlerinde bulunan KCK mensupları tamamen serbest bırakıldı.
***
Bu vahim gelişmeler ortada iken kurumlar, adı konulmayan bir savrulmanın cenderesindeydi.
— İstihbarat teşkilatı için yapılan çok ağır suçlamalar uluslararası boyut taşırken, gelinen vahim durumun kaynağı olarak itham edilebilmekte…
— Polis teşkilatı, kendi içinde hesaplaşmaların girdabına sokulup, asli görevinin geri plana itildiği bir çalkantı döneminde, içe dönük mücadelenin hapsinde sürükleniyor.
— Jandarma her yönüyle kıskaç altına alınıp, hareket alanı tamamen daraltılırken eli kolu bağlı durumda…
–Yargı; bir maşa olarak görülmekte, sahnelenecek oyuna göre açık seçik dizayn edilme saldırısıyla karşı karşıyadır.
***
Tüm bu çöküşleri, karanlık gidişi, herkes bilmekte, herkes görmekteydi…
- Bilenler, görenler ısrarla her adımda her türlü uyarıyı yapmıştı, yapıyordu!..
- Teröristlerin her çeşidi için Türkiye çok rahat hareket edilir bir alana dönmüştü.
- Gerek PKK, gerek IŞİD tipi örgütler bir taraftan palazlandırılırken, bir taraftan da hedef alınışı, ülkemizi tüm saldırılara açık bir ülke durumuna taşıyordu.
- Bir kişi ve zümresinin hırsı için girilen Ortadoğu bataklığı bizi yutmaktaydı.
- PKK terör örgütü ile yürütülen çözüm süreci çok ağır bedelleri uhdesinde taşıyordu.
- Kurumlar şahsi emellerin girdabına sokulup, tüketilmemeliydi!..
***
Katliam bağıra-bağıra, göstere-göstere, elini kolunu sallayarak, saklanma ihtiyacı hissetmeden geldi!
Bekleniyordu!
Randevusunu çok önceden almıştı!..
***
Vahşet sonrası Sayın Başbakan’ın liderlere olan çağrısına, bu bilgiler ışığında bakınca ne kadar anlamsız, ne kadar ucuz olduğu açıktır.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “ret” cevabı; aslında bu her geçen gün derinleşen çöküşe “taviz verilmeyeceği” yönüyle anlamlıdır!..