Bu makale, liderlik kavramının karmaşık yapısını ve özellikle kararlılık ile tavizsizlik özelliklerinin kritik önemini açıklamaktadır. Metin, temel bir amaca ulaşmak için bir grubu etkileme sanatı olarak tanımlanan liderliğin, Türk tarihinde Mete Han ve Atatürk gibi figürlerin sarsılmaz irade örnekleriyle pekiştirildiğini göstermektedir. Esas odak noktası, tavizin tehlikelerini ve birlik olmanın gereğini vurgulayan “Sarı Öküz Hikâyesi” üzerinden sunulmaktadır; bu hikâye, verilen ilk tavizin uzun vadede yıkıcı sonuçlar doğuracağını sembolize eder. Ayrıca kaynak, Osmanlı’da Yeniçerilerin isyanlarına verilen tavizlerin devlet yönetimindeki felaketlere yol açtığını ve modernleşme için II. Mahmut gibi kararlı liderliğin gerekliliğini tarihsel olaylarla karşılaştırarak desteklemektedir.
Liderlik, tek bir tanıma sığdırılması zor, karmaşık ve çok boyutlu bir kavramdır. En temelde, bir amaca ulaşmak için bir grup insanı etkileme, motive etme ve onlara rehberlik etme sanatıdır. Liderliğin en önemli özelliklerinden birisi de kararlılıktır. Büyük Türk Hakanı, Türk Ordusu’nun kurucusu Mete Han, emrinin yerine getirilip getirilmediğini test etmek için okunu önce en sevdiği atına, ardından eşine ve nihayetinde babasına (Teoman’a) doğru yöneltti. Ok atma emrine tereddüt eden veya emri yerine getirmekte geciken askerler, Mete Han tarafından bizzat infaz edildi. Bu sayede, geriye yalnızca lidere ve onun emirlerine mutlak surette itaat eden, en üst düzeyde disipline sahip bir ordu kalmıştır. Burada çok büyük kararlılık ve tavizsizlik örneği vardır. Atatürk savaş meydanında “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” derken aynı görüşü sergiler. Atatürk’ün 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılması ile ilgili görüşmeler yapılırken söz alıp söylediği, “Bu behemehâl (mutlaka) olacaktır….. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” sözü, Atatürk’ün tarihî kırılma anlarında gösterdiği sarsılmaz kararlılığın en çarpıcı örneklerinden biridir. Türkçülüğün yolbaşçılarından Atsız, Kahramanlık şiirinde, “Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.” derken aynı görüştedir.
Türk Milletinin aksakallıları asırlar boyunca insanlara liderlik özelliklerini ve bilhassa tavizsizlik ve kararlılık konularını anlatırken konunun daha iyi anlaşılması için Sarı Öküz Hikâyesi’ni anlatagelmişlerdir. Aynı zamanda birlik ve beraberliğin de önemini anlatan hikâye şu şekildedir:
“Bir otlakta yaşayan kalabalık bir öküz sürüsü, aralarındaki birlik ve dayanışma sayesinde çevredeki aslan saldırılarına karşı koyabilmektedir. Aslanlar toplu haldeki sürüyü yenememektedir. Aç kalan aslanlar bir çare düşünür ve kurnaz bir aslan, sürünün liderine (Boz Öküz) yaklaşır. Aslan, tüm sorunun rengi farklı olan Sarı Öküz’de olduğunu, o öküzü vermeleri durumunda kendileriyle barış içinde yaşayacaklarını söyler. Sürünün lideri ve diğer öküzler, tüm sürünün selameti için sadece yaşlı bir benekli öküzün itirazına rağmen Sarı Öküz’ü aslanlara teslim eder. Sarı Öküz’ü verdikten sonra bir süre huzur olsa da aslanlar zamanla farklı bahanelerle (Uzun Kuyruklu öküz, Benekli öküz vb. isteyerek) birer birer diğer öküzleri de isterler. Öküzler, “barış bozulmasın” diye her seferinde taviz vermeye devam ederler. Sonunda sürü çok zayıflar ve aslanlara karşı koyacak gücü kalmaz. Kalan son öküzlerden biri liderlerine, “Biz nerede kaybettik bu savaşı?” diye sorduğunda, lider gözleri yaşlı bir şekilde: “Biz, Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı!” cevabını verir.”
Bu hikâyeden çıkarılacak en önemli ders İlk Taviz Tehlikesi‘dir. Hikâyenin ana fikri budur: İlk taviz, sonrakilerin kapısını açar. Küçük bir çıkara veya geçici bir rahatlığa karşılık verilen ilk taviz, düşmanın iştahını artırır ve uzun vadede geri dönülemez kayıplara yol açar. Boz Öküz, kısa vadeli bir barış (sürünün geri kalanını koruma düşüncesi) için uzun vadede varlığını tehdit eden bir karar vermiştir. Gerçek liderlik, uzun vadeli çıkarları kısa vadeli rahatlığa feda etmemektir.
Tavizsizlik, liderin özellikle temel değerler, ilkeler, vizyon ve kritik stratejik hedefler söz konusu olduğunda esnek olmaması, geri adım atmaması ve ödün vermemesidir. Bir lider, etik, dürüstlük, adalet, saygı ve güvenlik gibi temel kurumsal değerlerden asla taviz vermemelidir. Bu değerlerden verilen en ufak bir ödün, kurum kültürünün zehirlenmesine ve ekibin lidere olan güveninin kaybolmasına yol açar. Bir lider dış baskılar veya kısa süreli zorluklar karşısında temel hedeften vazgeçmek yerine, bu hedefe ulaşma yollarını (taktikleri) esnetmek daha doğru bir taviz yönetimidir. Bir lider için en tehlikeli kararlardan birisi de baskılar sonucunda kendi verdiği kararlardan dönmesidir. Bu onun güvenirliliğini sarsar ve liderliğini tartışmaya açar. İyi bir lider, “Sarı Öküz” örneğinde olduğu gibi, düşmanın ilk başta küçük ve mantıklı gösterdiği taleplerin arkasındaki büyük tehlikeyi görebilmelidir.
Gerçek liderlik, geçici bir rahatlık veya kısa vadeli bir çıkar için grubun bütünlüğünden ve temel değerlerinden ödün vermemeyi gerektirir. Lider, zayıf halkayı veya farklı olanı koruyarak grubun tamamının gücünü sürdürmekten sorumludur.
Osmanlı Devleti’nde Yeniçeriler 17. Yüzyıldan sonra “istemezük” sloganıyla pek çok kez idareye ve padişaha karşı ayaklanıp, kazan kaldırdılar. Önce kendi hakları için ve bazı düzenlemelere tepki olarak ayaklanan Yeniçeriler tavizler aldıkça sadece kendi iç meseleleriyle kalmayıp, sadrazamların, şeyhülislamların ve hatta bizzat padişahların değiştirilmesini talep ederek devlet yönetimine doğrudan müdahale etmeye başlamışlardı. Öyle ki Padişah III. Selim’i tahttan indirttiler. III. Selim’in yerine geçen II. Mahmut, isyan eden Yeniçerilere karşı ordunun, halkın ve ulemanın desteğini aldı. İstanbul’da top atışlarıyla ve kanlı bir şekilde Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırdı. Tarihe “Vak’a-i Hayriye” (Hayırlı Olay) olarak geçen bu olay, Osmanlı Devleti’nin yaklaşık 400 yıl süren Yeniçeri vesayetinden kurtulmasını ve modernleşme yolunda ilerlemesini sağladı.
İyi bir lider, tavizlerle sonunun III. Selim’e benzeyeceğini aklından çıkarmamalı, II. Mahmut gibi davranmayı bilmelidir.

