Çok hızlı, ama çok hızlı geçiyor. İnanın ki insanın başı dönüyor… Kıyamet alâmetlerinden birisidir, zamanın hızlı geçmesi… Bir tek, güneşin batıdan doğması kaldı. Onu da bekleyip, fiyat patlamalarına maruz kalmadan, Şirince’den uygun bir yer kapatmamız gerekiyor… Her neyse, nasıl olsa Katarlılardan fırsat kalmayacağından, boşuna uğraşmaya da değmez… Hepinize Merhabalar, kardeşlerim. İnşAllah afiyettesinizdir…
Geçenlerde, iktidarın, olmayan olaylar üzerinden algı yaratarak, meseleyi belli bir noktaya taşımak istediğini yazmıştım… Son darbeyi de 2023 seçimlerinden önce gene Din- İman- Turban- Cami- Ayasofya vs. mevzularıyla noktalayacağını söylemiştim… Ben de insanım. Her zaman hata yapabilirim. Burada zamanı tam tespit edemedim. Dediğim noktaya çar çabucak geliniverdi…
Sistemin bu durumu işletip, gene mağduriyetler oluşturması için durduk yerde yaygara koparması, istenilen neticeyi sağlamaz… Adama “Kardeşim 20 yıldır iktidarsınız” diye başlarlar… Bu yüzden belli altyapıların oluşması gerekir… Dolayısıyla uyuyan “Kripto Hücreler” devreye sokulur… İşte geçtiğimiz günlerde, salata malzemesi eski bir CHP’li Bakanın, türbanlı hâkim konusunda söylediği zırvalar, iktidarın istediği -Vo- ilk hızını sağlamıştır. Tecrübelerime binaen söylüyorum. İnanın daha o kadar çok Kripto AKP’li çıkacak ki şaşıracaksınız… Diğer bir cephe de Başkriptolar cephesinde neler oluyor, kuşbakışı kısaca bakalım. Bay Kemal’in, Eminönü- Alibeyköy Tramvay hattının açılışında ki verdiği resim çok ilginç ve ibret verici… Bir yanında türbanlı bayan… Halefi Baykal’ın, çarşaflı kadınlara rozet takmasını çağrıştırdı… Diğer yanında kimin askeri olduğu belli olmayan, ATATÜRK dememeye inat eden Canan… Bana göre RTE’nin eleştirmesine gerek bile yoktu, boşuna zahmet etmiş…
Meşhur Nasrettin Hoca fıkrasıdır. Eve sığmadığını söyleyen adama, ilk önce tavukları, daha sonra köpeği, eşeği ve en sonda inekleri al der. Hala sızlanan adama gerisin geriye hepsini çıkarttırıp muhatabından “Oh be Hocam dünya varmış, sayende rahata erdim” cevabını almış… RTE’nin 1-2 aydır ağzına sakız olan Adalet ve Ekonomik reformlar paketlerinin gündeme gelişiyle aklıma Hocamızın fıkrası geliverdi… Ey RTE, sen hiçbir şey yapma sadece, iktidara geldiğin günkü şartları oluştur yeter. Senden başka hiçbir şey istemiyoruz yani “Gölge etme” ama 20 yıldır da ediyorsun… Gelecek yargısal reformlar, İnek ve eşeği dışarı çıkaracak ama köpek ve tavuklar halâ içerde… İşte bizden bu duruma razı olmamız isteniyor. Bilmem anlatabildim mi…
Aşı meselesi trajikomik bir durumda. Hazır…50 milyon geliyor… Bunlar dünyanın en garanti aşıları vs gibi ipe sapa gelmez beyanatların altından ne çıktı. Koca bir sıfır…İsrail bütün vatandaşlarını tamamladı. ABD ve Avrupa son hız devam ediyor. Biz ise daha başlamadık bile. Bu konulara teksif olması gereken zat, işi gücü bırakmış, Kılıçtaroğlu’nun yanında ki konu mankenleriyle ilgileniyor. Demek istiyor ki “Her şey bir yana, benim istismar alanımda kimseye gecekondu yaptırmam“… Çin denilen rezil kavmin himmetine muhtaç oluşumuzun sebebini araştıranınız var mı bilemiyorum. Ama mutlaka bilmeyeniniz vardır diye yazıvereyim… Bir ara ülkemizde evlatlarının kurduğu ve her türlü aşıyı imal eden Hıfsızsıha Enstitüsü diye bir kuruluş vardı. Köklü Ankaralılar bilir. Kurtuluş Parkına bitişik geniş bir alanda faaliyet gösterirdi. Her türlü aşı üretildiği için hiçbir sorun yaşamazdık. Dünyadaki Kolera salgınında sıkıntı yaşamadığımız gibi, şu an muhtaç olduğumuz ve çok sıkıntı da olan Çin’e de aşı yolladık… Çin, bu olaya mukabil bize ücretsiz olarak 3 milyon doz yolladı… Bu kısmın doğruluğunu araştırıyorum…Gelelim neticeye…Yerli ve Milli olmaya (!) çok meraklı ve istekli olan Hükümetimiz, yabancı olan bu hıfsızsıha Enstitüsü’nü (!) kapatarak, muhtelif ülkelerdeki yerli ve Milli mallara talip oldu… İşte şimdi pinpon topu gibi bir o yana bir bu yana zıplamamızın sebebi bu… Çin; muhtemelen elinde ki listenin teslimi ile ilgili alarak bir takvime bağladığı aşı teslimatını gerçekleştirmeyecek veya çok mahdut miktarlarla oyalama yoluna gidecek… Peki Çin’in “Suçlu” listesinde kimler var… Gördükleri mezalime dayanamayarak, her şeyi göze alarak, Türkiye’ ye sığınan “Uygur Türk’leri” var… Çin içinde uygulanan asrın asimilasyonu için oluşan tepkilerin sona ermesi ve hiçbir umut kapısının kalmaması için bu teslimler çok önemli… Böylece, bu aşağılık millet, Uygur Türkü kardeşlerimizi çaresiz ve moralsiz bırakıp, kaderlerine razı hale getirmeye çalışıyor… ABD ‘nin bile olayların dehşetini görüp, pamuk ithalatını kestiği düşünülürse, bizim ne durumda olduğumuz kolayca tespit edilebilir… Türk Dünyasının Amiral Gemisini yönetenlerin çok çok daha önemli karalar almaları gerekir… Abuk sabuk, çürük çarık Çin mallarının yurdumuz girişi derhal yasaklanmalıdır…Çin tarafından alınan tesis veya kuruluşların faaliyetleri hemen dondurulmalıdır… Bu iş ne Gürcü’nün, ne Arap’ın ne de Arnavut’un umurunda olmadığından, “Yerli ve Milli” bütün unsurlar ayağa kalkmalıdır… Sadece adındaki Milliyetçilikten başka bir özelliği kalmayanlar, hiç olmazsa bir defalık tepki koymalıdır… Bu yüzden, muhalefetin bir müddet RTE ye eleştirilerde bulunup, Ca Ce’yi meşgul etmemesi gerekmektedir… Adama (lafın gelişi) boş vakit tanımazsanız nasıl diğer konularla uğraşacak…
Yandaşlar gözünüz aydın. Geçtiğimiz sene kitap okuyanların sayısında %10’luk bir azalma olmuş… Derler ya, şahtık şahbaz olduk…Cahillerin ferasetine umut bağlayanlar için hayati önem taşıyan bu durum milletimizin felâketine adım adım ilerlemesi anlamına gelmektedir…
Enflasyon, emekli maaşları konusuna niye değinmiyorsun diyen sevgili dostlarım… Ne diyeyim. Her şey ortada değil mi? Un, yağ, yumurta mercimek vs. gibi temel malzemeler %85; sebze meyve %40-50 artmış, bu soytarılar halâ %14 enflasyon diyor… Bunlar gereğini yapıyor. Beşli çeteye ve oralardan nemalanacaklara kaynak yaratıyorlar da halk ne yapıyor? Anketler hala %30’ların altına düşmedi. Onun için kimse ağlamasın, herkes müstahak olduğu biçimde yönetilir demekten başka diyeceğim de yok…
Kapatmadan son… Size AKP’ye yardım ve sıkıntılarından kurtulması için daha ne “Kriptolar” çıkacak, Fikri Sağlar ne ilk ne son olacak demiştim ya, hatırlayınız… Sırayı zekasından şüphe ettiğim bir asker aldı…Namusu sayılan “Kozmik Odayı” yolgeçen hanına çeviren , bunu rağmen , kulağından tutulup kodese tıkılırken, mahkeme kapılarında ağlayan , salata malzemesi çıkmış “Menderes 25 Mayıs’ ta , Eskişehir’ de erken seçim kararı alsaydı, 27 Mayıs’ ta ihtilâl olmazdı” diyerek, tam da erken seçim gündemdeyken iktidara can simidi attı… Ne diyeyim… Durun bunlar henüz “Ordövr tabağı” daha ne ara sıcaklar ne sıcaklar, ne meyve tabakları gelecek… Yan masalardan yollanacaklar da cabası…
Haftaya, İnşAllah diyorum. Hepiniz Yüce Yaradan’ıma emanetsiniz. Hosça kalınız…