Gelişme ve kalkınmadan söz edildiğinde gerçekte yetişmiş ve birikimli insandan söz edilmiş olur.
Çünkü her türlü değeri, toplum yararına katma değer yaratacak biçimde en etkin olarak ancak insan kullanır.
İnsan kaynağını nitelikli hale getirmemek ne kadar israf ise nitelikli ve deneyimli insanları, uygun kadrolarda kullanmamak da o kadar israftır. Hem işin hem de insanın doğasına uygun bir biçimde insan kaynağını değerlendirmek, hayati derecede önem arz eder. Doğru iş, ancak doğru kadrolar marifetiyle yapılır. Halk tabiriyle söylersek, atın önüne et, itin önün ot koymamak gerekir.
İnsanların iyi eğitilmesi, deneyim ve birikim sahibi kılınması kadar onların uygun biçimde değerlendirilmesi de gerekir. Yetişmiş insanların birikim, beceri ve deneyimlerinden, siyasi mülahazalarla toplumu mahrum bırakmak, doğrudan ülkenin geleceğine kast etmek anlamına gelir.
Bugün Türkiye’de iktidar, uygulamalarıyla tam da bunu yapıyor. Bakanlıklar; yetişmiş, deneyimli ve birikimli insan öğüten devasa yapılara dönüşmüştür. Bu uygulamaların doğal sonucu olarak Türkiye’de bürokrasi kızaktakiler, istifa etmesi için itilip kakılanlar ve iş başındakiler olarak üç sınıfa ayrılmıştır.
Bakanlıklarda, loş ve havasız odalara tıkılmış, yetişmiş insanlardan meydana gelen, sıfatı müşavir olan adeta bir sınıf teşekkül etmiştir. Ülkeye en faydalı olacak bir yaşta bilgi, birikim ve yetenekleri başına iş açmış olan bu mutsuz insanlar, zamanlarını, suya sabuna dokunmadan doldurup, emekli olacakları günleri bekliyorlar!
AKP iktidarı döneminde birikim, ehliyet, liyakat ve yetenek giderek önemini kaybetmiştir. İktidarın liyakatlilerin iktidarını aramak diye bir sorunu yoktur. İktidardakiler, kendilerini liyakatli ilan ederek bu sorunu kökten çözmektedirler.
On yıllık AKP iktidarı döneminde devlet, AKP’li olmayan bürokratların kıyıldığı kıyma makinesine dönüştürülmüştür. AKP’li olmayan bürokratlar, kızağa çekilerek bıktırılıp emekli olmaya zorlanmaktadır.
Yandaş ve yakın olmayan sendikalardan istifa, hak edilen bir göreve gelme kriteri haline gelmiştir. Bir biçimde görevde kalmış ve yandaş olmayan yöneticileri görevden almaya kılıf bulmak için müfettişler ordusu görev başındadır. Artık emanet ehline değil, emanet, partili olana verilmektedir!
Ülkenin yetişmiş beyinleri, birikimleri ve deneyimleri partizanlık adına heba olmaktadır. Onlarca yıldır devlete hizmet veren bürokratlar, AKP iktidarıyla birlikte etkisiz ve yetkisiz eleman konumuna düşürülmüştür.
Muhalif ve kontrol edilmesi zor olanlar unutulmakta, görmezlikten gelinmekte ve yok muamelesine tabi tutulmaktadır.
Bilgi, birikim ve deneyime ilgisiz bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. İktidar odakları, kendisi gibi düşünmeyen yetenekliyi yetenekten, hesabına gelmeyen bilgiyi de bilgiden saymamaktadır.
Unutmamak gerekir ki; kalkınmış ülkeler, her şeyden önce liyakatlilerini layık olduğu yerlere getiren ülkelerdir. Emanetin ehline verildiği yerlerde yanlış iş, kalitesiz üretim ve kötü yönetim olmaz!
Kurumların başına yeteneksizleri geçiren ülkelerin, dilencilikten ve gerilikten kurtulduğu da görülmemiştir.
Kalitesizlik ve düşük verim; doğru yere, uygun zamanda, layık olan insanı koymamaktan kaynaklanır. Bir ülkede yetenekli, deneyimli, birikimli insanların olması önemli değildir. Çünkü dünyanın her ülkesinde bu tür insanlar vardır. Fakat ülkelerin bir kısmı bu tür insanları en uygun yerlerde ve maksimum kapasite ile kullanmasını bilmekte ve gelişmiş bir ülke konumuna gelmekte; diğerleri ise pis kediler gibi kendi insanlarının deneyimlerini harcamakta ve beyinlerini israf etmektedir. Birikimli ve deneyimli insan kaynağını heba eden yönetimlerin başarısız olması için başka hata yapmalarına gerek yoktur!