İki tepesi atmış adam: Kim-Jong ve Donald Trump
Birisi dünyanın diğeri ülkesinin tepesinde oturuyor!
İkisinin de ne freni ne sigortası ne de dengesi var.
Fotoğraf çekilirken başbakan omuz atarak öne geçen, resmi görüşme sırasında bir bayan başbakana elini dahi uzatmayan kaba bir adama ABD’nin daha doğrusu dünyanın kaderi emanet edilmiş!
Kuzey Kore’nin başındaki nükleer başlıklı adam ise tam anlamıyla bir Titanik faciasıdır!
Barışın kazaya uğraması için hep birden fazla kontrolsüz aktöre ihtiyaç vardır.
Günümüzde Dünyanın tepesinde tarihin bu dönemecinde barışın kaderiyle oynayacak yeteri kadar bu tür radikal adam var.
Tarihi tecrübeler Dünyanın başına belaya, nükleer silahların değil dengesi ve kontrolü olmayan bu tür adamların koyduğunu göstermektedir.
Yangına benzin döküyorlar!
Diplomatik çevreler ABD ile Kuzey Kore arasında gerilimin çatışmaya dönüşmesinin an meselesi olduğunu düşünüyor.
Kuzey Kore’nin çılgın lideri kadar ABD’nin sıra dışı başkanından da nükleer yangına benzin döken açıklamalar geliyor.
ABD’nin Kuzey Kore’yi; Kuzey Kore’nin de ABD’nin Guam adasını vurmaya yönelik ateşli söylemleri birbiri peşi sıra dünya kamuoyuna sunuluyor.
Trump, Kuzey Kore’nin “daha önce görülmemiş bir gazap ve öfkeyle karşı karşıya kalacağı” tehdidinde bulunuyor.
Kuzey Kore ise “ABD’nin istediği her türlü savaşa yanıt vermeye hazır” olduğunu açıklıyor.
Kuzey Kore’li bir mareşal, devlet televizyonunda canlı yayınlanan konuşmasında “Bize savaş açmaya kalkarlarsa onları yeryüzünden sileriz” diyor.
Yapılan açıklamalara bakılınca iki ülkenin yalnızca birbirine savaş açmadığının kaldığı görülür!
Gerçeklerden kopmuş, kendini dünyadan ve akıldan soyutlamış dengesiz bir liderle Dünya ve Kuzey Kore karşı karşıyadır.
Kuzey Kore yetkilileri ordularının üç günde Güney Kore’yi işgal edeceğini, ABD’nin Pasifikteki Guam Adasıyla Japonya’daki ABD üslerini kısa sürede imha edeceklerinin hesaplarını yapıyorlar.
2. Dünya Savaşı sırasında Japon generallerin düştüğü hesap hatasına bu defa Kuzey Koreliler düşmüş durumdadır.
ABD’nin son provokasyonları
Trump ABD’de iş başı yaptıktan hemen sonra Ortadoğu’ya bir ziyaret yaptı.
Bu ziyaretin akabinde Katar merkezli bir Körfez kriziyle dünya karşı karşıya geldi.
Sonra Pakistan’da Başbakan Newaz Şerif’e yönelik yargı darbesi geldi.
Venezuela’da yapılan ve ABD’nin sonucunu tanımayacağını açıkladığı seçimlerin ardından ABD yanlıları bu ülkede askeri darbeye kalkıştı.
Trump, “Venezuela için birçok seçeneğimiz var. Bu arada askeri seçeneği de dışlamayacağım.” Diye açıklama yaptı.
Trump yönetimindeki bir ABD’nin Latin Amerika’da kendi iradesinin dışındaki gelişmelere nasıl tahammülsüz olduğunu gösteriyor!
Yalnız Latin Amerika değil Rusya’da ve Türkiye’deki gelişmelere de ABD ilgisiz değil.
Rusya bir yana Türkiye’yi radikal bir biçimde etkileyecek provokasyonlara ABD imza atıyor.
Suriye’de PKK/PYD üzerinden terör devleti kurma girişimi, Irak’ı bölme senaryoları, FETÖ darbe teşebbüsü, PKK/PYD’nin alabildiğine silahlandırılması ABD markalı provokasyonlar arasındadır.
Trump için zor zamanlar!
Trump’ı başkan yapan seçimlerdeki Rusya parmağı soruşturulurken, başkanın çevresi konuyla ilgili olarak ifade verirken Kuzey Kore ve Ortadoğu’da meydana gelen olaylar rastlantı olamaz!
Çevresindeki çemberin giderek daraldığını Trump’ın hissettiği anlaşılıyor.
Kendi üzerindeki dikkati ABD’nin dışında meydana gelen olaylarla dağıtmak, güç gösterisinde bulunma imkânını yakalamak ve bunaldığı soruşturmadan kurtulmak düşüncesi Trump’ı radikal bir biçimde davranmaya sevk etmiş olabilir.
Dünya kamuoyunda bilinçli olarak tırmandırılan Kuzey Kore krizinin yine bilinçli bir biçimde yönetilerek çözümleneceği beklentisi var.
Aklın ve bilincin beklentisi bu yöndedir.
Ancak ne Trump ne de Kim-Jong kendilerini akıl ve bilinçle bağlı hissetmiyor.
Tehlike buradadır!