Türkiye’nin Azerbaycan’a işgalin sona erdirilmesinde İHA/SİHA’ların da ötesinde her türlü yardım için açık çek vermesi çok etkili olmuştur. Azerbaycan topraklarından Ermeni işgalinin sona erdirilmesinin Türk Dünyası üzerindeki etkisi sanılanın da çok ötesinde olacaktır.
Önce Demirperde’nin sonra da Ermeni işgalinin Türkiye/Azerbaycan ilişkilerinde neden olduğu gecikme ve kuşku Ermeni işgalinin bitmesiyle sona ermiştir. Her ne kadar Dağlık Karabağ’da bugünlerde Rus birlikleri olmuş olsa da bu durum eskisinden çok daha farklıdır.
Ermenistan’ın işgalci güçlerinin sınırına itilmesiyle birlikte Kafkasya ve Ön Asya jeopolitik, petropolitik ve teopolitik yönünden güç birliği yapar hale gelmiştir. Bundan sonra ilişkilerin daha da iyiye gitmesi iki ülkenin yöneticilerinin atacağı gerçekçi ve akılcı ortak adımlara kalmıştır.
Kazandığı zaferle topraklarındaki Ermeni işgalini sona erdirmekle kalmamış, Azerbaycan’ın elinin kolunun da serbest kalmasına neden olmuştur.
Azerbaycan ordusunun zaferi ülke üzerindeki Rus baskısını ve belirsizlik sisini büyük ölçüde dağıtmıştır.
Türkiye, Azerbaycan ve Türk Dünyası için SSCB gerçekte yeni dağılmıştır.
Fransa ve İran’ın rahatsızlığı!
44 günlük savaşın Azerbaycan’ın ezici zaferiyle sonuçlanması, Ermenistan’dan sonra en fazla Fransa’yı ve İran’ı rahatsız etmiştir. Bu durum bazı gerçeklerin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bir Türk atasözü “sopayı kaldır sütü döken kedi belli olur” der.
Bilindiği gibi Fransa aynı zamanda MİNSK grubunun eş başkanıdır. Bu gurup görünürde Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu söylüyor ve Ermenistan’ın bu topraklarda işgalci olduğunu savunuyordu. Ancak Ermenistan’ın işgalinin sona erdirilmesi için de hiçbir adım atmıyordu.
Azerbaycan’a işgal edilen toprakları konusunda “önce uyut sonra unut” telkinin de bulunuyorlardı.
Gerçekte başta Fransa olmak üzere MİNSK gurubu eş başkanları (Rusya/ABD) 27 yıldır Karabağ ve işgal altındaki topraklar sorununu çözmek değil sorunun parçası haline gelmek gibi bir strateji izlemiştir.
Türkiye’nin tavrı ve Azerbaycan’ın karşı harekâtı oynanan onca oyunu bir anda bozmuştur.
Azerbaycan topraklarından Ermenistan kuvvetlerini perişan ederek kovması Fransa’yı rahatsız etmiştir. Bu durum Fransa’nın gerçek yüzünün ortaya çıkmasını da sağlamıştır.
Fransa Ulusal Meclisi ve Senatosu, Dağlık Karabağ’ın acilen bağımsız devlet olarak tanınması çağırısını içeren tasarıyı kabul etmiştir. Fransa bu tutumuyla Ermenistan’dan daha çok Ermenici ve işgalci bir konumda olduğunu afişe etmiş bulunmaktadır.
Yaklaşık otuz yıllık Ermenistan işgalinin Azerbaycan ordusu tarafından ortadan kaldırılmasından İran da en az Fransa kadar rahatsız olmuştur.
Nitekim İran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Zafer kutlamaları sırasında okuduğu “Topraktan pay olmaz” adlı şiire, İran beklenmeyen bir tepki göstererek tarihi bilinçaltını da ortaya koymuş oldu. İran şiir işini o kadar ileriye götürdü ki durup dururken Türkiye’ye nota verdi. Ardından da Ankara, Tahran’a nota verdi.
İşgalci Ermeni güçlerine yönelik olarak Azerbaycan’ın başlattığı harekât sırasında İran’ın takındığı tavır ve İran’ın Azerbaycan sınırına asker yığması aslında her şeyi özetliyor. Nüfusunun yarıya yakını Azerbaycan Türk’ü olan İran’ın gelişmelerden rahatsız olduğu açıktır.
Türkiye ve Azerbaycan jeopolitikten, ekonomiden ve demografiden kaynaklanan avantajlarını çok iyi kullanmalıdır. Türkiye ve Azerbaycan yüksek teknoloji ile ekonomik yönden daha da güçlenmeye çalışmalıdır. Tarih, Türk Dünyası’na yönelik olarak akmaktadır. Yüz yıldır Azerbaycan’ın Kafkaslarda eli/kolu bağlı, Türkiye’nin ise Ön Asya’da iki ayağı bir pabuçtaydı.
Ermeni işgalinin sona erdirilmesiyle birlikte Azerbaycan’ın eli/kolu serbest kalmış, Türkiye de iki ayağını bir pabuçtan çıkarmıştır. Ankara ve Bakü’nün artık bir ayağı Balkanlarda bir ayağı da Kafkasya’dadır. Daha ileride Orta Asya vardır!