İhanetin Randevu Evi!

(“İmralı-BDP muhatap alınarak terörle müzakerelere yeniden kapı açılmasına tepki gösteren MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, ağır konuştu: İhanet, yeni randevu evi arıyor!”)

Teröristle masaya oturup görüşürken, teröristle kucaklaşanlarla görüşmem denilen ülkemde, anlaşılamaz garabetlerin cevapsız sorularını soracağım.

***

İktidar Partisinde en yetkili makam sahibinin, “bir bütünün parçaları konumunda” tezat çıkışları kanıksanır oldu.

Ne gariptir ki, birbirini tamamen yalanlar, bir öncekini tamamen çürütür, bu zıt ifadeler her seferinde aynı toplumdan aynı alkışı almıştır. 

— 20 Ekim 2012

“Teröristle kucaklaşanlarla bizim konuşacak hiç bir şeyimiz yoktur. Biz demokratik ortamda her şeyi çok açık net herkesle konuştuk, konuşuyoruz ve asla kapımız o insanlara kapalı değil.
Terör başta olmak üzere kronik sorunları ancak kardeşlik ruhuyla dayanışma halinde aşacağız. Bize husumet besleyen her çevrenin dilediği gibi kullandığı bu kuklayı, bu maşayı Allah’ın izniyle bertaraf etmek için çok boyutlu ve kararlı bir mücadele yürütüyoruz,” diyor.

— 18 Ekim 2012

Terörle mücadelede akan kanın durması için her türlü çalışmanın yapıldığını belirtip, “İmralı’ya gitmek gerekiyorsa, MİT Müsteşarı’na ‘gereğini yap’ derim” demişti.

— Ağustos 2010 da Kayseri de şöyle demişti.
 
“Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü PKK) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Biz terör örgütü PKK ile hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da oturmayacağız. Bizim felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz.”

Alanı dolduran Kayserililer dakikalarca alkışlamıştı….

— Kayseri’den 599 gün sonra Nisan 2012, Hakan Fidan’la ilgili bir soruya;

“O benim sır küpüm. İmralı’ya da gönderen benim, Oslo’ya da gönderen benim karşılığını verdi.

— 27 Eylül 2012’de katıldığı bir televizyon programında da, Hakan Fidan’ı Abdullah Öcalan ile görüşmeye gönderdiğini belirterek,  “Biz statükoyu nerede kırdık, adaya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık.
Oslo’ya göndermek suretiyle kırdık” ifadelerini kullandı.

“Teröristle masaya oturmadık, oturmayız” diyerek şerefsizlik ilintisi yaparken, alkışlayanlar!

“Statükoyu kırdık, görüşmeleri sağladık diyerek, masaya oturduklarını” itiraf ettiklerinde de alkışlamakta!…

***

Sayın Başbakanın teröristle masada olmayı meşru gördüğü açıklamasının ardından, BDP’yi kastederek; teröristle kucaklaşanlarla görüşülmez dediği sıralarda, Cumhurbaşkanı Gül, “teröristle kucaklaşanlarla” yaptığı görüşme sonrası henüz açıklama yapmıştı.

BDP Milletvekili Hasip Kaplan ise şu çarpıcı açıklamayı yapıyor hemen;

"Başbakan’ı artık iyi tanıyoruz. Ne zaman BDP’yi sert ifadelerle eleştirip yüklenirse, o zaman başka kanalların devreye girdiğini biliyoruz. Ben Başbakan’ın bu tavır değişikliği ile İmralı’da görüşmelerin yeniden başladığını tahmin ediyorum" dedi.

Habur’da yaşanan alçaklıklara; önce umut tablosu deyip, sonra ihanet suçlaması yapılması hala hafızalarımızda. “İyi şeyler olacak” diyerek, yaşanan garabetleri meşrulaştıracak çıkışlarda hala unutamadıklarımızdan.

***

Şimdi anlaşılamaz garabetler üzerine, cevapsız sorularımıza gelelim:

1- Eli kanlı katil teröristlerle kucaklaşanlarla görüşülmez derken, eli kanlı teröristlerle direk masaya oturup, pazarlık yapmak nasıl açıklanabilir. Birbirinin tamamen zıddı gelgitler, bir denilenin tamamen tersini yapmak neden sorgulanmıyor?

2- Bizzat Sayın Başbakanın “Türkiye’ye husumet besleyenlerin kuklası ve maşası” dediği terör örgütü görüşmelerde kimin çıkarlarını savunuyor?

3- Terör örgütünün kuruluşundan bu yana yabancı ülkelerin kontrol ve desteğinde olduğu bilinmesine rağmen, neden Kürt meselesi tanımı ısrarla kabul ettirilmek isteniyor?

4- Ülkemizin bölünmesi üzerine kurulup, desteklenen, ülkemizi kan gölüne çeviren örgütün bölme hedefi neden hiç gündeme getirilmez oldu?

5- Çok sayıda ülkeden çok sayıda ajanın ülkemizde cirit attığı belirtilirken, bu konuda köklü tedbirlerin alındığını neden göremeyiz?

6- Gündemi oluşturan konuşmacı ve yazarların içinden neden ısrarla müzakere isteyenler ve terörü halk hareketi olarak kabul ettirmek isteyenler öne çıkarılıyor?

7- Eli kanlı katillere masumiyet maskesi verecek gelişmelerin son zamanlarda artarak çeşitlendirilmesi ne anlama gelmektedir?

8- Şahadetle, ihanetin yan yana getirilme alçaklıklarının sergilenir oluşuna neden alıştırılır olduk?

9- Vatan savunmasında moral ve değerlerin hızla tüketildiği zamanımızda, terörist ve katillerin, vatan düşmanlığı tescilli kimliklerin, moral kazandırılıp, cesaretlendirilmesi ne anlama gelmektedir?

10- Yeni kanun teklifleri ve yeni anayasa çalışmalarında, ülkemizi bölünmenin eşiğine getirecek eyalet sistemine geçişi sağlayacak girişimlerin çoğalarak önümüze getirilmesi neyi işaret etmektedir?

11- Türk Ordusunun çeşitli davalar sonucu komuta kademelerinin uğradığı değişiklikler sonucu güneydoğumuz ve komşu yapılanmalarla ilgili söylemlerinde ne gibi değişiklikler olmuştur?

12- Irağın kuzeyinde oluşturulan peşmerge devletinin kuruluşu ve güçlendirilmesinde Türkiye’nin aldığı sorumluluk nedir? Hangi amaca hizmet etmektedir?

Temel meselemiz ise; Tüm bu soruların cevabı esas alındığında, ülkemiz gelişmelerinin parçalanma üzere taşıdığı vahim durumun, toplum katmanlarında yeterli ve gerekli dikkati bulamaması nasıl izah edilebilir? Bu hayati konularda ilgisizlik zaafı nasıl oluşturulabilmiştir? Pervasız ihanet girişimleri neden tepki almamaktadır?

Bu aşamada vesselam demek;  MHP Genel Sekreteri Sayın İsmet Büyükataman’ın dikkat çeken sözleriyle olsa gerektir;
 
“Oslo’da gerçekleşen AKP-PKK-MİT görüşmesine kadar uzanan ihanet, yeni Oslolar, yeni Haburlar için randevu evi arıyor.”  
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!