İğfal Yasası

Kümese müdür aranıyormuş.
Tilki de müracaat etmiş…
Tilki’yi çok beğenmişler, ‘ne ücret istersin?’ diye sormuşlar..
Tilki ‘Ben gülmekten söyleyemeyeceğim, artık siz ne verirseniz’ demis.

************
Şimdi birileri çıkıp bu ‘’iğfal‘’de ne demek oluyor demesin.

Son 10 yıldır her gün çeşitli vesilelerle iğfal ediliyoruz. Toplumun %50’si bu duruma alışmış olmalı ki, hayatı pek memnun ve mesut yaşayıp gidiyor. Geri kalanı ise artık ya umursamıyor ya da içi içini yiyerek bekliyor. Bunların içinden azınlık sayılacak bir grup ise her şeye ve herkese rağmen neslini devam ettirebilmek ve sesini duyurabilmek için ‘’kelaynaklar’’gibi çığlık çığlığa bağırıyor.

Hatırlanır mı bilmem;  1950 yılında çekirge salgınına karşı yapılan DDT ilaçlaması Birecik’teki kelaynakların hızla yok olmasına yol açmış, kurtulanlar ise ilacın etkisinden birkaç sene yumurta vermemişti. Doğrusu şimdi; bırakın yumurtlamayı, Türk soyunun kökünü dinamitlemeye çalışıyorlar.

Günlerdir ‘’İmralı görüşme tutanakları’’nı kim ya da kimler sızdırdı diye bütün basın-yayın organları, her cins ve her boyadan boyanmış ulemalar takımı ‘’bal bulmuş sinekler misali’’ bu konuya üşüşmüş, evirip-çeviriyor, televizyon başında hepimizin beynini iğfal ediyor. Aklı başında birkaç adamın dışında tutanakların içini konuşan var mı? Kim sızdırdıysa sızdırmış… Önemli olan kimin sızdırdığı mı yoksa Türk Milletini temsille yükümlü iktidara hangi emri-vakilerle gözdağı verildiği mi?

Peki, Millete bunu tartıştırırken Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan, üzerinde sürekli değişiklik yapılan;
Esas Numarası:  1/964
Başkanlığa Geliş Tarihi:  25/10/2010
Tasarının Başlığı:  Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı
Ve halen TBMM komisyonunda olan bu tasarı ile ilgili bilgisi olan var mı?

2b Yasası olarak anılan ”Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun; MHP’nin bütün itiraz ve muhalefetine rağmen, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Artık top Orman Bakanlığı, Maliye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tasarrufunda. Orman Köylülerine mi verirler, yabancıya mı satarlar Allah bilir ki bizce; bu güne kadar yaptıkları gibi BOP projesine katkı sağlayacaklardır.

Şimdi komisyonda olan ‘’Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’’ ise; tabiatı koruma ve konusunda farklı kurumların yetkili olması karışıklığa neden olduğu için AB müktesebatına uyum sağlaması ve yükümlülüklerimizi yerine getirmek üzere yapılan bir düzenleme. Yani;  çıkartılmak istenen yasanın görünen yüzü bu.

Yasanın neden çıkarıldığı, kimin yararına çıkartıldığı, yani amacının ne olduğunu en iyi anlatan "koruma kullanma dengesi gözetilerek sürdürülebilirliği" ifadesidir. Yasanın pek çok yerinde geçen bu ifadeden anlaşılacağı üzere burada öncelikli olan doğal varlıkları korumak değildir, öncelikli olan kullanıma, yararlanmaya açmak, korumanın amacı da kullanmanın yararlanmanın sürekliliğini sağlamaktır.
 
Anlaşılan o ki bu yasa da yaşam alanlarımızın yağmalanmasına, talan edilmesine yol açacak; barajlar, HES’ler madencilik gibi ekolojiyi bozan faaliyetler için yerli ve yabancı sermayenin emrine verecek.
 
 Bu kanun, “Tabii yaşama alanlarında; peyzajın, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması, devamlılıklarının sağlanması, iyileştirilmesi ve bu alanlardaki bitki ve hayvan türlerinin muhafazasını temel ilke olarak almadığı için sürdürülebilir kalkınma ekseninde, doğa ve kültür varlıklarımızın nasıl piyasalaştırılacağının kanunudur.

Bu kanun; ‘’üstün kamu yararı bulunması halinde tahrip unsurlarını en aza indirecek tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlıkça izin verilebilir.’’diyerek önü-sonu belli olmayan, çetrefilli bir kavramla doğanın geri dönülemez tahribatının da önünü açmaktadır.

Bu kanunla birlikte Milli Parklar Kanunu, doğal sit alanları ve “hayvan ve bitki fosilleri ” ile “çakmak taşları (sleks), volkan camları (obsidyen),” ibareleri yürürlükten kaldırılmış, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun adı “Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu” olarak değiştirilerek tabiat tamamen yok edilmiştir.

Yani; hepimizin anlayacağı şekliyle koruma tamamen kaldırılarak, bu tür varlıkların yağmalanmasının önünü açılmıştır.
 
Bu kanunun yürütülmesi ve nelerin korunup nelerin koruma kapsamı dışına alınacağı ile ilgili olarak her tür yetki iktidar tarafından belirlenmiş, iktidarın emrindeki kurullara veriyor. Amaç belli, söylemeye gerek yok.

"Korunan alanlarda verilecek izinler, tesis edilecek intifa ve irtifak hakları" 15.maddesi, "mutlak koruma bölgelerinde hiçbir kullanıma izin verilemez, intifa ve irtifak hakkı tesis edilemez" dedikten sonra ‘’ancak ‘’dan sonrası üstün kamu yararı devreye girerek intifa ve irtifak hakkı Bakanlar Kurulu kararı ile verilebilir" ile tamamlanıyor. Yani korunması gereken alanlar işletmecilere açılıyor.
 
Aslında bu kanunla ilgili son olarak yazacağım şey tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli kararları almak üzere kurulan Kurullar ve Bilim Heyeti ve ödenecek paralarla ilgili.
 
1-Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu: 20 kişiden oluşacak; her toplantı için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1.500), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara (2.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı, Toplantı mahali dışından gelen Kurul üyelerine, ayrıca harcırah ödenecek.

2-Tabiatı Koruma Bilim Heyeti: 7 kişiden oluşacak; ayda dört toplantıyı geçmemek üzere toplanacak ve yukarıda belirtilen miktarlarda ücret alacaklar.
 
Zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış. Hem ülkem hem de biz -argo bir tabir de olsa kullanacağım- kelimenin tam anlamıyla ‘’ söğüşleniyoruz.’’
 
Bu tatsız konudan sonra bir fıkra ile bu yazıyı bitireyim, şenlik olsun:
 
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi.

 Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu.

 Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı. Bir de işaret dilini bilen tercüman buldular.

 Tercüman işaretle sordu:
-Para nerede?’ Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
-Ne parası?  Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.
-Tercüman tercüme etti:
-Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş.’
 Baba 38’ligi koltuk altından çekip sağır dilsizin başına dayadı:
-Simdi sor bakalım, para nerede.’ Tercüman işaretle sordu:
-Para nerede?’
 Sağır-dilsiz kan ter içinde işaretle yanıt verdi:
-Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda yüz bin dolar var.’
-Ne söyledi?’ dedi Baba.
 Tercüman yanıtladı:
-Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz d… istermiş.’

Millet sağır ve dilsiz olduğu gibi aynı zamanda da kör, hükümet ‘’dilsiz Alfabesi”ni bilmezlikten geliyor, tercüman aradan götürüyor.
 
Allah bu milletin dilini de aklını da bu sarmaldan kurtarsın.
 
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE
 
 
1-http://www.jeofizik.org.tr
2-http://cevrehukuku.net

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!