Hükümet, 17 Aralık’tan sonra o kadar çok sayıda hukuksuzluk yaptı ki, adeta hukukun yerini, hukuksuzluk aldı. Artık, Türkiye’de hukukun üstünlüğünden söz etmek mümkün değil. Gelin, hep birlikte kamuoyuna yansıyan hukuksuz uygulamaları hatırlayalım.
Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirilerek yapılacak adli soruşturmalar hakkında yürütmeye, yani Hükümete bilgi verme mecburiyeti getirildi. Danıştay, yürütmenin durdurulması kararı verdi. Dava halen devam ediyor.
Hükümet, Emniyet’te ve Yargı’da paralel bir devlet yapılanmasının varlığını en yüksek sesle iddia etti. Bugüne kadar bu yapılanmanın varlığına dair tek bir delil ortaya konulamadı.
17 Aralık’tan sonra yüzlerce polis müdürü ile binlerce polis memuru görevlerinden alındı. Görevden almalar halen devam ediyor. Görevden almaların hiçbirinde hukuki bir gerekçe yok. Görevden alınan polis müdürleri ile polis memurları hakkında açılmış tek soruşturma yok.
Görevden almalar sadece polis müdürleri ve polis memurları ile sınırlı kalmadı. Çok sayıda hakim ve savcının görev yerleri değiştirildi. Çeşitli bakanlıklarda çok sayıda üst düzey yönetici görevlerinden alındı. Bunlar hakkında da herhangi bir soruşturma mevcut değil.
25 Aralık tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan 2. dalga rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında savcının mahkemeden aldığı arama ve gözaltı kararları Hükümet’in müdahalesi nedeniyle polis tarafından uygulanmadı. Aynı şekilde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan liman yolsuzluğu soruşturmasında İzmir dışındaki illerde yapılması gereken arama ve gözaltı kararları Hükümetin müdahalesi nedeniyle uygulanmadı.
Adalet Bakanlığı müsteşarının İzmir Cumhuriyet Başsavcısını telefonla arayarak liman yolsuzluğu soruşturmasını durdurması için baskı yaptığı, isteği yerine gelmeyince tehdit ettiği ortaya çıktı.
Hükümet, HSYK’yı kendisine bağlamak için HSYK kanun değişikliği hazırlayarak Meclis’e sevketti. Tasarı kanunlaşırsa HSYK, Adalet Bakanı’na dolayısıyla Başbakan’a bağlanacak. Bundan sonra yargının Hükümet’in bilgisi ve rızası dışında bir işlem yapması, bir karar alması mümkün olmayacak.
Hatay’da Suriye’ye gizlice silah kaçırdığı ihbar edilen tırların aranması İçişleri Bakanı’nın müdahalesiyle önlendi. Arama yapan polis müdürleri ile polis memurları, arama kararını veren savcı görevlerinden alındı.
Adana’da Suriye’ye gizlice silah kaçırdığı ihbar edilen tırların aranmasında görev alan jandarma komutanları hakkında soruşturma açıldı.
Hatay’da ve Adana’da aranması Hükümetçe engellenen tırların MİT’e ait olduğu, bu nedenle aranamayacağı iddia edildi. MİT Kanunu’na göre MİT’in görevi istihbarat toplamak ve yabancı gizli servislerin casusluk faaliyetlerine karşı koymak. MİT’in bunların dışında yabancı ülkelere gizlice silah götürmek, o ülkelerdeki silahlı gruplara yardım etmek gibi görevleri yok.
Hükümet, bugüne kadar yaptığı hukuksuzlukları cansiperane savunuyor, haklı olduğunu iddia ediyor. Bundan Hükümetin bundan sonra da hukuksuz davranmaya niyetli olduğu anlaşılıyor.
Peki, Hükümeti böyle hukuksuz davranmaya iten sebepler nelerdir?
Bence, iki sebebi var. Birincisi, 17 Aralık’ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu kapatmak, yeni operasyonların olmasını önlemek, ikincisi de Suriyeli muhaliflere yaptığı silah yardımının açığa çıkmasını engellemek.
Hükümet, istediği kadar hukuksuzluk yapsın. Ne rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu kapatması, ne de Suriyeli muhaliflere yaptığı silah yardımının açığa çıkmasını engellemesi mümkün değil. Hükümet, bunları kapatmak için hukuksuzluk yaptıkça daha da kötü duruma düşüyor. Deyim yerindeyse battıkça batıyor. Bizden söylemesi…