HSYK konusunda karşıtlık ve yandaşlık!

AKP İktidarı, Erdoğan Teziç’in başkan olduğu YÖK’ü kaldırılması gereken bir kurum hatta demokrasinin sırtındaki yük ilan etmişti. Başına kendi atadıkları başkan geldikten sonra YÖK’ten yakınmalar bıçakla kesilmiş gibi bitmişti. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı sırasında geliştirilen eleştirilerde de tarafsızlığın çiğnenmesinden, Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğuna karşın yetkisinin fazla olmasından şikâyet edilmişti. Yapılan ilk Anayasa değişikliğinde de bu söylemleri hiç kendileri söylememiş gibi Cumhurbaşkanlığının yetkisinin azaltılması bir yana artırılmıştı. Benzer biçimde, “Yargının bağımsız olması yetmez, tarafsız da olmalı” söylemiyle HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili düzenlemeleri, iktidar yapmış ve ardından da malum referandum gerçekleştirilmişti.

 

İktidarın HSYK listesi

Yapılan anayasal değişikliğin gereği olarak HSYK’ya adli ve idari yargıdan gelecek üye seçimleri nihayet yapıldı. Bakanlık yalanlamasına karşın Adalet Bakanlığı’nın desteklediği iddia edilen listenin tamamı seçildi. Bazı gazeteler bunu “…Ve Bakanlığın Listesi Kazandı”, “Bakanlığın HSYK’sı  vb… manşetleriyle verdi. Bakanlık bunu yalanlamasına karşın seçim öncesi YARSAV’ın daha önce “bakanlık listesi  diye açıkladığıyla biri hariç tamamen örtüşmüştü. YARSAV listesindeki tek isim hatasının da son dakika değişikliğinden kaynaklandığı iddia edilmişti.

11 bin hâkim ya da savcıya nasıl müdahale edildiğini, bu iddiayı ortaya atan YARSAV’ın delilleriyle kanıtlamasını isteyenler çıktı. Onlar, seçim kurullarının bakanlığa  “alet” olup olmadığının kanıtlanması için çağrıda bulundular. 11 bin hâkim, savcı arasında YARSAV’ın bakanlık tarafından “bakanlık listesi” diye açıkladığı on bir kişinin on tanesinin HSYK seçimlerini kazanmış olmasından, daha çok ve büyük bir kanıt olmaz.

 

“AKP, kendi yargısını oluşturuyor”

Türkiye’de artık yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda haklı tereddüt ve iddialar oluşmuştur. Muhalefetin “AKP, kendi yargısını oluşturuyor” iddiası hem somutlaşmış hem de doğrulanmış gibidir. HSYK, bugün eskisinden çok daha tartışılır bir kurum haline gelmiştir.

Avrupa Komisyonu, Anayasa değişikliği sırasında şöyle bir açıklama yapmıştı: “Pakette en hassas konu HSYK olarak görünüyor. Bunlar HSYK’ya Adalet Bakanı’nın başkanlık etmesi ve HSYK’nın teftiş yetkilerinin bakan onayına bağlı hale getirilmesi… Yeni HSYK’nın bağımsız, tarafsız ve kuvvetler ayrılığına uygun olup olmadığına yönelik karar için, uygulamayı yakından takip edeceğiz”. Avrupa Komisyonu’na da artık bu noktadan sonra “geçmiş olsun” demek düşer. Avrupa Komisyonu, Adalet Bakanı’nın HSYK’ya başkanlık etmesini sakıncalı görüyordu. Şimdi Bakan bir yana, bugün Türkiye’de artık bakanlık bürokratlarının egemen olduğu bir HSYK var. Taha Akyol, Milliyet’te HSYK seçimleriyle ortaya çıkan ‘bakanlık listesi’ iddialarına temas ederek, “Bu meselenin muğlâk ve kuşkulu bırakılması adalete büyük zarar verir” ortaya çıkan “kuşkuyu giderin” diye yazdı.

Referandum sürecinde iktidarın HSYK’ya yönelik düzenlemelerini var gücüyle savunan Demokrat Yargı ve onun Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin, Adalet Bakanlığı’nın “Kendi bürokratlarının da içinde olduğu listeyi seçtirmek için 2 bin kişiyle saha çalışması yürüttüğünü, hakim ve savcılar üzerinde baskı kurduğunu, Bakanlığın bazı adayları ‘çekilmeleri için’ tehdit ettiğini, bazı hakim ve savcılara ise çeşitli vaatlerde bulunulduğunu” açıkladı. Türkiye’de bugün adaletin terazisi şaşmıştır. Olayın garip yanı da bu sonucun alınmasına neden olanların hemen yakınmaya başlamalarıdır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!