“Milli ve manevi değerlerimizi tüketmek üzerine “Toplum mühendisliğine” karşı; milli şuur üzere, manevi değerlerini ihya eden, birey inşası gerçekleştirmek, nitelikli insan yetiştirmek zarureti, esastır.”
Holiganizm; sporda şiddetin adı olmakla birlikte, toplumsal hayatın her alanında tehdit edici konumdadır. Her geçen gün etkisini artırarak “egemen benlik” olma yolunda yaşayışımızı işgal ederken, son zamanlarda, insanlığın bittiği anlamında karşılık bulan vahşetleri sıkça yaşıyor oluşumuz, çürümenin boyutlarını sergiler mahiyettedir.
***
Şiddet, çirkin yüzünü en son engelliler maçında gösterdi! İki büyük takımımız arasındaki tekerlekli basketbol maçında saldırı sonrası engelli sporcuların sandalyeleri kırılıyordu. Bu holiganizmi “engelleyecek” hiçbir değer varlığını gösteremez olmuş, vahşet galip gelmişti…
Aslında Gülşah Öğretmenin acısının sıcaklığını henüz yaşıyorduk.
Şiddetin esir aldığı kafa, Öğretmen Gülşah’ın hayatına kıyarken, cinayet öncesi başvurulan yetkilinin “en fazla ölürsün” cevabının arsız vurdumduymazlığı holiganızmi zihinlerde meşrulaştırışımızın açık göstergesiydi.
Bahçelievler de ise; polis karakoluna yönelik bombalı ve silahlı saldırı gerçekleştiren ve yaralı olarak ele geçirilen kadın teröristin götürüldüğü Hastane, teröristin holiganlarınca basılıp meydan okunabiliyordu!..
Son dört yılda kaybolan 27 bin çocuk yanında, 676 bin çocuk hakkında işlem yapılmış olması gelinen çöküş tablosunun vahametini sergiler durumdaydı.
Holiganizmin; şiddet üzere acımasızlığı, sadece kendi ve hissettikleri merkezli dünyaları, insanı ve insana dair tüm değerleri hiç hükmünde saymaları, bugün toplumca karşı karşıya olduğumuz çürümenin her alanda belirleyici unsurudur.
Siyasi alanda da yaşanılan her türlü kirliliği, bu tavır meşru kılar olmuştur…
***
Sosyolojik anlamda son zamanların klişe kavramı “toplum mühendisliğinin” hedef ürünlerinden birisi de holiganizm yapıdır. “Ben ve ten” odaklı, günlük tatminliklerin peşinde, materyalist, ideal ve toplum bilincinden uzak, çevresine duyarsız, değerlerinden uzak yapı, zamanın tüm araç ve dürtülerinden beslenmektedir. Zihinleri sloganik vadilerin esiri kılan, holiganizm ürünü kişilikler bugün tüm insani değerleri tehdit eder konum kazanmıştır.
Siyasi ve hukuki etkenlerin önemini ayrı bir değerlendirme konusu olarak bırakırken, asıl anlamda sosyal ve kültürel dokumuzu ilgilendiren alana bakmak ihtiyacı vardır.
Siyasi kültürün onarılması meselesi de bu alandaki sağlıklı mücadelelerin başarısına bağlıdır.
Milli ve manevi değerlerimizi tüketmek üzerine “Toplum mühendisliğine” karşı; milli şuur üzere, manevi değerlerini ihya eden, birey inşası gerçekleştirmek, nitelikli insan yetiştirmek zarureti, esastır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus bu iddiada olan oluşumların bazılarında ortaya çıkan hastalıklardır.
Fikir, düşünce ve inanç sistemleri üzerine yapılanmaların ciddi bölümü faaliyet alanlarını maalesef örtülü önceliklere tutsak etmektedirler. Temelde hak ve hakikat üzere gördüğümüz kimi oluşumlar ideallerini; gurup enaniyeti, mensubiyetin idealden öne çıkarılması, radikal kıskaçlara kimlik tanınması ve bazılarının da uluslar arası projelerin gerçekleştirilmesi amacına hizmet eder durumun, bilerek veya bilmeyerek parçası olmaları düşündürücüdür.
Burada ağırlıklı olarak Türk Milliyetçiliği üzerine yapılanmalar ifrat ve tefritten uzak, yönlendirilebilir etkilerden sıyrılmış konum elde etmişlerdir.
Mefkûre derinliğine haiz, düsturları olan, milli ve manevi değerleri daim kılan, “merkez düşünce” sistematiğini gerçekleştirebilmiş yapılar Türk Milliyetçilerince başarılabilmiştir.
Bu alanda ihya edilen, aslında; Alparslan Gazinin Anadolu’yu Fethine, Selçuklunun eserlerine, Haçlı seferlerinin imhasına, Aleme nizam bayraktarlığına, Çağ açıp çağ kapatan fetih’e, Adaletin esas olduğu medeniyetin kuruculuğuna, İstiklal savaşını zafere taşıyan kudrete, kaynak değerlerdir!..
***
“Töre dergisi ailesi” bu anlamda, “sohbetleri” başlatarak, kutup isimleri insanlarımızla buluşturup, değerlerimizin yeniden ihya ve inşa konusunda gönül birliğini sağlama yolunda ciddi kazanımlar sağlama yolundadır.
Birkaç yönü ile bu kutlu gayreti değerlendirmek emsal özelliği hasebiyle önem taşımaktadır.
Dış etki ve bağlantılardan tamamen uzak, bir fikir ve gönül birlikteliğinin eseri olarak Töre dergisi ailesi, hiçbir kalıba girmeksizin, temelde ortak anlayışın tarifine soyunmuştur.
Kutsallarımıza yabancılaştırılmak istendiğimiz bir dönemde, vatan-millet-devlet ve İslam anlayışının etrafında, her kesimden insanlarımızın birlikteliğini sağlayacak olgunluk üzere şekillenmeleri son derece önemlidir.
Son dönemlerin uçlara taşınıp, fırkalaşma hastalığımızın bertaraf edilmiş olması son derece dikkate değerdir.
Herkesin çöküş sürecini tanımlayıp, çare olarak diğerlerinden bir şeyler bekleme kolaycılığına kaçmadan, ben ne yapabilirimi kavrayıcı ve kucaklayıcı bir şekilde gerçekleştirmek emsal niteliğindedir.
Burada bizlere düşen Töre Ailesinin sergilediği erdemin bir parçası olmak yanında, Ülkemizde eşdeğer yapılarında bu kutlu göreve sahip çıkıyor oluşunun sahiplenilmesi, istikbale ümidi taçlandıracaktır.
İstikbal; holiganizmin çürümüşlüğünden arındırılacak, değerlerimiz yaşanır, yaşatılır kılınacaktır.
En önemlisi ise; Sloganik sembol ve kavramların yüzeyselliğinde savrulmaktan kurtulup, değerlerimizin referans ve çerçeve olduğu, medeni toplumun ihya ve inşasıdır.
Türk Milliyetçiliğinin zamana göre hedefi; bu güçlü ve medeniyetin çağ tarifini uhdesinde taşıyan, değerler manzumesinin belirleyici kılınışıdır!…
