Hitler’in Karizmasını Çizen Afrikalı: Jessie Owens

Irkçılığa İsyan Eden Üç Cesur Yürekli İnsanın Hikâyesi

Tarihte bazı küçük olaylar vardır ki insanlığa ciltler dolusu ansiklopedinin öğretemeyeceği bilgiler, dersler öğretir.

Bu kimi zaman bir yazarın şiiridir. Kimi zaman ise bir sporcunun başarısıdır.

İşte bu olaylardan biri de 1936 yılında Berlin Olimpiyatlarında yaşandı

ABD’li atlet Jessie Owens, 1936 Berlin Olimpiyatlarında 4 altın madalya kazanarak tarihte olimpiyatlarda 4 altın madalya kazanan ilk siyahî sporcu oldu.

Jessie Owens’in tarihe geçmesinin asıl nedeni tarihte ilk 4 altın madalya kazanan siyahî atlet olması değildir. Bu başarıyı Nazi yönetimindeki Almanya’da düzenlenen Berlin Olimpiyatlarında, hem de Hitler’in gözlerinin önünde başarmasıdır.

Kısacası Jessie Owens, hem Hitler’e hem de Dünyadaki tüm ırkçılara, siyahların aşağı ırk olmadığını ispatlamıştır.

Bu tarihi başarının ayrıntılarına geçmeden Jessie Owens’i biraz tanıyalım…

Tam adı James Cleveland Owens, 1913 yılında siyahlara karşı yoğun ırkçılığın yapıldığı ABD’nin Alabama şehrinde Dünya’ya geldi.  Ailesi tarımla uğraşan fakir bir aileydi.

Jessie Owens, ırkçılığın çirkin yüzüyle küçük yaşta tanıştı. ABD’deki ırkçı muameleler yüzünden ailesiyle beraber ABD’nin kuzeyine göç etti. Tarihe büyük göç olarak geçen bu göç hareketinde 1,5 Milyon Afrikalı, yerinden yurdundan ayrıldı.

Küçük Jessie, 5 yaşına geldiğinde göğsünde yumruk büyüklüğünde bir kitle çıktı. Ailesi fakir olduğu için Jessie’yi kendi çabalarıyla ameliyat ettiler. Bu olay, Jessie Owens’in hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Çünkü göğsündeki o kitleden kurtulmasaydı tarihe geçen o efsanevi başarıyı kazanamayacaktı

Jessie Owens, çocuk yaşa marketlerde çalıştı ama bir yandan da atletizme tutkulu bir çocuktu. Owens’teki koşu yeteneğini keşfeden ilk kişi Fairmount adlı okulun koşu koçu Charles Riley’di.  Charles Riley sayesinde Jessie Owens’in Olimpiyat şampiyonluğuna uzanacak kariyeri de başladı.

Jessie Owens’in yeteneğini göstermesi uzun sürmedi. Liseler arası bir atletizm yarışmasında rekor kırarak tüm dikkatleri üzerine çekti ve burs kazanarak profesyonel kariyerine ilk adımı attı.

Owens, profesyonel kariyerine rekorlarla başladı. Önce 100 yard (91 m) mesafeyi 9,4 saniyede koşarak dünya rekoru kırdı. Ardından 7,56 metrelik uzun atlama derecesiyle 1933 Yüksek Okullar Arası Şampiyonasında altın madalya kazandı.

Ancak bu başarılar, Jessie Owens’in ABD de saygın biri olmasına yetmiyordu. Çünkü o bir siyahtı. Afrika kökenliydi. Yarışmalar öncesinde kaldığı otel bile siyahlara özel ayrılmış bir oteldi.

Jessie Owens, kendisini küçümseyen beyaz Amerikalılara kırdığı rekorlarla cevap veriyordu. Mayıs 1935’te katıldığı Ulusal Atletizm Şampiyonası’nda üç dünya rekoru kırdı.

İlk olarak 200 m koşusunu 20,3 saniyeyle; ardından engelli koşuyu da 22,6 saniyeyle bitirerek üst üste 2 rekor kırdı. Ardından 100 yard koşusunu 9,4 saniyede koşarak kendi rekorunu egale etti ve 1936 Berlin Olimpiyatlarına katılma hakkı kazandı.

1936 Berlin Olimpiyatlarına geçmeden önce Nazilerin spora bakışına ve Olimpiyatların Berlin’de oynanmasına nasıl karar verildiğine bakalım.

 

Nazilerin Spor Politikası ve 1936 Berlin Olimpiyatları

Hitler, 1933 yılında Almanya’da iktidara geldikten sonra Yahudi karşıtı politikalarını, spor alanında da uyguladı. Nisan 1933’te          Nazilerin spor ofisi, tüm spor organizasyonlarına “sadece Aryan ırkından olanların” katılmasına karar verildi.

Tüm spor afişlerinde sarı saçlı, mavi gözlü, Aryan ırkından güçlü Alman gençleri tasvir ediliyordu.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) 1936 yaz Olimpiyatlarının Berlin’de oynanacağını açıklayınca ABD ve Avrupa ülkeleri çok büyük tepki gösterdi. Çünkü hiçbir ülke, Olimpiyatların Hitler’in yönetimi altındaki Almanya’da oynanmasını istemiyordu ve birçok ülke, Berlin Olimpiyatlarını boykot edip katılmama kararı aldı.

Amerika Birleşik Devletleri Olimpiyat Komitesi Başkanı Avery Brundage, Almanya’daki spor tesisleri hakkında bir araştırma yaparak Yahudi karşıtı uygulamaların olup olmadığı hakkında bir rapor hazırladı. Brundage, raporunda Yahudi sporculara adil davranıldığını yazınca ABD, 1936 Berlin Olimpiyatlarına katılma kararı aldı.

ABD’nin Olimpiyatlara katılma kararı alması, diğer ülkeleri de etkileyerek teker teker Olimpiyatlara katılma kararı aldılar.

Berlin Olimpiyatları, Hitler için de büyük fırsattı. Çünkü Almanların üstün ırk olduğunu Olimpiyatlardaki Alman sporcuların başarısıyla tüm dünyaya kanıtlayacaktı. Kendisi açısından tatmin edici bir sonuç almadığı da söylenemez. Almanya, tüm spor dallarında 89 altın madalya kazandı. İkinci olan ABD ise 56 madalya kazandı.

 

Jessie Owens’in Efsanevi Başarısı ve Hitler

Berlin Olimpiyatları, 1 Ağustos 1936 tarihinde resmen başladı. Turnuvada 18 Afrika kökenli atlet vardı.

Aslında Berlin Olimpiyatlarında ilk altın madalya kazanan siyahi atlet, Jessie Owens değildir. 2 Ağustos 1936 tarihinde Amerikalı yüksek atlamacı Cornelius Johnson, Berlin Olimpiyatlarında ilk altın madalya kazanan siyahi atlet oldu. Ancak, Hitler, Cornelius, altın madalya kazanmadan önce stadyumdan ayrılmıştı. Bu yüzden Cornelius’un altın madalya kazandığını görmedi.

Tarih 3 Ağustos 1936…

Hitler, tribünde yerini almış oyunları zevkle izliyordu. Ancak Hitler’in keyfini kaçıracak bir kişi vardı. O kişinin adı Jessie Owens’ti.100 metre koşusunda 10,3 saniyelik derecesiyle Hitler’in gözlerinin önünde altın madalya kazanarak 1.lik kürsüsüne çıktı. Gümüş madalyayı ise yine Afrika kökenli bir ABD’li olan Ralph Metcalfe kazandı.

Owens, 100 metre yarışından sonra uzun atlama, 200 metre ve 4×100 metre yarışlarında da altın madalya kazanarak toplamda 4 Olimpiyat altın madalyası kazandı.

Hitler, Jessie Owens’in elini sıkmadı ve bu olay tüm dünyada “Hitler, Jessie Owens’i aşağıladı” olarak yorumlandı.

Aslında durum tam olarak böyle değil. Hitler’in bir siyahî sporcunun altın madalya kazanmasına sevinmesi düşünülemez ama Hitler’in Jessie Owens’in elini sıkmamasının nedeni başka.

Hitler, Olimpiyatların ilk günü başta 1896’dan beri madalya kazanan ilk Alman atlet Hans Woellkeile olmak üzere çoğunlukla Alman sporcuları ve birkaç Fin atleti tebrik etmesi yüzünden Olimpiyat Komitesi Başkanı Henry de Baillet-Latour, tarafından uyarıldı:

Ya tüm atletleri tebrik et. Ya da kimseyi tebrik etme”.

Hitler, bu uyarıdan sonra Olimpiyatlar bitene kadar hiçbir sporcuyu tebrik etmemiştir.

Jessie Owens da Hitler’in kendisini aşağıladığı iddiasını reddetmiştir. Spor muhabiri ve yazar Paul Gallico’ya göre, Jessie Owens, Hitler’in kendisine nazikçe bir Nazi selamı verdiğini söylemiştir

Hitler, hoşuna gitmese de Jessie Owens’i açıkça aşağılayamadı ama Owens’i aşağılayan biri vardı. O kişi ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’ti.

ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, Olimpiyatlar sonrası sadece madalya kazanan beyaz atletleri Beyaz Saray’da ağırladı. Jessie Owens’i ne sözlü ne de yazılı tebrik etmedi.

Üniversite’den de atılan Owens, 4 Olimpiyat madalyalı bir sporcu olarak işsiz kalmıştı. Çaresizlikten benzin istasyonlarında çalışan Jessie Owens, yaşadıklarını şu cümleyle özetliyordu:

“Ne yapsaydım? Dört altın madalyam var. Ama oturup altın madalyaları yiyemezsin.”

Bir dönem Ford fabrikasında da çalışan Jessie Owens, 1956 yılında Olimpiyatlarda ABD Başkanı Eisenhower’ı temsilen Avustralya’ya gitti.

ABD’de ırkçılık yavaş yavaş azaldıkça Jessie Owens’e karşı ABD’lilerin bakışı da değişti. Olimpiyat şampiyonu olduğunda kimsenin tebrik etmediği Jessie Owens için pullar bastırıldı. 2016 yılında hayatını anlatan Race (Rüzgârın Oğlu) filmi çekildi.

Tarihin kimi ne zaman nasıl anacağı hiç belli olmaz. 1936 yılında Hitler, Almanya’nın Führer’iydi. Jessie Owens ise dışlanan bir Afrikalı. Bugün ise Hitler, lanetle anılırken Jessie Owens ise bir kahraman olarak anılıyor.

Kısacası adalet, ne yaparsanız yapın bir gün mutlaka yerini buluyor.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!