Yine yüreklerimiz yandı. Hain PKK, 4 Ağustos günü saat 23,00 sıralarında Hakkari-Çukurca Karayolu üzerinde bulunan Geçimli Jandarma Karakolu’na üç koldan birden saldırdı. Saldırıda 6 asker ile 2 korucu şehit oldu, 15 asker de yaralandı. 5 Ağustos günü her zaman alıştığımız gibi Hükümet yetkililerinden boylarını çok aşan iddialı açıklamalar geldi. Başbakan’ın yaptığı açıklama, diğer yetkililerin açıklamalarından daha da iddialı idi. Başbakan, açıklamasında PKK’ya destek veren, terör örgütünün iplerini elinde tutan düşman ülke ve çevrelere meydan okuyordu. Bu devletlere ve çevrelere hadlerinin bildirileceği tehditinde bulunuyordu.
Sayın Başbakan’ı tanımasak kesinlikle Türkiye’nin PKK’yı destekleyen devletlere savaş açacağını düşünürüz. Ancak, Sayın Başbakan’ı iyi tanıdığımız için bunun halkı kandırmaya dönük bir dezenformasyon olduğunu anlamak hiç de zor değil. Şimdi, Sayın Başbakan’ın yaptığı açıklamayı irdeleyerek yapılan işin halkı kandırmaya dönük bir dezenformasyon olduğunu daha iyi açıklayalım:
Başbakan ERDOĞAN, 6 askerin ve 2 geçici köy korucusunun şehit olması dolayısıyla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e gönderdiği başsağlığı mesajda "Terör, er ya da geç kaybetmeye, yok olup gitmeye, milletin azim ve kararlılığı karşısında erimeye mahkumdur. Türkiye Cumhuriyeti ve aziz millet, sadece terör örgütüne değil; terör örgütünün iplerini elinde tuttuğu canilere de, terör örgütünün iplerini elinde tutan düşman ülke ve çevrelere de haddini, hududunu bildirecek güçtedir" dedi.
PKK’yı destekleyen, barındıran, yani PKK’nın ipini tutan ülkeleri herkes biliyor. Ama, biz gene de tekrarlayalım.
1-ABD
2-Barzani, yani Kuzey Irak Kürt Yönetimi
3-Bazı AB Ülkeleri, (Almanya, Fransa, İtalya, Yunanistan vs.)
Başbakan’ın yukarıdaki açıklamasına göre Türkiye bu devletlere haddini, hududunu bildirecek. Bir devlete had ve hudut bildirme, öncelikle sert bir dış politika ve bunun neticesinde sert ekonomik ve politik yaptırımlarla olur. Had ve hudut bildirmenin nihai ve en etkili yöntemi ise savaş açmaktır.
PKK’nın iplerini elinde tutan devletleri yukarıda belirttik. Şimdi de AKP Hükümeti’nin bu devletlerle ilişkilerine bakalım.
- AKP Hükümeti ile ABD Yönetimi’nin arasından su sızmıyor. AKP Hükümeti, NATO’nun Libya’ya müdahalesine salt ABD istediği için onay verdi. Gene, önceden çekinden davrandığı halde salt ABD istiyor diye Malatya’ya radar üssünün kurulmasını kabul etti. Suriye ile ilişkiler son derece iyi iken salt ABD’nin baskısıyla ilişkilerimizi bozduk ve düşman hale geldik.
- Barzani, yani Kuzey Irak Kürt Yönetimi de AKP Hükümeti’nin en yakın dostlarından. Hükümetin yönlendirmesiyle Kuzey Irak’ı Türk Şirketleri imar ediyor. Gene, Kuzey Irak’ta tüketilen elektrik Türkiye’den gidiyor. Hükümet, Irak merkezi hükümeti ile düşman olmayı göze alarak Kuzey Irak’tan petrol ithal etmeye başladı.
- AKP Hükümeti, iktidara gelmesinden itibaren AB’ye girmek için ne istedilerse verdi. Halen de vermeye devam ediyor. AB’nin istekleri doğrultusunda kanunlarımız değişiyor. Hükümet, Anayasayı da gene ABD- AB’nin taleplerine uygun olarak yapmaya çalışıyor.
Yukarıda açıkladığımız üzere AKP Hükümeti, PKK’nın iplerini elinde tutan devletlerle neredeyse can ciğer, kuzu sarması. O zaman bu nasıl had, hudut bildirme oluyor? Hükümetin had, hudut falan bildireceği yok. İstese bile buna gücü yok. Söylenenler ise tamamıyla dezenformasyon.
Sayın Başbakan’dan, yani Hükümet’ten naçizane bir istirhamımız var. Had, hudut filan bildireceğiniz yok. HİÇ OLMAZSA MİLLETİ ALDATMAYIN!